Erbil izlenimleri 2 – Erbil’e akan sermaye binalardan anlaşılıyor
Erbil’e gelen biri burada karşılaÅŸtığı savaÅŸtan uzak hava karşısında ÅŸaşırabilir. Yükselen dev inÅŸaatlar, nispeten tüketim mallarıyla dolu vitrinler, dünyaca ünlü markalar… Erbil çarşısı ise geleneksel OrtadoÄŸu görüntüsü almak isteyenleri hayal kırıklığına uÄŸratmayacak devinimde… Geleneksel Kürt giysileri içinde erkekler, çoÄŸunlukla çarÅŸaflı kadınlar pek de abartılı olmayan dükkanlarda alışveriÅŸ yapıyor.
SEÇKİNLER İKTİDARA YAKIN
Çarşının hemen dışında yeni tamamlanan modern alış-veriÅŸ merkezini gezdiren tercümanımız “Ä°ÅŸte Kuzey Irak’ın yeni yüzü” diyor gururla… Erbil gibi bir ÅŸehir için çok büyük ve lüks alışveriÅŸ merkezinin olduÄŸu blok halindeki mimari doku içinde hemen fark ediliyor. Önemli miktarda sermaye akışını gösteren bu yapılar aynı zamanda yeni Kürt elit tabakasının oluÅŸumunu haber veriyor.
Yer yer şantiye görünümü veren canlılığın arkasında oluşan Kürt seçkinlerinin siyasal iktidarın yakın çevresinde oluştuğunu söylemeye gerek yok. Halkın ekonomik durumuna karşın her anlamda güçlenen bir avuç seçkin uzun vadede siyasal tabloyu zorlayacak gelişmelere yol açabilir.
Bu durumda muhtemel rakip olarak Kürdistan İslami Hareket Partisi gibi oluşumların yükselişe geçtiklerinin işaretleri son seçimlerde kendini gösterdi. Terörle mücadele adına İslamcı oluşumlara göz açtırılmamasının böylesi bir gerekçesi de var.
Günlük hayatta “özgürlük ortamı” hissediliyor. Farklı siyasi partiler dini etnik kimlikleriyle siyaset yapabiliyor. Farklı dillerde eÄŸitim imkanı sunulmuÅŸ. ÖrneÄŸin Türkmenlerin Kürt yönetimi altındaki Erbil’de ondan fazla okulu var. Bazı Türkmenler, bu okulların ne kadar periÅŸan durumda olduÄŸundan ve eÄŸitim kalitesinin düşüklüğünden, eÄŸitim dilinin ise göstermelik olduÄŸundan ÅŸikayetçiler.
Türkmen Cephesi’ne bir sorumuz var
Fazıl Mirani, valilik yapmış çok iyi Ä°ngilizce bilen ve KDP içinde siyasi akıl olarak gösterilen biri, aÅŸiretten olmamasına raÄŸmen parti içinde ikinci adam olarak çok güçlü. Selahaddin’deki KDP Genel Merkezi’nde yaptığımız görüşmede yer yer Türkçe konuÅŸurken seçtiÄŸi kelimelerle siyasetçi kıvraklığını gösterdi.
“Buradaki yapıyı Türkiye’ye uygulamak istemiyoruz, Türkiye de burayı belirlememeli. 1991’e kadar Türkiye ile çok iyi iliÅŸkilerimiz vardı. Rahmetli Özal’la, Demirel’le çok iyi görüşüyorduk. Ama ÅŸimdi bunlarla konuÅŸmayız diyorlar. Türkler bizim kardeÅŸimiz. Ne Türkiye ne de Kürtler baÅŸka yere gidecek deÄŸil. Tekrar birbi-rimizle görüşelim istiyoruz”.
Mirani, söz Türkmenlerden açılınca telaÅŸeli bir üslupta konuÅŸtu.”Türkmen Cephesi’ne bir sorumuz var. 1991’den önce Türkmenlerin Irak’tan ayrı talepleri, kendi dillerinde eÄŸitimleri var mıydı? Türkmenler bir araya gelirler, bölgeleri olursa kurucu vatandaÅŸ olurlar, vali yardımcılığı gibi hakları olur.”
Bu arada Türkmen Cephesi’nin en önemli itirazlarından biri, Kürt yönetiminin Türkmenlerin yaÅŸadığı Türkmeneli’ni coÄŸrafi bir bütünlük olarak kabul etmemesi…
Türkiye’nin Türkmen politikasını da eleÅŸtiren Mirani; “Bu sorun Türkmenlerle deÄŸil Türkiye ile ilgilidir. Türkmen Cephesi Türk ordusunun istihbaratı gibi çalışıyor. Yarın ordu Kürtlerle iliÅŸki kurun derse iliÅŸkiye geçerler. Müslüman ve bu coÄŸrafyanın maÄŸduru bir halkız. Irak Kürdistanı’nda bu noktaya gelinceye kadar çok aÅŸamalardan geçtik. Dünyanın hiçbir yerinde Kürtler ve Türkmenler Erbil’de olduÄŸu kadar rahat deÄŸildir.”
Iraktan ayrılma konusunda görüştüğümüz tüm yöneticiler “isteseydik ayrılırdık ama bu ÅŸartlarda ayrılmanın kendilerine yarar getirmeyeceÄŸini” ileri sürüyor. “Åžartların uygun olmaması söylemi” karşı taraf için sürekli kuÅŸkuyu besleyen bir söylem.
“Biz aptal deÄŸiliz küçük parça olarak ayrılırsak komÅŸu ülkelerin nufuz alanına gireriz. Neden küçülelim? Irak’la bütünleÅŸmek bizim çıkarımıza, eski Sovyet ülkeleri gibi olmak istemiyoruz” (Azerbaycan örneÄŸini veriyor).
Türkler bize siyaseti öğretsin
Erbil Valisi Nevzat Hadi, KDPnin atadığı bir Kürt yönetici. “Binlerce kilometre uzaktan gelip hem müdahale ediyorlar hem aramızı açıyorlar. KeÅŸke bunlara gerek kalmadan Saddam’a karşı Türkiye bize destek verseydi. Türkler Osmanlı zamanından beri dünyayı idare etmiÅŸ bir millet. Bir avuç Kürdü mü idare edemiyor? Bize siyaseti, devlet idaresini öğretmelerini bekleriz. Türkiye tüm Kürtlere PKK’lı gözüyle bakmamalı. Türkiye’de bazı çevreler Türkmenleri adeta provokatör olarak kullanmak istiyor.”
İsimler de savaşı çağrıştırıyor
Kuzey Iraklı Heriç, savaÅŸ ortamından bıktığını belirterek ÅŸunları söylüyor: “1965 doÄŸumluyum. Ben kendimi bildim bileli savaÅŸtayız. Bıktık bu savaÅŸ ortamından. Bakın benim adım bile savaşı çaÄŸrıştırıyor. Ä°smimi Heriç yani hücum koymuÅŸlar. Hatta Heriç mi koyalım yoksa Hemin mi, yani sükunet, koyalım diye tartışmış ailem. Sonunda Heriç ismini layık görmüşler. Ä°nanın biz Kürtler artık kimseyle savaÅŸmak istemiyoruz.”
Ýlgili YazýlarYazı dizisi
Editör emreakif on December 4, 2007