Osmanlı revakları yahut tarih sorunu

Kabe’nin etrafını saran Osmanlı revakları tamirat nedeniyle sökülmüştü. Revakların tek tek ortadan kalkması benzer tarihi eserlerin akibeti hakkında az çok fikir sahibi olanları endişelendirmişti. Hatta Türkiye’de kamuoyu aşırı bir tepki vererek Osmanlı eserleri yok ediliyor türünde yayınlar yapılmıştı. Oysa gerçekte şaşırtıcı biçimde revaklar tek tek sökülerek taşınmış mescidin genişletilmesi ve tamiratı belli bir aşamaya gelinceye kadar bekletilmişti. Göründüğü kadarıyla revakların büyük kısmı taşınmış, avluya yerleştirilmiş, hatta bazıları hala monte aşamasında olduğundan sürecin nasıl işlediği gözlemlenebiliyor.

Önce şunu belirtmekte fayda var. Söz konusu yabancılar özelde de Araplar olduğunda herkes bir anda tarih sever hatta Osmanlıcı kesiliyor. Bunda şaşılacak bir şey yok ancak ölçüsüzlük bizdeki sistematik tarih ve Osmanlı düşmanlığını yok sayarak başkalarına saldırmak büyük çelişki. Tarihin gördüğü en büyük tarih katliamlarından biri Türkiye’de gerçekleştirmiştir; bunu bir kenara not edelim.
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 31, 2016

Tags: , ,

Hicaz hatıratımız var mı?

Klasik İslam kültüründe Hicaz hatıraları olmayan isim yok gibidir. Gerek İslam irfanın beslendiği kaynak gerekse ibadet boyutuyla yolu Hicaz’a uğramayan yoktur. Bu tecrübe fiilen Hicaz topraklarına doğru sefer hali olduğu gibi irfani, ilmi bir sefer de olabilir.

Edebi bir metin olarak Müslüman seyyahların, alimlerin, münevverlerin kaleme aldığı hatıratların gezi yazılarının bir başlık altında külliyat haline getirilmesi müthiş bir zenginlik katacaktır. Türk edebiyatında genel olarak Hicaz özelde Hacc yazıları toplanabilse medeniyetimizin kalbine yolculuk fikrinin derinliği, zenginliği, dönemsel farklılıkları görme anlamında bugüne müthiş açılımlar sunabilirdi.
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 27, 2016

Tags: ,

Kıyafetlerin dili

Her toplumun sahip olduğu dili gibi mekan genişliğinde ve zaman derinliğinde kendine özgü beden dili de geliştirir. İnsanoğlu bedenini örterken aynı zamanda kendini, değer yargılarını, çevresiyle kurduğu ilişkiyi yansıtan giysi biçimi de geliştirir.

Modern zamanların insanlığı tektipleştirici projesi kıyafetlerde kendini gösterir. Batılı hayat tarzına uygun kıyafetler Batı hakimiyeti ile küreselleştirildi; egemen kültür zihinsel dönüşümü gerçekleştirmeden önce ya da bu sonuca varmak için önce kıyafetlerini değiştirdi batı dışı toplumların. Kıyafetle başlayan batılılaşma genelde kadın bedeni üzerinden hayata geçirilir. Ama erkek bedeni de payını alır, bugün tüm dünyada yaygınlaşan Batılı giyim tarzının alamet-i farikası olarak bilinen ceket pantolon aslında tüm insanlığa giydirilen tek kültürlü üniformadır. Batı dışı medeniyetlere giydirilen ama dar gelen çoğu zaman da farklı kültürleri, gelenekleri, değerleri yok sayan bu hiçleştirme/aynileştirme Batı’nın evrensellik iddialarının önce bedenlere sonra zihinlere giydirilmesidir.
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 27, 2016

Tags: , ,

Suriye politikasında acil durum

Yeni dönemde Türk dış politkasının eksenini belirleyecek temel dönüşümden biri hiç kuşkusuz Suriye konusunda alacağı tavırdır. Diğeri de embolik ve stratejik anlamı bakımından İsrail’le varılan anlaşmadır.

Arap Baharı nam apolitik devrimlerin hareketlendirmesiyle iç savaşa dönüşen Suriye’deki gelişmeler artık Türkiye’nin bir iç meselesi haline gelmiştir. Bir dış politika mevzuu olmaktan ziyade iç mesele haline gelen kanamaya devam eden bir insani sorundur.
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 23, 2016

Tags: ,

‘İslamcılık tartışmaları’nın hedefi neydi?

Hatırlarsanız bundan tam dört yıl önce Temmuz 2012’de Türkiye’de bir ‘İslamcılık tartışması’ başlatılmıştı. Tartışmayı en şiddetli karşıtlıkta sürdürenler de aynı gazetenin yazarlarıydı. İlk bakışta birbirine zıt düşünceyi savunan yazarlar aynı gazetede karşılıklı olarak memleketin en önemli siyasi, dini, entelektüel düşünce akımlarından birine dair kıyasıya tartışma yürütüyordu. Bu fikir tartışmasına, farklı yayınlardan kendini İslamcı olarak tanımlayanlar da dahil olmak üzere kabarık bir isim listesi dahil oldu. Sonuçta o zaman ”kayıkçı kavgası”na benzettiğim bu tartışma sanılanın aksine son derece yetersiz, derinliksiz, en azından bazı isimler ve de yayınlandığı mecra açısından samimiyetsiz bir tartışma olarak kaldı.
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 23, 2016

Tags:

İsrail’i aşan beklentiler

Mavi Marmara krizinden sonra düşük seviyeye inen Türkiye-İsrail ilişkilerinin kriz öncesine dönmesini sağlayacak anlaşma metni meclise geldi. Bir dizi gizli görüşmeler sonunda varılan anlaşma meclisten geçtiğinde ilişkiler “normalleşmiş” olacak.

Türkiye’nin Ortadoğu’da yıldızının yükselmesi, Batı tarafından model gösterilmesi bölgede farklı bir heyecan dalgası yaydığı, özellikle “one minute” söyleminin çağrıştırdığı hissiyat realitesini aşan bir algıya dönüştü. Bu sürecin Türkiye’nin bölge ile ilişkilerini normalleştirmesi, bölgenin en önemli devletlerinden biri olarak kendine olan özgüvenini pekiştirmesi beklenen bir sonuçtu. Ancak hem Ortadoğu’da özellikle askeri ve hanedan diktaları altındaki muhalif, hoşnutsuz kitlelerle hem Türkiye’deki muhafazakar-demokratların beklentisi bu realiteyi sağlıklı bir şekilde dengeleyemedi. Özellikle Arap Baharı süreci ve Suriye krizi öncesi gelişmeler bu beklentilerin fazlasıyla romantize edildiğini gösterdi. Dahası beklentileri karşılamak durumunda olan Türk hariciyesi ise izlediği politikalarla herkesten daha fazla heyecana kapılmış görüntüsü verdi.
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 18, 2016

Tags: , ,

Merkeze müşteri olmak

Hegemonik sistem olarak Küresel Kapitalizm pek çok yönü itibariye bilinen sömürü sistemlerinden ayrılır. Batı merkezli dünya sistemi bildiğimiz anlamda emperyalizm, sömürgecilik gibi tahakküm yöntemlerini terk edeli çok oldu. Daha sofistike yöntemlerle merkez çevre ilişkisini sürdürmeye çalışıyorlar. Hegemoik sistemin sürdürülebilir olması için askeri güç vazgeçilmez bir unsur ancak yeterli değil. Askeri güç tek başına yeterli olsaydı Sovyetler dağılmazdı. Ya da Çin küresel dengelerde yeni bir güç merkezi olma istidadı göstermesi askeri gücünden çok ekonomik yükselişinde aramak gerekir. Kapitalizmin ulus devlet sınırlarını aşan etki gücüne dayalı merkez çevre ilişkisi yeniden düzenlemeyi gerektiriyor.

Özellikle Nakşilik üzerine yaptığı çalışmalarıyla bilinen İngiliz asıllı Hamid Algar modern insanı tanımlarken “mabudu para, mabudi banka” ifadesini kullanır. Kapitalist toplumda birey sistem ilişkisini çok iyi özetleyen bir ifade olarak bir kenara not edilmeli. Hamid Algar’ın aynı zamanda İran devrimini heyecanla karşılayan entelektüellerden biri olması nedeniyle mastercardın bu ülkede kullanıma başlanması haberi bu sözü hatırlattı. Habere göre İran’da artık mastercard kullanılabilecek. Böylece küresel finans sistemin entegre olma yolunda önemli bir viraj daha alınmış oluyor. Gerçi, Dubai, bankaları üzerinden başka kartlar kullanılıyordu, ancak doğrudan batılılarla yapılan bir anlaşma ile İranlılar küresel finans sisteminin doğrudan müşterisi oluyorlardı
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 16, 2016

Tags:

Avrupa’nın gözünde “çar ve sultan”

Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşması Batı Bloku’nu neden bu kadar kızdırdı? Türkiye’nin NATO’dan çıkıp, Rusya ile yeni bir ittifak kuracağından endişe ettiklerinden mi? Yoksa İran Rusya eksenli bölgesel bir ittifak kurarak askeri ekonomik bir pakt mı hayal ediyor Türkiye? Yahut alternatif olarak Şanghay İşbirliği’ne katılıp eksen mi değiştirecek? St.Petersbug’ta bunların hiç birinin gündeme gelmediğini, Türkiye’nin Batı’ya kepenk indirmeye niyetli olmadığını Avrupalılar gayet iyi biliyor.. Batılıların son gelişmelerden dolayı, Türkiye’nin böyle bir niyetinden kuşkulandıkları için sert, suçlayıcı tepki gösterdikleri de söylenemez.

Uluslararası ilişkilerde real politik faktörlerin belirleyici ağırlığının olduğu bir gerçekse bir o kadar önemli gerçek de tarihsel tecrübedir. Zaten siyaset, diplomasi, uluslararası ilişkiler gibi alanlarda anlamlı bir perspektif geliştirebilmek, yorumlayabilmek için tarih bilgisi ve buna dayalı analiz gereklidir.
DEVAMI>>>…

Posted under Dünya

Yazanemreakif on August 15, 2016

Tags: , , ,

Meydanların dili

Bir gece yarısı ansızın meydanlara fırlayan insanlar önce darbecileri şaşırttı. Darbecilerin zihin dünyası ve ait oldukları gelenek, toplumu doğru okuyup algılamalarına engeldi. Tanklara, üniformaya, ateş hattında ölüme kendiliğinden koşan insanların hissiyatını anlamaları imkansızdı. Bu nedenle kusursuz gibi görünen darbe planının en büyük yanılgısı toplumdaki dinamizmi görememeleri oldu. Bir anda açığa çıkan bu direnme biçimi bu topraklara aidiyet hissinden başka bir şey değildi. Yani yerlilik dediğimiz mihenk taşı.

Gece yarısı darbe baskınından itibaren düne kadar meydanları dolduran kitlenin eyleminde yatan hissiyatı, siyasi tercihi, kültürel aidiyeti kabul etmese bile takdir etmesi gereken devrimci körlük de kıyasıya yanıldı. Devrim, direniş gibi yaldızlı sloganları kimseye bırakmayan sol, batıcı, sosyalist entelijansiyanın ideolojik kibirleri meydanları anlamaya engeldi. Gezi’de hortumla sıkılan sudan ıslananlardan direniş destanı çıkartanlar, üzerinden iki tank geçmesine rağmen yıkılmayan gençleri, çelik paletlere direnen kadınları anlamayacaklardı. Bu yönüyle Türkiye’de ideolojik okumaların, toplumsal kuramların yeniden gözden geçirmeye mecbur kalacakları bir isyan biçimi, direniş ahlakı ortaya çıktı.

DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 11, 2016

Tags:

İç ve dış siyasette yeni kapı

Yenikapı mitinginde ortaya çıkan manzara Türkiye için pek çok alanda yeni kapı açabilecek bir metafor değerinde. Bizzat katılımın bu zamana kadar gerçekleşen tüm mitingleri aşmış olması tek başına tarih düşülmeyi hak ediyor. Kitlesel katılımın büyüklüğünün yanı sıra siyasal yelpazenin ortak temsiliyeti de bir ilk sayılabilir. Uzun zamandır hemen hiç bir ortak paydayı paylaşmaz görünümü veren iktidar, muhalefet, toplumsal kesimler nihayet darbe karşıtlığında buluşabildiler. Bu bile kendi başına önemli.

Yenikapı’nın temsil ettiği bir siyasal irade ve toplumsal ağırlığı varsa bu iki farklı alanda kendini hissettirecektir. Bunlardan ilki devletin kendi iç mekanizmaları ve unsurlarının toplumsallaşması; diğeri de bu meydanda ortaya çıkan siyasal temsiliyetin dış politikaya yansıması…
DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce

Yazanemreakif on August 9, 2016

Tags: