Terör, kendi sosyolojisine de ihanet eder
Bir terör eyleminde, teröristin, hiç tanımadığı insanların hayatına son verme pahasına kendi hayatını ortaya koyması sıradan bir olay değildir. Hiçbir kimse başkasının keyfi için canını feda etmez. Bir insan kendi hayatı pahasına bir terör gerçekleştirmeye karar vermişse bunu engellemek nerdeyse imkansızdır. Hangi dava, inanç, ideoloji adına olursa olsun kendi hayatını yok etme pahasına masum insanları ya da hedef kitleyi öldürmeye karar vermişse burada bir inanmışlık, feda etme hali var. Kendini feda etme, inanmışlık eylemi masum kılmaz. Hele hele meşrulaştırmaz. Ancak eylemi hangi ruh hali içinde gerçekleştirdiğini anlamamıza yardımcı olabilir.
“Terör” hangi dava, siyaset adına yapılırsa yapılsın her zaman destek bulduğunu varsaydığı sosyolojiyi temsil etmez.
DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on June 30, 2016
İsrail neden anlaştı?
İsrail’le altı yıldır süren anlaşmazlık iki tarafın başbakanlarının aynı anda yaptığı açıklamalarla sona erdirildi. Varılan uzlaşma maddelerine bakıldığında özellikle Türkiye’nin başlangıç noktasına döndüğü görülüyor. İsrail’le gerilen ilişkilerin somut etkilerine bakıldığında abartılı hamaset söylemi ve tabanda yükseltilen büyük beklentiler karşısında bazıları hayal kırıklığı yaşamış olabilir.. Gerçekte ise tarafların pozisyonuna bakıldığında özellikle Filistinliler açısından çok fazla bir değişimin olmadığı aşikar.
Ankara’nın dış politikada izlediği seyri takip edenler büyük sözlerin, hamasetin gölgesinde kalan realitede değişen çok şeyin olmadığını görür. Zaten sorun da yükseltilen beklentilerle bunu pratiğe geçirecek kapasite arasındaki büyük çelişkiden kaynaklanıyor.
DEVAMI>>>…
Posted under Dünya
Yazanemreakif on June 28, 2016
AB hayalinden önceki ilk çıkış
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden neden ayrıldığı sorusu, neden geç girdiği anlaşılmadan cevaplanamaz. Avrupa ülkelerinin birlik yolunda yürüyüşlerini siyasal ve ekonomik gerekçeleri olduğu kadar tarihsel şartlar da belirleyicidir. Tıpkı “Avrupa Birliği fikri nerden doğdu” sorusunun “Avrupa nedir” sorusundan bağımsız olmadığı gibi.
Avrupa Birliği projesinin ardında yatan tarihi ve düşünsel faktörler göz ardı edilerek aktüel gelişmeleri açıklamak mümkün olabilir ancak anlamlandırılamaz. AB’yi tetikleyen gelişmelerin İkinci Dünya Savaşı sonrası güvenlik, Faşizm gibi kaygılar olduğu doğrudur. Ancak Faşist Almanya’nın tüm Avrupa’yı işgal yoluyla birleştirme fikrinin tarihsel temelleri de göz ardı edilemez.
DEVAMI>>>…
Posted under Dünya
Yazanemreakif on June 25, 2016
Yanlış zeminde İslamcılık tartışılmaz
Türkiye’de İslamcılık meselesine dair yapılan tartışmalar gerek tanım gerek tasavvur ve gerekse tarihi süreç gözardı edilerek sürdürülüyor. Oysa sadece ülkenin değil İslam alemini ilgilendiren en dinamik konuda daha tutarlı, en azından ciddiye alınacak bir yaklaşım olması gerekirdi.
İslamcılık meselesine her şeyden önce dini düşünüş, bakış açısının hayatın tüm alanlarıına dair kuşatıcı tavrı ve teklifi olarak bakılması gerekir. Modern zamanların sorunları, maruz kalınan saldırılar, modern iğvalarıyla yüzleşmek zorunda olması bu duruşu nevzuhur, sentetik eklenme olmasını gerektirmez. Bilakis yaşayan bir dinamizm olarak İslamcılığın iddialarını güçlendirir…
DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on June 23, 2016
MHP ile “İktidar çizgisi” nerde birleşiyor?
MHP içinde yükselen muhalefetin en büyük argümanı genel merkezin iktidar politikalarıyla özdeşleşmesine karşı itiraz gibi görünüyor. Siyasi geleneğinin en bariz çizgisi olan devlet çizgisi ve devlet bekası argümanı MHP’nin muhalefet politikasında zaafiyet daha doğrusu iktidar partisine yakınlaşmış görüntüsü verdi.
Kendi içinde tutarlı gibi görünen bu politika yıllardır muhalefette kalmış ama devletli olmaya alışkın kitle için katlanılması zor durum. CHP ile işbirliği yaptığı günlerde MHP yönetimini el üstünde tutan sol muhalefet nezdinde AKP’lileşme eleştirileri de Bahçeli’yi devlet çizgisi ile taban kaygısı arasında sıkıştırmışa benziyor.
DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on June 21, 2016
Ayşe Şasa’nın tarafı
Sanatçıların, yazarların, düşünürlerin hatta alanında şöhret olmuş insanların özdeşleştiği eşyası başkalarının ilgisini çeker. Bir sanatçıyı, düşünürü zihninde muhayyel bir yere yerleştiren hayranı onun da herhangi bir insan gibi takıntıları, alışkanlıkları olduğunu keşfettikçe belki de kendini ona yaklaştırmış olur. Okuduğu, hayran kaldığı eser sahibinin kendisine benzeyen bir gündelik hayata sahip olduğunu keşfetmesiyle hayranı kendini onda görmeye, önemli kılmaya başlar.. Şöhretin deşifre edilen her mahremi yeni şöhret adaylarına açılan bir davetiyedir artık… Popüler kültürün sanatçıların, film yıldızlarının, sporcuların sıradan hayatlarını kurcalaması, teşhir etmesi ile eşyasına dokunma hissi aslında kitlelerde şöhretin berisindeki ikona yaklaşma hissi veriyor. Bu nedenle teşhirci toplumun en önemli niteliklerinden biri, bireyin kendini teşhir etmesi kadar özendiği idolün mahremini teşhir ederek yığınlarda büyüklük, önemsenme hissi vermesidir.
DEVAMI>>>…
Posted under Kültür
Yazanemreakif on June 18, 2016
Toplumsal hafızadan İslam siliniyor mu?
Türkiye’de din-toplum ilişkisi, din devlet ilişkisi her zaman için ezberlerin ötesinde bir gerçeğe işaret eder. Bu yanlışlanan ezberler seküler retoriğin de muhafazakar hamasetin de gerçeklik ilişkisini genelde boşa çıkarır. Seküler-modern zihnin bu ülkede dini toplumsal hayattan çeken, toplumsal hafızadaki yerini yok sayan retoriği resmi ve kamusal alanda dillendirilen bir ezberdir. Muhafazakarlar için ise seküler devlet ve aygıtları ile toplumun derin hafızasındaki din ve referansları arasındaki derin çelişkiyi kavramaktan uzaktır. Hepçi bir yaklaşımla modern devlet aygıtı ile toplumsal hafızayı çözümlemekte acze düşer.
Bu toplumun olanca batılılaşma, modernleşme serüveninine rağmen nihai noktada tutunacağı referansları din ve din ile alakalı değerlerdir. Modernleşme projelerinin sekülerleştirici ideolojisi siyasal düzlemde formel bir gerçeklik alırken toplumsala nüfuz etmesi zaman almıştır. Toplum bir yanda modernleşirken diğer tarafta muhafazakarlaşan, küresel kapitalizme eklemlenme sürecinde neoliberal çağda da muhafazakarlaşırken sekülerleşen bir postmodern durum ortaya çıkardı. Bu açıdan sekülerist batıcılar kadar sağ- muhafazakar açıklama/anlama biçimleri kıyasıya yanıldı.
DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on June 16, 2016
Kudüs haritasının anlamı
Söz konusu Kudüs ve Mescid-i Aksa olunca İsrail’den gelen her hamleyi dikkatle izlemek zorundayız. Mesela işgal yönetiminin bastığı yeni Kudüs haritasında Müslümanlara ve Hristiyanlara ait dini ve tarihi mekanların silinmesinin anlamı üzerinde düşünmek gibi.
Sadece Müslümanlar değil Hristiyanlar da kadim şehrin dokusunu bozmaya yönelik stratejik müdahaleleri dikkatle izlemek zorundalar. Zira, Kudüs’ün geleceği, statüsü, ona yönelik her müdahale Müslümanları olduğu kadar Hristiyan dünyasını da ilgilendirmektedir.
DEVAMI>>>…
Posted under Dünya
Yazanemreakif on June 14, 2016
Ali’nin sadece bedeni gömülmedi!
Muhammed Ali’nin ölümü tüm dünyada konuşulmaya devam ediyor. Hayatı, mücadelesi, verdiği mesajlar üzerinden her kesimden insanı buluşturan bir popüler ikon haline geldi. Şaşılacak bir şekilde Amerika’dan Avrupa’ya tüm medya aygıtları Ali’ye adeta güzelleme yarışına girmiş görünüyor.
Genel çerçevede medyada Ali’nin Müslüman kimliği ve bu kimlikle verdiği özgürlük mücadelesi Amerikan özgürlük paradigması içinde yorumlanıyor. Ayrımcılığa, Vietnam Savaşı’na itirazına hatta isminin Müslüman bir isim olmasına bile Müslümanlığının bir etkisi olmadığına inandırmak isteyenler de var. Evet Ali’nin yıldızının parladığı dönemler Amerika’daki ayrımcılığa, ötekileştirmeye, baskılara karşı yükselen bir dalganın olduğu doğru. Ne var ki Ali’nin mücadelesini diğerlerinden ayıran temel faktörlerden biri de herhangi bir dini değil Müslümanlığı seçmiş olmasıdır. Zira Muhammed Ali’nin düşüncelerini, eylemini yakından bilenler onun yanıbaşında duran Malcolm X‘i yani Malik el-Şahbaz’ı görürler. Amerikan siyah hareketinin diğer liderlerinden Malcolm X’i ayıran temel faktör de Müslümanlığı idi kuşkusuz. Radikal söylemleri bir yana Müslümanca bir bakışa sahip olduğu dönemde karanlık ellerin hedefi olması manidardır. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on June 11, 2016
‘Alman vekiller’ kimi temsil ediyor
Almanya’nın Türkiye aleyhine aldığı kararda en çok dikkati çeken husus şüphesiz Türk kökenli milletvekillerinin tavrıydı. Parlamentodaki oylamada Türk kökenlilerin tercihleri bir tür “vatana ihanet” tarzında değerlendirildi. Teorik olarak bakıldığında hepsi Alman vatandaşı ve Alman anayasası üzerine yemin ederek görev yapan parlamenterlerden söz ediyoruz. Nitekim bunu teyit eder şekilde Almanya’nın Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, Türkiye’nin değil, Almanya’nın ve Almanya’da yaşayan Türklerin vekili olduğu açıklaması geldi.
Türkiye’nin resmi olarak Alman milletvekili olan birinden kendi politikaları doğrultusunda hareket etmesini bekleme hakkı var mıdır? Yahut Alman milletvekili olsalar da etnik, dini, kültürel aidiyeti gereği Türkiye ile benzer tavırlar alması mümkün mü? Yahut Almanların kökenlerinden dolayı bu milletvekillerini Türkiye’nin bir temsilcisi gibi kuşkulu yaklaşmaları doğru mudur?
DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on June 9, 2016