Dünya Bülteni’ne veda
Dünya Bülteni, Türkiye’nin ve bölgenin en çalkantılı günlerinde yayın yapmaya başladı. Son sekiz yıllık süre zarfında, Dünya Bülteni’nde genel yayın yönetmenliğini sürdürürken, ne kadar hassas bir dönemden geçtiğimizi daha çok hissettim. Aynı zamanda sitenin İngilizce yüzü olan World Bulletin ile Arap alemine seslenen al Akhbar’ul Alem sitelerini de yönetirken, olanlara, olaylara evrensel bakış açısını, ilkesel duruşu yansıtmaya çalıştık.
Bu kadar çok yönlü ve uzun soluklu yayın temposunu yürütmenin zorlukları kadar, adeta küresel bir yayın yapmanın hazzını da duyduğumu belirtmeliyim. Bunu gerçekleştirirken, yazı işlerindeki editör arkadaşlarıma, dünyanın çeşitli bölgelerinden analiz göndererek, haberciliğe haber analiz tarzını kazandıran yorumcularımıza, entelektüel derinlikleriyle fikir ufkumuzu açan yazarlarımıza, dosya ve röportajlarıyla bize zenginlik katan arkadaşlarıma teşekkür etmeyi borç biliyorum.
Ve, bu dünyadaki her yolculuk gibi Dünya Bülteni’ndeki işgal ettiğim genel yayın yönetmenliği görevim sona ermiş bulunuyor.
Herkese Allahaısmarladık.
Yazanemreakif on May 9, 2016
Bir gönül sakası
Ayşe Şasa’nın yirmi küsur yıl önce ilk karşılaştığımdaki halini çok iyi hatırlıyorum: Esmer, uzun boylu… Kot pantolonuyla daha da uzun görünüyordu. Simsiyah saçları gür ve beline kadar uzanıyordu. Zamanla hayatı değişti, tesettüre girdi. Hayata daha anlamlı bir yerden tutundu. O günden son anına kadar süren yüz yüze ama mutlaka telefonla da derin bir dostluğun temelleri atılmıştı. DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce, Genel, Kültür
Yazanemreakif on June 17, 2014
“Hakikat” bulgularla açıklanamaz
Toplumsal gerçeklere, topluma dair hüküm ifade eden her cümle artık “sosyolojik veriler”e göre kuruluyor. Bilimsellik, gerçekçilik, tarafsızlık maskesi takmış oluyoruz böylece. Söz gelimi Türkiye’de insanların ne kadar muhafazakar ya da hoşgörülü olduğunu anlamak için illa sosyolojik bir araştırma yapmak gerektiğine ve bu araştırmanın verilerine dayanarak konuşup ona göre yorum yapmak gerektiğine inanır oldu mahalle bakkalı bile. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on October 4, 2012
Egzotik İstanbul
İstanbul’un semalarında yükselmeye başlayan gökdelenler nihayet tarihi yarımadanın siluetine tecavüz etmeye başladı. Bu durum aslında İstanbul’da ilk haddi aşma girişimi değil; Cumhuriyet tarihinin modernleşme projelerinin objesi haline getirildi İstanbul. Şehir ve mimari üzerinden modern ulus kimliğinin inşasını Ankara temsil ediyorsa bu kimlik oluşturulurken yıkılmak istenen İstanbul’du. Nitekim İstanbul, daha çok tarihi olanın yıkılarak medeniyetimize ait olan değerlerin hayattan çekilmesiyle modern, seküler bir toplum ve şehir inşasına alan açılması için adeta yok edildi. DEVAMI>>>…
Posted under Genel
Yazanemreakif on October 4, 2011
Cengiz Dağcı’nın ‘büyük sürgünü’
Ölüm “gurbet”in sona ermesidir. “Dünya sürgünü”nden asli yuvaya dönüş…
Gurbette ölümler daha çok hüzün veriyor.
Yalnız ve tenha yaşanan bir hayatı tek ve tenha terk ediş; çünkü hepimiz” yalnız ölürüz”
Cengiz Dağcı’nın ölümü bir tür sürgün ölümüydü.
Sürgünde memleket hasretiyle yaşadı. Bu biraz da korku dolu bir hayat demekti.
Cengiz Dağcı’nın romanları ne lise ne üniversite dönemlerimde hiç ilgimi çekmemişti. Türkçülüğe karşı bir tepkiydi . Türkistan’dan, Kırım’dan bahsetmek Türkçülerin- Türk milliyetçilerinin tekelindeydi. İslamcılar; Türkçülük yapmamak adına Türk kelimesini bile ağızlarına almamak gibi aşırı bir hassasiyet sergilediler. Her tür milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı çıkmak isterken aşırılığa varan bir hassasiyet kuşatmıştı bizim kuşağı.. DEVAMI>>>…
Posted under Genel
Yazanemreakif on September 27, 2011
Motor tamircisinin oğlu
Muhafazakarlıkla ahlakilik birbirine eşdeğer ya da atbaşı giden kavramlar/tutumlar olarak algılanırdı bir zamanlar. Oysa kapitalist ilişki biçimleriyle tanıştıkça daha doğrusu iç içe geçmeye başladıkça bizde de insanlar şunu fark ettiler, muhafazakarlık iki yüzlülüğe kapı açan bir ruh halidir. Muhafaza ettiği ile feda ettiği şeyler arasında ahlaki bir kriter aranmanın pek de isabetli olamadığını keşfetmeye başladılar… Oysa eski dünyamızda, çelişkilerimize rağmen bazı değerleri korumanın, belli hayat tarzını sürdürme çabasının adıydı muhafazakarlık.. Modern anlamda ‘homoekonomikus’laştıkça gizli sekülerliğin, iki yüzlülüğün sistematikleşmesi anlamına geldi. DEVAMI>>>…
Posted under Genel
Yazanemreakif on December 21, 2010