Erbil izlenimleri 1 – Erbil: SavaÅŸa ara veren yorgun ÅŸehir
K. Irak sorularına cevap aradık
Geçen hafta bir grup gazeteci arkadaÅŸla birlikte Erbil, Kerkük, Selahaddin illerini içine alan Kuzey Irak’a bir gezi yaptık. Kürt yönetiminin önde gelen isimleri, Türkmen cephesinin liderlerini de içine alan görüşmeler yaptık. Kürtler yeni oluÅŸumu nasıl yorumluyor, Türkiye’ye bakışları nasıl ve beklentileri neler? Türkmenler denklemin neresinde duruyor? Sonucu belirleyecek bir siyasi güç ve vizyonları var mı? Kürtler gerçekten ayrı bir devlet mi istiyor soruları ister istemez gündeme geldi görüşmelerimizde. Erbil’in güvenli ortamına karşın Kerkük’te kurÅŸun gibi ağır havayı gördük. Tüm bunlardan Kürtler geleceÄŸe dair neler düşünüyor, gelecek beklentileri ve Türkiye’nin oradan görünüşüne dair izlenimleri anlatmaya bugün baÅŸlıyoruz.
* * *
Amerikan iÅŸgaliyle parçalanan Irak’a Türkiye’den bakmak pek çok gerçekliÄŸi paranteze almak anlamına geliyor. Bu bakışın somut yansımaları hemen hiç deÄŸiÅŸmedi. Aslında küçük ayrıntıların tüm coÄŸrafyayı rehin aldığı bir bakış açısından söz ediyoruz. Türkiye’de özellikle dış politika yapımcılarının medya kanalıyla topluma empoze ettikleri çevre algısı sadece Irak’ta olup bitenleri doÄŸru algılamamızı engellemiyor, bizzat toplumun kendine olan güveni ve doÄŸallığını zorlayan bir sürece de dönüşüyor.
K. Irak, Kürtler ve Türkmenler üzerinden yürütülen dış politika savaÅŸ sonrası oluÅŸan dengeleri kavramaktan uzaklaÅŸtırdığı gibi Türkiye’nin imkanlarını da tüketen bir sürece dönüşebileceÄŸini fark etmiÅŸ bile deÄŸiliz.
Türkiye’nin sınır ötesine operasyon yapmasından hemen önce Erbil havaalanına indiÄŸimizde ÅŸehirdeki atmosfer bu zamana kadar oluÅŸan “iÅŸgal altındaki Irak” imajından hayli farklı oluÅŸuyla buraya ilk kez gelenleri ÅŸaşırttı. Havaalanından ÅŸehre varan ana yol boyunca, ÅŸehir merkezinde savaÅŸtan yeni çıkmış ya da iÅŸgal altındaki bir ülkeyi hatırlatacak çok az ayrıntı yakalayabiliyoruz. Bazen rastlanan kontrol noktaları, önemli resmi binaların etrafına yığılmış kum torbaları ve silahlı muhafızların dışında olaÄŸanüstülük yok gibi. Her ÅŸeye raÄŸmen daha önce yaÅŸananlardan kalma bir tedirginlik herkese yansımış..
Erbil, geleneksel dokunun bozulmadığı bir ÅŸehir. Åžehrin orta yerinde yüksekçe bir tepede Erbil kalesi eski çaÄŸlardan beri ayakta duruyor. Mezopotamya’da gelip geçen medeniyetlerin tümü bu kalede özetlenmiÅŸ gibi. Åžehir iç içe halkalar halinde birbirine paralel ve onları kesen dikey caddelerden oluÅŸuyor. Bir tür ızgara sistemle organize edilen ÅŸehirleri hatırlatıyor.
Ä°STESEYDÄ°K BAÄžIMSIZLIÄžIMIZI Ä°LAN EDEBÄ°LÄ°RDÄ°K’
Åžehrin kontrolü Barzani’nin lideri olduÄŸu KDP’nin denetiminde. Saddam sonrası Kuzey Irak’ta oluÅŸan Kürt Federe yönetiminin bayrakları her yerde görülebiliyor. Irak’tan ayrı olmadıklarını, hatta istemiÅŸ olsalardı bağımsızlıklarını ilan edebileceklerini her fırsatta dile getiren Kürt yöneticiler nedense Irak bayrağından hiç hoÅŸlanmıyor. Mesela Erbil’de hiçbir resmi ve sivil binada Irak bayrağına rastlamadık. Resmi binalarda Talabani ve Barzani’nin yan yana resimleri görülüyor. Bir zamanlar bölgede hakimiyet için birbirleriyle kanlı savaÅŸ veren bu iki büyük Kürt aÅŸiretinin liderleri savaÅŸtan en çok yararlanan isim olarak önemli siyasi aktör haline geldiler.
BARZANÄ° OTORÄ°TESÄ°NÄ° KURMUÅž
Talabani’nin liderliÄŸini yaptığı KYB daha çok Süleymaniye bölgesinde hakim, Barzani’nin partisi KDP ise Erbil, Selahaddin gibi bölgeleri kontrol altında tutuyor. Celal Talabani’nin Irak devlet baÅŸkanı olması nedeniyle kendi hakimiyetindeki bölgelerde Kürt federe yönetiminin bayrağının yanında Irak bayrağını da dalgalandırdığı belirtiliyor. Süleymaniye’ye gitme fırsatımız olmadığı için bunu teyit edemedik. Erbil’de savaÅŸ ya da iÅŸgali hatırlatacak bir atmosfer hemen hiç yok. Görünüşte her ÅŸey belli bir düzene girmiÅŸ, otorite oluÅŸmuÅŸ, yerel düzeyde de olsa bir devlet yapılanması görünüyor.
15’TEN FAZLA PARTÄ° VAR MUHALEFET YOK
Åžehirlerde yönetimin atadığı bir vali bulunuyor. Yerel yönetimler valinin gölgesinde, zaten belediye baÅŸkanlığı bir tür memurluk gibi algılanıyor. KDP tüm yönetim kademelerinde herÅŸey demek. Bu yönüyle bizdeki vali, belediye baÅŸkanı ve parti yöneticisinin bir kiÅŸide toplandığı “tek parti dönemi”ni hatırlatıyor. Farkı, daha demokratik yapı görünümü vermesi. KDP’nin dışında 15’ten fazla muhalefet partisinin varlığı bu demokratik görüntüyü saÄŸlasa da bu görünümün gerçekte ne kadar muhalefete izin verdiÄŸi zamanla anlaşılacak.
Bu soruyu sormamızın nedeni, muhalefet partileriyle görüşmek istediÄŸimizde organizasyonun KDP merkez binasında yapılması ve toplantıyı KDP temsilcisinin yönetmesi. KDP’nin her ÅŸey olduÄŸu bir bölgede neredeyse her mahalleye bir parti düşecek kadar parçalı muhalefetin böylesi ortamda doÄŸrusu nasıl muhalefet yaptığı su götürür. En azından bize aksettirdiklerini kuÅŸkulu hale getirir. Nitekim toplantıya katılan Ä°slami Hareket, dört ayrı Türkmen Partisi, Sosyalist Parti dahil tüm partiler yönetimin yani Barzani’nin özellikle dış politikasını desteklediklerini tekrarladılar. Her ÅŸey o kadar demokratik görünüyordu ki kendi kendime bu iÅŸte bir terslik var diye düşünmeden edemedim. DiÄŸer taraftan Ä°slami Hareket üyelerinin sudan gerekçelerle terörle suçlanıp tutuklandıkları bir yönetimde bu denli uyum gösterisi hayli kuÅŸku uyandırıcı olmalıydı. Bir tür milli politika konusunda hain ilan edilmekten korkan muhalefet, iktidar karşısında “ulusal bütünlük” sergiliyor gibiydi.
Bu “ulusal bütünlük” gösterisinin sadece gösteriden ibaret olan yanı ile özellikle Iraklı Kürtler ve Türkiye arasındaki iliÅŸkiler konusunda ortalama bir Türk vatandaşının algılamakta zorluk çekeceÄŸi bir duyarlılıktan, söylem farklılığından ve gelecek beklentisinden bahsedilebilir.
Ä°LKEL MODERNÄ°ZM
Bu coÄŸrafyanın en eski halkı olan Kürtlerin geleneksel yapısıyla birden bire oynamak mümkün deÄŸil. Çünkü en azından ÅŸu anda iktidarı elinde tutan KDP ve KYB’nin toplumsal desteÄŸi bu tür bir geleneksel formdan besleniyor. Barzani ve Talabani’nin aynı zamanda birer aÅŸiret lideri olmaları geleneksel yapıyı ve reflekslerini tümüyle ortadan kaldırmaya teÅŸebbüs etmelerine engel. Bunun yanı sıra bir modernleÅŸme projesi olarak yerel yönetimin bölgede dinin belirleyici olduÄŸu deÄŸerlerle ve toplumsal yapı içinde Kürtlerle bir çatışmaya girmemesi de kaçınılmaz görünüyor. ModernleÅŸme sadece bazı kurumsal dönüşümlerde, retorikten ibaret kalsaydı bu çatışma ertelenebilirdi. Hayat tarzlarına yansıyan ve tüketimle gelen sosyo – ekonomik farklılık Kürt seçkinleri ile halkı karşı karşıya getirecek en önemli unsurlardan. Erbil’in havasına sinen sarı rengin hakim olduÄŸu tek katlı ÅŸehir dokusunun ortasında yükselen büyük alışveriÅŸ merkezleri, inÅŸaatlar sembolik düzeyde ilkel bir modernizmin temsilcisi… Aynı zamanda önümüzdeki dönemde savaÅŸ maÄŸduru halkı hamaset dalgasıyla arkasına alan bir söylemle halk arasında kaçınılmaz çatışmanın da habercisi olabilir.
Kürtler Barzani’yi neden destekliyor?
Kürtleri Barzani yönetimindeki KDP yanında bu denli uyumlu hale getiren iki unsur var; ilki tek parti yönetiminin her ÅŸeye hakim ve muktedir konumda olması; ikincisi Kürt sorununun ve tabandaki maÄŸduriyet psikolojisinin dalgalandırdığı heyecan üzerinde federe yapının yürütmekte olduÄŸu siyaset. Partinin her ÅŸeye hakim ve muktedir oluÅŸunun, böylesi bir dalgayı arkasına alarak güçlenmesini de saÄŸladığı açıkca görülüyor. Bir tür kurucu parti ve onun kadrolarının iÅŸbaşında olduÄŸu erken dönem ulus-devlet aÅŸamasının gecikmiÅŸ modeli gibi. Kürtlerin maÄŸduriyeti üzerine yükselen bu dalga Amerika’nın gözle görülür desteÄŸi ile kendini saÄŸlama alırken biraz da meydan okuyucu bir üsluba dönüşüyor. Bu meydan okuyucu tutum sadece komÅŸularına, açık ifade ile Türkiye’ye yönelik deÄŸil. Aynı zamanda kendi halkına karşı bir kayıtsızlığı da beraberinde getiriyor. Her modernleÅŸmeci siyasi yapılanma gibi halkın yerine düşünen, bilen ve de kazanan bir kadro oluÅŸmuÅŸ görünüyor.
Ýlgili YazýlarYazı dizisi
Editör emreakif on December 3, 2007