Chavez’den Moro Müslümanlarına…
Biri Atlas Okyanusu’nun kıyısında diÄŸeri Büyük Okyanus’un Asya eteklerindeki iki ülkede yaÅŸanan geliÅŸmeler Amerika’yı yakından ilgilendiriyor. Venezüella dünyanın en önemli petrol üreticilerinden biri olarak yeterince önemli bir konuma sahip. Chavez ise yerli kökeni, alt toplumsal tabakalardan gelmesi ve sistem karşıtı çıkışıyla arka-bahçede epey bir zamandır ciddi bir baÅŸ aÄŸrısı haline geldi! Amerika (ve ÅŸaşılacak biçimde Yahudi lobisi), Chavez’i koltuÄŸundan etmeye uÄŸraÅŸsa da baÅŸaramadı.
Büyük Okyanus’ta, Amerika’nın en önemli askeri üslerinin bulunduÄŸu Filipinler ise Morolu Müslümanlarla barış aÅŸamasına geldi. Venezüella’da istediÄŸi sonucu alamasa da stratejik ağırlığını Güney DoÄŸu Asya’ya, yani Çin’i kuÅŸatmaya yoÄŸunlaÅŸtıran Amerika için Filipinlerde uygun koÅŸullara yaklaşıldı.
Ä°slam dünyasının en uç bölgesinin yerli halkı Moro Müslümanları yaÅŸadıkları tecrübeler gibi isimlendirilmeleri de Ä°spanyol kolonyalizminin mirasını taşıyor. Dünyanın çevresini dolaÅŸan ilk denizci Macellan, Filipinler’e geldiÄŸinde karşılaÅŸtığı insanların Endülüs’teki Müslümanlara benzeyen bir inanca sahip olduklarını görünce Müslüman ve Arap zannederek bunlara Moro ismini vermiÅŸti. Yani dünyayı keÅŸfeden kaÅŸifin kültürel miyopluÄŸunun mirası olarak Filipinler’de, özellikle Mindano adasında yaÅŸayan Müslümanlar ‘Moro Müslümanları’ olarak anılır oldu. Romancı Stephan Zweig, kaleme aldığı Macellan kitabında Batılı kibrin ‘yerlilerin’ basit savaÅŸ teknikleri karşısında nasıl yerle bir olduÄŸunu ve beyaz adamın yerli Müslümanlarla kurduÄŸu iliÅŸki biçimini çarpıcı biçimde anlatır.
Moro Müslümanları Macellan’dan bu yana sömürgecilerle, bugün de onların mirasını devralan Filipin yönetimiyle savaşıyor. Hala çoÄŸunluk oldukları ‘Moro Adası’na sıkışmış olsalar da asimilasyonun etkisiyle ve zoraki göçlerle takımadaların geniÅŸ kısmına dağılmışlardı.
Ä°spanyollardan sonra Amerika’nın sömürgesi haline gelen Filipinler bağımsızlığını kazansa da Müslümanlara yönelik uygulamalarda fazla deÄŸiÅŸiklik olmadı. Modern zamanların isyanı 1970’lerin baÅŸlarında patlak verdi. Adeta kan davasına dönüşen iki tarafın mücadelesi, sayısız anlaÅŸma ve arabuluculuk giriÅŸimleriyle kesilse de sözler tutulmadı ve yeniden savaÅŸa dönüldü.
Ä°lk olarak Nur Misvari liderliÄŸindeki Moro Milli KurtuluÅŸ Cephesi çatısı altında baÅŸlayan mücadele Libya’nın giriÅŸimiyle uzlaÅŸmayla sonuçlanmış; bunun üzerine Selamet HaÅŸim 1980’lerin başında MNLF den ayrılarak MILF (Moro Ä°slami KurtuluÅŸ Cephesi)’i kurmuÅŸtu. HaÅŸim, Misvari’nin aksine bağımsızlıktan yanaydı. Her ne kadar MNLF barış imzalasa da uzun sürmeyecek, sonuçta biri otonomi diÄŸeri bağımsızlık hedefine doÄŸru ama pratikte ikisi de silahlı mücadele vererek yollarına devam edecekti. Özellikle diktatör Marcos döneminde mücadele tüm ÅŸiddetiyle sürecektir. Misvari 1998’de esaslı bir anlaÅŸma yaparak Mindanao Adası merkezli otonom bölge valisi olacak ve silahları bırakacaktır.
Selamet HaÅŸim’in kurucusu olduÄŸu MILF ise 40 yıldır ormanlardan ÅŸehirlere doÄŸru akan gerilla savaşını sürdürecektir. Ezher mezunu olan HaÅŸim, Filipinlerdeki Müslümanlar üzerinde hala önemli bir saygınlığının olmasını, biraz da pazarlıksız tavrı ve toplumunun inançlarına yakın olmasına borçluydu. Mütevazı hayatının önlemli kısmı sürgünde geçiyor, zaman zaman gizlice ülkesine (Mindano, sulu adaları) dönerek kurtuluÅŸ mücadelesi veriyordu. Kendisiyle gerçekleÅŸtirdiÄŸim uzun bir konuÅŸmada, harita başında Müslüman nüfusun durumu ve mücadeleleriyle ilgili ÅŸaşırtıcı bilgiler vermiÅŸti.
MNLF’nin devre dışı kalmasıyla tek hedef haline gelen MILF savaşçıları son yıllarda ağır darbeler yedi. Askeri olarak kayıplar yaÅŸadı. Ãœstelik komÅŸu Müslüman ülkelerden lojistik yardım imkanı neredeyse tükenmiÅŸ, özellikle 11 Eylül sonrası Amerika’nın doÄŸrudan müdahalesine maruz kalmışlardı.
Sonuçta 2008’de varılan anlaÅŸma Filipin hükümetinin yasal süreci yönetememesi ile sonuçsuz kalmış, ÅŸimdi yerine bir sayfa açılmıştı. Filipin Devlet BaÅŸkanı Benigno Aquino’nun MILF lideri Murad Ä°brahim ile 2011 yılında Japonya’da yüz yüze görüşmesi ile 40 yıllık savaşın sonuna gelinmiÅŸ gibi görünüyor. Henüz imza atılmamış olsa da MILF bağımsızlık iddiasından vazgeçip otonom yönetime kavuÅŸacak. 12 bin kiÅŸilik silahlı elemanını dağıtacak.
GeliÅŸmelere bakılınca, 1998’de benzer anlaÅŸmayı yapan Misvari’den sonra, MILF’in de silahları bırakması karşılığında gerçekten Moro Müslümanlarının sosyo-ekonomik ve kültürel durumlarını düzeltecek bir yapılanma olacak mı? GeçmiÅŸe bakıldığında bunun çok garanti olmadığı sonucu çıkarılabilir. Ancak Güney DoÄŸu Asya’daki stratejik önemi göz önüne alındığında ‘Amerikan üssü’ konumundaki Filipinlerin evinin içine çeki düzen verme yönünde baskı göreceÄŸi tahmin edilebilir.
Son olarak, Amerikan seçim kampanyasındaki Cumhuriyetçilerin ‘Latin Amerika’daki komünistlerle radikal Ä°slamcıların birleÅŸip Amerika’ya saldıracaklar’ını dillendirmeleri dikkate alındığında Ä°slamofobi ve stratejik kaygılar açısından bu anlaÅŸmanın anlamı daha iyi anlaşılabilir. Chavez’i yenemedilerse de Morolu isyancıları masaya oturtmayı baÅŸardılar.
NOT: Bir önceki yazımda bir cümlede zıt anlam veren tashih olmuÅŸ, doÄŸrusu: ‘…DoÄŸu kilisesine mensup olmaması Ortodokslardan ayırıyordu onu’ olacak.
Ýlgili YazýlarDünya
Editör emreakif on October 9, 2012