











Müslümanların modern hayatta tezahür biçimlerini medeniyetsizlikle, köylülükle eş değer görenlerin garbzede aydın kibrinden bağımsız olmadığına değinmiştik. Sebep ne olursa olsun Müslüman olmaya özel anlam yükleyen insanların sanat, estetik gibi medeniyetin tezahürü olan alanlardaki nakisaları çokça eleştirilir. Bu eleştiri, söz konusu aydın tipinin kendini ait hissettiği Batı medeniyetinin estetik algısının bir yargısı olması hasebiyle her şeyden önce farklı bir estetik kriterinin yansıması. DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on January 12, 2012
Türkiye’de “Müslümanlığın köylülüğü” meselesi çokça altı çizilen bir husustur. Genel görüntüye bakıldığında bu yargı yanlış da sayılmaz. Mesela dinle ilişkisi babaannesinin çocukluğunda elinden tutup götürdüğü türbe ziyaretinden ibaret “beyaz Türkler”, yeri geldiğinde neden ezanın musikiden uzak okunduğundan, din adamlarının kültür eksikliğinden ve de her köşede yükselen estetik yoksunu camilerden şikayet ederler. Haksız da sayılmazlar… DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on January 10, 2012
Kemal Tahir’i bugün yeniden hatırlamak düşünce hayatımız açısından neye karşılık geliyor? Bu soru, elbette bir dönem etkili olmuş her aydın, her sanatçı için sorulabilir. Dahası yaşamakta olan, eser veren düşünürlerden kaçının yarına kalacak sözleri vardır? Kaç romancı, kaç şair, kaç düşünür yarınlara aktarılacak, hatırlanacak bir cümle kurabilmektedir?. Yarınlara dair cümle kuramayan düşünür sayılabilir mi? Reklam parıltıları arasında ünlü olan, kitapları çok satan popüler olan “soft-thinker” türündeki yazarlardan söz etmiyorum. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on January 3, 2012
Hikaye malum: Günün birinde dünyaca ünlü bir otomobil markası, sponsorluk anlaşması yaptığı bir yarışçının televizyon programında yanına aldığı konuk yüzünden anlaşmayı iptal eder. Zira yanındaki “erkek” konuğun kıyafeti, tavrı, imajını bozmaktadır. Sakalıyla ima ettiği inanç ve dünya görüşü nedeniyle dünya kapitalizminin en önemli markasının imajını zedelemektedir. DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on December 29, 2011
Şehirlerin ruhu biraz da isimlerinde saklıdır.
Şehirlerin ismi şehrin hafızasıdır, kimliğinin şifreleridir.
Tarih boyunca geçirdiği dönüşümlerle birlikte isimler de dönüşür. Şehrin ismi ne kadar dönüşürse dönüşsün şehrin tarihindeki sürekliliği yansıtır bir şekilde. Şehrin ruhu isminde kodlanmıştır bir bakıma. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on December 27, 2011
Arap devrimleri daha çok sosyal medya devrimi olarak algılandı. Bir tür iletişim devriminin tetiklediği devrim olarak takdim edildi. “İletişim devrimi” efsanesi Batıda tartışıladursun Ortadoğu’da bu sosyal medya devrimi yaşanmıştı ve gücü nerdeyse şehir efsanesine dönüşmüştü. Batıda iletişim devriminin etik ve sosyal boyutları akademik ve entelektüel düzeyde tartışılırken Ortadoğu adeta çağ atlatılmış, kendi içinde etik, siyaset ilişkisi gibi tartışmalardan azade tutularak devrimci bir işlev yüklenerek alkışlanmıştı. Belki Marshall McLuhan gerilerde kalmıştı ama mesela seksenli yıllarda Michael Traber’in The Myth of the Information Revolution kitabında konunun etik ve sosyal boyutu masaya yatırılmıştı. Son zamanlarda “Mass media” düzeyinde yapılan araştırmalar “sosyal medya” halini alacak ve devrimci bir misyon yükle/n/mekte hiç sakınca görülmeyecekti. DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on December 20, 2011
Mağrip’ten Nil vadisine uzanan Arap isyanlarını anlamlandırmak sloganlara sığmayacak kadar önemli. “Arap Baharı”nın ya da “Arap uyanışı”nın muhtemel sonuçları üzerine konuşmak, nedenleri üzerine fikir yürütmek kadar kolay değil. Ne de olsa siyasal ve toplumsal hareketlilik yaşanıyor ve üzerinde tahmin yürüterek bu olaylar şurada duracak demek her zaman mümkün olmayabilir. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on December 15, 2011
Kalabalığı ve uğultusunu içerde bırakıp dışarı çıktığımda çöl serinliğinin keskinliğini hissettim. Onlarca konuğun gürültülü neşeleri Bağdat gerçeğiyle pek tezat duruyordu. Kimsenin bu gecenin keyfini kaçırmaya niyeti de yok gibiydi. Bu Lübnan lokantasının cadde girişi ne kadar tedirginlik vericiyse Dicle üstüne sarkan yalnızlık o denli sessiz, tenha ve terk edilmişliği yansıtıyordu. Dışarıda zırhlı araçlar, pürsilah askerler, eskortların yanıp sönen ışıkları…içerde Ortadoğunun her bir köşesinden, Avrupa’dan gelen konukların gültücü şenliği.. daha da dışarıda kendi halinde insanlar;yüzlerce yıllık bir iklimden bugüne düşmüş geçmişin sükunlu çehrelerinden birer akis sanki. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on December 6, 2011
Tarihe takılıp kalmakla tarihi yok sayanlar birbirinin negatifi gibidir. Tarihe takılıp kalanlar tarihin gelecek tasavvurumuzu şekillendirdiğinin bilincinde değildir. Tarihi yok saymak, bir tür hafızasızlıkla maluldür. “Bir iç deniz gibi” içe kıvrıktır. Kokuşmaya mahkum durağan su gibidir.
Abdülmecid’in ölümünün 150. yılı nedeniyle başlayan tarih tartışmaları, daha doğrusu tarihle kurduğumuz ilişkiyi deşifre eden tartışmalar tam da yaşadığımız zihin travmasını yansıtıyor. Aslında bu bir medeniyet travmasıdır ve toplumsal şizofreninin de kaynağıdır. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on November 17, 2011
Kutsal olanın görünürlüğü meselesi modernleşme tarihimizin en önemli sorunu olmuştur. Modern alanın kutsal olanın tezahürlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi çabası insanların gerçekte neye inanmakta olduklarından daha önemli sayıldı. Bu nedenle kutsal ve kutsal dışı arasındaki ilişki çoğu kez yüzeysel bir görünürlülük meselesin indirgendiği bile söylenebilir. Bu indirgemecilik dini olanın sekürleştirilmesi olarak da tercüme edilebilir. Modern aklın olanca tepkiselliği ile radikal biçimde kutsal olanı reddetme tavrı bizde görüntüleri kurtarma mücadelesine dönüştü.
Görüntüyü kurtarma çabası bir çeşit ‘ikircikli modernlik tipidir’ aslında. Dini görünmez kılabildiğin oranda hayatın akışının sekülerleştirildiği, insanın daha rasyonel ve modern tipolojiye dönüştürüldüğü var sayıldı.
İkircikli modernliğin en bariz tezahürü bayramlarda kendini gösteriri. Ramazan bayramı sekülerleştirilerek şeker bayramına dönüştürülmüş, böylece dini muhtevasından kurtarılarak Eliade’nin kavramsallaştırdığı şekliyle ilkel dinlerdeki “rüya zamanları”na indirgendiği var sayılmıştır. Tıpkı Hıristiyani anlamından soyutlanan Noel’in yılbaşına dönüştürülmesi gibi. DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on November 10, 2011