Savaş, kültürel miras ve kimlik

Afganistan ve Irak’ın işgaline gerekçe olarak gösterilen 11 Eylül yaşanmasıydı savaşın en büyük bahanesi ne olabilirdi? Afganistan’da yaşanan heykel krizi karşısında Amerika’nın insanlığın kültürel mirasına karşı gösterdiği duyarlılığı hatırlayanlar bu olayın tek başına bir savaş gerekçesi olabileceğini kestirebilirlerdi. Artık hatırlamakta bile zorlandığımız ama 11 Eylül’ün hemen öncesinde Taliban tarafından bombalanan Buda heykelleri, neredeyse, dünya tarihinde ilk kez savaş nedeni olan sanat eseri unvanını kazanacaktı. Ortaya çıkan bu sanat krizi, Amerika açısından, belki şu anda sürdürülen savaşın gerekçelerinden daha inandırıcı olabilirdi. Amerika gerçekten sanat ve kültürel mirası adına savaşı göze alabilecek kadar insanlık birikimine sahip çıkan bir medeniyetin temsilcisi sayılabilir mi? İkinci Dünya Savaşında üniversite şehri Heidelberg şehrini bombalamaktan kaçınmasına bakacak olursak bu soruya evet cevabı verilebilir. Gerçekte durum böyle mi dersiniz? DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce, Kültür

Yazanemreakif on December 12, 2006

Müzeleştirilen ‘müzesiz şehir’

İstanbul’a sahip çıkmak adına onu müzeleştirmeye çalışmak bu şehrin ruhunu öldürmekle eşanlamlıdır. Şehir her şeyden evvel yaşayan bir organizmadır. Eğer “şehirlerin ruhu” olmasaydı tarihin sisleri arasında seyrettiğimiz, donmuş bir nesne olarak müzeleşirdi. İstanbul yaşayan bir şehir olarak müzeleşmeye; dondurulup, içinin boşatılmasına karşı direniyor. Tarihin ve hayatın içine sinen ‘İstanbul/un ruhu’ onu dondurmak isteyen her girişime karşı yaşayan bir şehir olduğunu bir kez daha haykırmak istiyor adeta. DEVAMI>>>…

Posted under Düşünce, Kültür

Yazanemreakif on June 29, 2006