Bu coğrafyanın hafızası: Halep

Halep bugünlerde kan ve ölümle anılıyor… Halep, geçmiÅŸ zamanların geçmediÄŸini, geleceÄŸi anlamak için geçmiÅŸe bakmanın anlamını hatırlatır bana hep. Ãœstelik tarihi kitaplara bakarak deÄŸil yaÅŸayan bir ÅŸehri okuyarak geleceÄŸi görmenin ayrıcalığını fark ettirir.

OrtadoÄŸu’nun yine savaÅŸ ve ölümle yüz yüze geldiÄŸi günlerden kalma bir Halep imgesi duruyor hafızamda. Ä°srail bombardımanının Lübnan’a ölüm kustuÄŸu günlerde tüm korkulardan uzak ama korkularla da barışık bir Halep… O ilk intiba hep canlı kalacak; çünkü tarihiyle, kültürel dokusuyla, taÅŸ avlulu evleriyle, gece serinliÄŸinde baÅŸlayan hayatıyla, Kapalı Çarşısı’yla yaÅŸayan bir tarih imgesi… Daha doÄŸrusu, geçmiÅŸ zamanın hep güncellendiÄŸi, kendini aÅŸan bir ÅŸehir… Gelecekte, modern yıkımlar/yapılanmalar, savaÅŸlar ne kadar tahrip ederse etsin zihnimdeki Halep hep aynı kalacak.

Halep yine savaÅŸla hafızama kazınıyor… Her tahrip olan ev, enkaz altında kalan her bebek, harabeye dönen bir ÅŸehir… Tüm bunlara raÄŸmen bende, içimde, ruhumun derinliklerinde ayakta kalan bir kaledir Halep! Evet, gerçek bir kale: Halep Kalesi. Sonuçta doÄŸrudan savaÅŸla iliÅŸkili bir yapı, neden bu denli sarsıcı iz bırakabiliyor? Ãœstelik Halep Çarşısı’nı, Mimar Sinan eseri Hüsrev PaÅŸa Camii’ni, çarpıcı taÅŸ evlerinin ahenginde Hz. Zekeriya’nın soluÄŸunu hissettiÄŸim bu ÅŸehirde neden kale bu denli öne çıkmaktaydı?

Åžehrin merkezinde yüksekçe bir tepeye kurulmuÅŸ Kale’nin benzerlerini Erbil’de, Kerkük’te de görmüştüm. Ãœstelik Erbil Kalesi yaÅŸayan bir kale… Nefis evleriyle hayat doluydu. Kerkük’te ise hava kurÅŸun gibi ağır, ÅŸehir çaÄŸdaÅŸ MoÄŸolların iÅŸgali altındaydı. Halep Kalesi de MoÄŸol istilasına ne kadar uzun direnmiÅŸ olsa da dingin bir duruÅŸu vardı…

Halep’in can damarları Kapalı Çarşı’da atıyorsa ÅŸehir merkezi de tam bir daire olarak kalenin etrafında ÅŸekilleniyor. Yollar, evler, çarşılar, camiler… Kale’nin etrafı Halep’in kalbinin attığı yer; bütün yollar kaleye çıkar. Çarşının olanca hareketliliÄŸi, gürültüsüne karşın Kale’nin etrafını çepeçevre saran çay bahçeleri zamanın damıtıldığı mekanlara dönüşür… Çarşıda her an Arapça, Türkçe, Ermenice hatta Fransızcanın temsil ettiÄŸi bir çeÅŸitliliÄŸe karşın Kale manzaralı çay bahçeleri ortak bir sükunun, dinginliÄŸin iklimini yaÅŸatır.

Yaz akÅŸamları sabah namazına kadar bu sükunlu hareketlilik devam eder Halep Kalesi’nin etrafında. Ailecek gelip gece geç saatlere kadar kalan Haleplilerin adeta zamanın ruhunu nasıl özümsediklerini sanırım burada hissettim.

O kale kapısının görkemi, taÅŸ işçiliÄŸin en zarif ihtiÅŸamı… Zamanın bozamadığı nakış nakış iÅŸlenmiÅŸ ayetler çepeçevre kalenin giriÅŸ kapısında. Kale’den ÅŸehre bakıldığında olanca çeÅŸitlilik içinde, binlerce yıldır bir ırmağın kendi yatağında dingin akışını hissetmemek ne mümkün… Olanca çeliÅŸkiye, yıkıma raÄŸmen kendi yatağında akmaya devam eden bu coÄŸrafyanın ruhunun Halep’te, bu Kale’de taÅŸa topraÄŸa sindiÄŸini hissedebiliyorsunuz.

Halep Kalesi’ne bakıp hissettiÄŸim tarihin sarsıcı gerçekliÄŸini, çok uzaklarda, Endülüs’te benzer bir duyguyla yaÅŸayacaktım. Kurtuba’nın bir köyünde Al-Mudavar’daki o zarif, etkileyici ve bir o kadar hüzün yaÄŸmurlarını çağıran kaleye bakarken… birden dimdik yükselen tepeye konmuÅŸ her haliyle Endülüs kalesi olduÄŸunu hatırlatan yapı… Kalenin karşısındaki tek kafede gün batmadan erkenden doÄŸan aya karşı izlediÄŸim Endülüs mirası, Batı’nın ruhundan çok OrtadoÄŸu’nun soluÄŸundan esintiler sunuyordu. Endülüs’ün kökleri, diyar-ı Åžam’da deÄŸil miydi ki?

Endülüs’te Al-Mudavar’daki kale, neden zihnimde Halep’le özdeÅŸleÅŸmiÅŸ; apayrı coÄŸrafyalarda akan apayrı insanlık maceraları aynı nehir yatağına nasıl sığabilmiÅŸti? Ä°slam içimizde çağıldayan bir nehirdi… Muhammed Ä°kbal’in sözleri dilimin ucuna gelecekti: ‘Sen daha yol geçidindesin, mekana baÄŸlılıktan geç…’

Halep ve Al-Mudavar, mekanı aÅŸan kaleler…

Yıllar önce, yine bir savaşın sarstığı günlerde, Türkiye’den farklı görüşlerin kendiliÄŸinden bir araya geldiÄŸi küçük bir gruptuk. Lübnan sınırından döner dönmez Åžam’dan Halep’e geçmiÅŸ, birikmiÅŸ hatıralarla hafızalarımızı tazelemiÅŸtik. Tıpkı Halep mozaiÄŸi gibiydik… Tümüyle farklı, hatta birbirine karşıt siyasal tecrübelerin aktarıldığı, Halep Kalesi’nin, yani tarihin tanık olduÄŸu sohbetler yapmıştık…

Alt üst olduğu şu günlerde Halep yine kendi günlerine dönmeyi sabırla bekliyor sanki. Ne zulümler ne yağmalar ne isyanlar gören Halep, bugün kendi mecrasına akacağı günü bekliyor.

Ýlgili YazýlarDünya, Düşünce, Kültür, Siyaset

Editör emreakif on October 13, 2012

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar:
Bir Önceki Yazý: