ABD”nin yeni Pearl Harbor”u?
Amerikan ara seçimlerinde Cumhuriyetçilerin yükseliÅŸini OrtadoÄŸu”da yoÄŸunlaÅŸan ÅŸiddet sarmalıyla birlikte düşünmekte yarar var. Temel stratejik önceliklerini deÄŸiÅŸtirmemekle beraber Neocon Cumhuriyetçilere göre daha ılımlı politikalar izleyen Demokrat Obama yönetiminin son yıllarında atacağı adımlardan çok, muhtemel bir Cumhuriyetçi iktidarın bölgeye nasıl yaklaÅŸacağını düşünmek gerekiyor ÅŸimdiden.
“Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (PNAC-Project for The New American Century) çalışmasında 11 Eylül”den önce yapılan tespiti burada tekrarlamakta yarar var: Amerikan ordusunun yeni bir Pearl Harbor”a ihtiyacı var. Hazırlayanlar arasında Paul Wolfowitz, Donald Kagan, Rober Kagan, Mark Lagon gibi Bush”un yakınındaki isimlerin yer aldığı rapordaki tespiti doÄŸrulayan bir itiraf seçim öncesi McCain”den geldi. “Uzun vadede devrimci deÄŸiÅŸimi gerektirse bile, geleceÄŸin dönüşüm sürecini Pearl Harbor türü kolaylaÅŸtırıcı bir felaketin tetikleyici etkisinin ne denli gerekli olduÄŸunu savunan …” (26.06.2008 tarihli yazımdan)
11 Eylül saldırıları gerçekten Amerikalılar için yeni bir Pearl Harbor etkisi yapmıştı ve muhtemelen daha önceden hazır olan stratejiye uygun olarak bazı ülkeler iÅŸgal edilmiÅŸti. Gerçekte 11 Eylül saldırıları ile iÅŸgal edilen bölgelerin doÄŸrudan bir baÄŸlantısının olup olmadığı, saldırıyı yapanları cezalandırmak için bunca askerle savaÅŸ makinesinin çalıştırılmasına gerek olup olmadığını sorgulamak gereksiz. Çünkü dünyanın en fakir ülkelerinden Afganistan”ın iÅŸgali ile dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip Irak”ın iÅŸgalinin nedenlerini anlamak için mantıksal iliÅŸkiden çok stratejik gerekliliÄŸe bakmak gerekiyordu.
Hazır ufukta yeni bir Cumhuriyetçi iktidar yani Neocon”ların hakim olduÄŸu bir Amerikan “liderliÄŸi” belirmiÅŸken yeni Pearl Harbor”ların neler olabileceÄŸi sorusu ister istemez akla geliyor. Ayrıca bu gerekçe sadece Cumhuriyetçiler için deÄŸil Amerikan derin devlet aklı için de gerekli.
Amerika”nın Afganistan”ı ve Irak”ı iÅŸgal etmesi için gerekçesi ne idiyse aynı gerekçelerin bugün de devam ettiÄŸini söyleyebiliriz. Her ne kadar resmen askerini çekmiÅŸ olsa da siyasi ve askeri ağırlığını devam ettirmesi, bu stratejik öneme haiz bölgedeki varlığını ilerde de sürdürmesi gerekçesinin de iÅŸaretlerini veriyor.
Afganistan”ın hala Asya”da Rusya ile beraber Çin, Hindistan, Pakistan ve potansiyel olarak Ä°ran gibi nükleer güce sahip ülkelerle çevrelenmiÅŸ bir bölgede bulunuyor olması gerçeÄŸi sınırlar deÄŸiÅŸip bu ülke haritadan silinmedikçe devam ediyor. Sadece Irak deÄŸil dünya enerji kaynakları açısından en stratejik bölgenin Körfez ve OrtadoÄŸu”nun fiilen denetimi meselesi hala geçerliliÄŸini koruyor. Bu durumda 11 Eylül sonrası bu iki ülke/bölge neden iÅŸgal edildiyse aynı gerekçelerle ABD varlığını, etkisinin sürdürülmesi gerekçeleri devam ediyor demektir.
Ä°ÅŸgalin bir ÅŸekilde sürdürülebilir olması için IŞİD efsanesinin ortaya çıkarılması yeni Pearl Harbor etkisi olarak okunabilir. Tıpkı El Kaide”nin gerçekte var olup olmadığının hiçbir öneminin olmaması gibi. IŞİD”in bölgedeki etkinliÄŸi, Amerikan stratejisi için gerekli malzemeyi saÄŸlayacak görünüyor.
Muhtemelen 2001 sonrasının benzeri bir oyun tekrarlanmayacak, bölgesel aktörlerin daha öne çıkarıldığı, statükoda deÄŸiÅŸikliklere gidilen ve belki de haritaların deÄŸiÅŸeceÄŸi bir oyun kurulmak istenebilir. Sonuç ne olursa olsun dünya genelinde gittikçe küresel güç olarak kudreti ve etkisi tartışmalı hale gelmeye baÅŸlayan Amerika”nın geri çekilebileceÄŸi son sınırı korumak isteyeceÄŸinden kuÅŸku yok. Aksi takdirde kendi doÄŸal sınırlarına çekilip izolasyonist politikalara dönerek küresel gücünden vazgeçtiÄŸini Ä°kinci Dünya savaşından bu yana sürdürdüğü konumunu terk ettiÄŸini ilan etmesi gerekecek. Ki bu da orta vadede muhtemel bir durumdur. Arap baharı ile baÅŸlayan bölgenin yeni bir döneme evrilme ihtimalinden çok erken vazgeçildiÄŸi anlaşılıyor. Bölgenin küresel sisteme entegre edilerek ve serbest piyasaya müşteri edilerek kontrol edilmesi fikrinden vaz geçilerek sistemin ÅŸimdilik fabrika ayarlarına döndüğü görünüyor.
OrtadoÄŸu”nun kaderi Amerika”nın mutlak iradesi altında deÄŸil elbette. Yukarıdaki satırlar önümüzdeki dönemde ABD açısından muhtemel bir yaklaşıma ışık tutma denemesi olarak okunabilir.
El Kaide, sonra IŞİD denemesi ile Taliban arasındaki din ve ideolojik farklılaşmaya rağmen hepsini, aynı kefeye koyan bir stratejik gerekçe arayışının hala geçerli olduğunu düşünmemizi gerektiren çokça sebep var elde.
Asıl konuÅŸmamız gereken Ä°slam aleminin kör noktalarının, zaaflarının bölge dışı güçler açısından kullanışlı malzeme olmaktan nasıl kurtulacağı meselesidir. Söz gelimi, Hz. Ä°sa”nın ana dili Aramiceyi konuÅŸan küçük bir azınlığı 1500 yıldır yaÅŸatmayı baÅŸaran Ä°slam medeniyetine raÄŸmen, bugün Müslümanlardan dolayı tehlike altında oldukları algısı üzerinde düşünmek zorundayız.
Sahnede küresel bir algı operasyonunun parçası olarak öne çıkarılan, büyütülen marjinal gruplar ve bunları gerekçe göstererek stratejik hedeflerini gerçekleÅŸtiren oyun kurucular görünüyor…
Müslümanların bu oyunu bozmaları için oyun kurucu özne olmaları; bunun için de her şeyden önce oyun kurucu akla ve öz güvene ihtiyaç var. İslamın bugüne dair söyleyeceklerini IŞİD söylemine indirgeyen algı ve buna sarılan Müslüman kitleler birileri için her zaman için kullanışlı olacaktır.
Editör emreakif on November 6, 2014