











Muhafazakarlıkla yerlilik arasında Türkiye sosyolojisi göz önüne alındığında kaçınılmaz bir ilişki olduğunu varsaymak hem çok yanıltıcı hem de o derece karşılığı olan bir çelişkinin formülasyonudur. Zaten bizatihi muhafazakarlığın kendisi çelişkiler içinde var olma halidir. Müslüman zihnin ilahi olanı/kutsalı/emaneti muhafaza etme cehdi ile modern siyasal eğilim olarak muhafazakarlığın davranış kodlarının birbirinden farklı olduğunu belirtmeliyim. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on May 24, 2014
Soma bu ülkede ilke ve dürüstlük, vicdan ve tutarlılık, vaat ve sorumluluk, değer ve adalet gibi temel çelişkilerin uç verdiği alanlarda bir dönüm noktası olmayacaksa konuşulanlar dönemsel duygusallıktan, siyasal öfkeden, hesap vermeyen bir vicdan edebiyatından öteye geçemeyecek demektir. Saman alevi gibi sönen öfke, acıma, paylaşma, pişmanlık gösterilerinin değiştiremediği tek şey; istismar ve sorumsuzluğun alın teri ve insan hayatını değersizleştirmesi olacaktır. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on May 17, 2014
Avrupalılık diye bir şey varsa bu, ortak paylaşılan bir geçmiş kadar ortak çelişkilerin birleşimi olmalı. Avrupalılığın ortak geçmişi kadar ortak çelişkilerini de bir arada yansıtan şehirler, ülkeler açık tarih kitabı gibidir. Şehrin anıtları, mimarisi, insan davranışları, kültürü, dili… her ne varsa bunca çeşitlilik içinde ortak Avrupalılık kimliği icat edebilmek de yine Avrupalılara özgü bir durum. DEVAMI>>>…
Posted under Dünya, Düşünce, Siyaset
Yazanemreakif on May 10, 2014
Fotoğrafa bakınca ‘dünyaya kafa tutan bir ev’ dedim kendi kendime. İki katlı, sadece kendinin hacmi kadar genişlikte bir tepede asılı gibi duruyordu. Çok kısa bir süre önce aynı toprak zemini paylaştığı evler, koskoca bir semt gitmiş, dev kepçeler semti alabildiğine eşmiş, bir mahalleyi alabilecek genişlikte bir alan çökmüştü. Bu yeni çukur alanda, etrafı tamamen boşalan iki katlı bina, sanki ortaçağ şatolarını hatırlatır biçimde sipsivri bir tepede tek başına kalmıştı. Her an çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu fotoğraftan bile anlaşılıyor. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on May 6, 2014
Hayatını adeta Kırım Tatarlarının özgürlük mücadelesine adamış bir lider Kırımoğlu. 70’li yıllarda Sibirya’da sürgündeyken ölüm haberiyle çalkalanmıştı Türkiye. Daha çok sol-sağ, Türkçü-milliyetçi, devrimci-Marksist, yani Sovyetçi kamplaşmanın parantezine sıkıştırılmış bir isimdi. Dünya onu tek başına Sovyet diktatörlüğüne karşı verdiği mücadeleyle tanıdı. Daha sonra Sovyetler çöktü ve Kırım’a döndü… Kırım Tatar Milli Meclisi’nin döşemesiz, duvarları yer yer dökülmüş ilk binasında karşılaşmıştım onunla. Ufak tefek cüssesine rağmen yürek dolusu bir adamdı. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on May 3, 2014
Hayatı, yaşadığı dünyayı anlamlandırmak, yorumlamak, buna göre tavır almak, müdahil olmak Müslüman olarak yeryüzünde bir yer işgal ettiğinin bilincine varan her fert için gereklilik. Bu bilinçtir ki bazı Müslümanları bazılarından ayırır.
Bu nedenle belki de İslam toplumunun, Marksist sınıf çözümlemesine bir tepki olarak sınıfsız bir toplum modeli önerdiğini savunmak yanıltıcı olur. Zira ekonomik temelli bir sınıf yapısı olmasa da erdem ve bilgiye dayalı bir ayrım, tabakalaşma vardır. Bilenlerle bilmeyenleri bir tutmayan bir dinin bireye ve topluma bakışı; bunları tasnifi, ayrıştırması da temelde farklıdır. DEVAMI>>>…
Posted under Dünya, Düşünce, Siyaset
Yazanemreakif on May 1, 2014
Büyük sürgünden yeni dönen Tatarlar ayaklarının tozuyla kaldıkları yerden işe başlamışlardı sanki. Sovyetler henüz dağılmış, Ukrayna diye bir ülke sınırlarında kalmıştı anavatanları.
Büyük sürgünden elli yıl sonra geri döndü Kırım Tatarları. Dönenlerin önemli kısmı, belki de çoğunluğu ana yurtlarını ya hiç görmediler yahut hatırlamayacak kadar küçüktüler giderken. Ama sanki genlerindeki hafıza onları bıraktıkları yerden hayata sarılmaya itiyor, sanki Kırım’dan sürülmemiş gibi kaldıkları yerden devam etmelerini sağlıyordu. DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce, Kültür, Siyaset
Yazanemreakif on April 26, 2014
Bir kavram ne kadar çok tüketiliyorsa o kadar içi boşaltılıyor demektir. Bir kavrama, bir değere, özellikle politik ve sosyal alanda, ne kadar çok vurgu yapılıyorsa aslında o değerin eksikliği, hatta yokluğu söz konusu demektir. Dönemsel olarak en çok eksikliği hissedilenin, toplumun en arızalı olduğu tarafın politik dilde, o dönemde en fazla öne çıkan, kullanıma, tüketime sürülen kavram olması şaşırtıcı değildir. DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce, Kültür, Siyaset
Yazanemreakif on April 22, 2014
İstanbul’un en güzel mevsimi erguvan zamanıdır. Hiçbir renk, hiç bir bahar belirtisi erguvan kadar İstanbul olamaz.
Erguvan geçmiş zamanların İstanbul’undan, Boğaziçi’nden bugüne bir esinti, bir renk, bir koku, bir imge… Erguvan bu bakımdan yaşayan, her dem taze olan bir nostalji duygusunu diri tutar. Eskimeyen duyguların canlılığıdır renkleri, naif bedeni, dalları geçmişin hatıralarını taşır… DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on April 19, 2014
Seçim sonuçlarının nasıl okunmasına dair yapılan tartışmalar, propaganda sürecindeki düzeyi aşamamış görünüyor. Polemik peşindeki yazarlar bir yana, hiç olmazsa belli bir entelektüel iddiası olanlar da gerek tutarlılık gerekse seviye olarak perişan bir görüntü arzediyor. Öfke, sempatizanlık; aklı, analitik düşünceyi, en basit anlamda sosyolojik değerlendirme temelini bile iptal ediyor. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on April 17, 2014