Enformatik sızıntılar çağı

İletişim, yaşadığımızı dönemin alamet-i farikası sayılıyor hala. Haberleşme ve bilgilen/dir/me anlamında iletişimin hızla geliştiği, yaygınlaştığı, hayatı kuşattığı bir dönemdeyiz. Zamanı dönemlere ayırmaya yatkın Batı kültürünün her yeni icat karşısında tarihe damgasını vurma iddiası iletişim olgusu için de geçerli; atom çağı, feza çağı gibi tarihin sonunu da ilan eden yaklaşım eşyanın zamana hükmetme iddiasını içerir. Zamana hükmetme iddias bir tür ilahlık denemesidir … Modern insanın kendini hakikatin, evrenin merkezine oturtması, kendi icatlarına da aşkın değer biçmesini getirdi….

İletişim aygıtlarının gelişmesi teknolojik başarı ile sınırlı kalmadı. Teknolojik yenilenmenin endüstriyel hale gelmesi ile birlikte iletişimin bizatihi kendisi bir meta, bir değer haline getirecektir. Sanayi kapitalizminden finans kapitalizmine geçilebilmesi biraz da bu iletişim (enformasyon) imkanlarının gelişimiyle alakalı. Küreselleşme denilen ulus devlet sınırlarını esneten, delen olgu aslında finans kapitalizminin ulus devlet üstü bir güce ulaşması demekti.
Emperyalizm çağında imparatorlukların askeri gücüyle sömürgelere giren, devletle beraber yağmaya katılan kapitalizmin öncü kolları sanayi ürünlerinin, tüketim malzemelerinin yeni müşterilere ‘uygun paha’ da satılmasıydı. Bu ürünler silahtan otomotive, ev eşyasından ciklete uzanan çeşitliklikte idi. Ama asıl mahareti sömürgelerden elde ettiği ucuz hammaddeyi mamul hale getirip tüm dünyaya dudak uçuklatan fiyatlara satabilmesindeydi.

Enformasyon teknolojilerinin gelişmesi “otomobil sevdası” gibi dünyaya romantize ve de idealize edilerek sunuldu. Enformasyon devrimi diye bir efsane dünyayı büyülemeye yetti. Siyasal özgürlüklerden, ekonomik zenginleşemeye hayatın kolaylaşmasından daha şeffaf yönetimlerin kurulmasına değin sosyal ,siyasal, boyutlarına dair modern vaazları dinledik. Hala da dinliyoruz…

Modern insanın daha çok iletişim imkanına, daha çok bilgiye ulaşırken hakikatten uzaklaştığı, insani temasın gittikçe yok olduğu, gittikçe yalnızlaşırken iletişim kalabalığında kaybolduğu bir çağın insan tekine maliyeti örtbas edilmeye çalışıldığı da bir vakıadır. Enformasyon devriminin devrimci savaşçıları sermayenin, medya yöneticilerinin, popüler kültür ikonlarının tek sermayesi bu efsunlanmış enformatik obezitenin devam edebilmesidir. Daha fazla enformasyon sahibi olmamızın bedeli daha çok enformatik cehalete sürüklenmektir. Sahip olduğumuz bilgi yığınının insanlığa ödettiği bedel varoluş sorunudur.

İmparatorluklar çağına son veren süreci başlatan yirminci yüzyılın en büyük kapışmaları petrol yüzünden ortaya çıktı. Osmanlı’nın paylaşılmasının toprakları üzerinde petrolün bulunmasından ve sanayileşmiş devletlerin hakimiyet yarışından bağımsız düşünülebilir mi? O dönemin zenginlik ve gücü kimin ne kadar petrol kuyusu olduğu ile ölçülürdü.

Forbes’in yayınladığı listeye göre bu yıl Amerika’nın en zengin ilk on isminin hangi sektörde yatırım yaptıklarına bakınca sanayi çağı ile iletişim çağını karşılaştırmadan edemedim. Yatırımları olan zenginlerin yarısından fazlası iletişim sektöründe. Ve bunların önemli kısmı da sanal yatırımlar. Sadece enformasyon yani bilgi depolamaya yapılan yatırımlar. Facebook, Google gibi şirketlerin sahipleri ABD’nin en büyük zenginleri… Microsoft’un sahibinin servetiyle listenin başında olması tesadüf değil. Ancak reel yapıları bile olmayan firmaların sadece enformasyon trafiğini kontrol etmeleri demek, üretilen bilgileri depolayarak baş döndürücü servet sahibi olmakla kalmıyor aynı zamanda dünyadaki güç mücadelesinde stratejik silahı da ellerinde tutmaları demektir.

Bu güç mücadelesinin somut sonuçlarından biri de tam on yıl önce Julian Assange tarafından kurulan WikiLeaks‘in sızıntılarıdır. Özellikle Amerika’nın Irak işgalindeki uygulamaları, işkenceleri ve bazı devlet sırlarının ifşa edilmesi bu güç mücadelesinin mahiyeti hakkında yeterince fikir verir.

Bir yanda devler arasında enformatik tepişme sürerken bunun müşterisi yığınlar için de hiç bir şeyin gizli kalmadığı gibi bir iyimserliğinin kabul ettirilmesi çağın ironisi olsa gerek.

Oysa bu sızıntıların ne kadarının hayati öneme sahip ne kadarının manipülatif ne kadarının tehdit içerdiğini, en önemlisi açıklanmayanların neler olduğu ve onların neden ve nasıl gizli kalabildikleri sorusu her zaman için geçerlidir. Asıl enformatik cehaletimiz bu noktada başlıyor ve enformasyon üzerinden küresel hesaplaşma o cahili olmaya mahkum bırakıldığımız alanda yapılıyor.

lgili YazlarDüşünce

Editr emreakif on October 6, 2016

Etiket: , ,

Yorumunuz

İsminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

Kişisel Blogunuz

Comments

Dier Yazlar