Erguvan: fanilik estetiÄŸi
Ä°stanbul’un en güzel mevsimi erguvan zamanıdır. Hiçbir renk, hiç bir bahar belirtisi erguvan kadar Ä°stanbul olamaz.
Erguvan geçmiÅŸ zamanların Ä°stanbul’undan, BoÄŸaziçi’nden bugüne bir esinti, bir renk, bir koku, bir imge… Erguvan bu bakımdan yaÅŸayan, her dem taze olan bir nostalji duygusunu diri tutar. Eskimeyen duyguların canlılığıdır renkleri, naif bedeni, dalları geçmiÅŸin hatıralarını taşır…
Bu duyguyu en iyi BoÄŸaziçi’nde uzaktan yapacağınız seyirde belki bir gemi gezintisi yaÅŸatabilir. GeçmiÅŸin seyirlik tadı… Hala yeÅŸilin betona karşı direndiÄŸi, yenilmediÄŸi BoÄŸaziçi sırtlarında öbek öbek kendini gösteren erguvan renkleri geçmiÅŸten ne kadar iz taşıyorsa bugününe de o denli yakışıyor.
AhÅŸap köşklerin, evlerin bahçelerinden dışarıya taÅŸan erguvanlar geçmiÅŸ zaman Ä°stanbullarının dünya tasavvurunu, estetik algısını, güzellik duygusunu nasıl aksettiriyor, adeta tüm bir hayat algısını aÄŸacı, dalları ve rengiyle nasıl özetliyorsa bugünün Ä°stanbul’una da o denli denk düşüyor.
Eski zaman Ä°stanbul’unun evleri her ÅŸeyden önce bir güzellik, ölçü, tabiatla uyum; hepsinden önemlisi birer tevazu örneÄŸiydi. En göz alıcı yapılar bile dünyalık bir çaÄŸrışıma sahip deÄŸildi; saklanan mahcup bir güzellik duygusunu hissederdiniz. Tıpkı her an fani olmaya hazır yapı malzemelerinden inÅŸa ediliÅŸi gibi… AhÅŸabın belli bir ömrü vardı, doÄŸallığında ömrünü tamamlar, yeni nesillere yenilenebilir bir dünya bırakırdı. AhÅŸap bir ev yapan bilirdi ki, yarınlara bırakılan bu ev gelecek nesillerin hayatını deÄŸiÅŸtirilemez, geri döndürülemez biçimde rehin almaz, alamazdı. Büyük yangınlarla kül olmamışsa bile deÄŸiÅŸen zamana uyum gösterecek kabiliyette ya da fanilikteydi. Erguvan da bu anlamda fani bir güzellikti. GüzelliÄŸi ne kadar göz doldursa da onun zevkine erenler faniliÄŸin idrakinde olurdu. Her an solmaya, dökülmeye mahkûm bir güzellik… fanilik duygusunun estetiÄŸi… Tıpkı geçmiÅŸ zaman Ä°stanbul’undaki fanilik estetiÄŸi gibi…
BoÄŸaziçi’nin serin sularının kıyısında, tepelerde, yamaçlarda, taze bahar yeÅŸilinin arasında, mahcup, hatta mahzun ama her dem güzel olanı hatırlatan erguvanlar eski Ä°stanbul’dan bir nebze iÅŸaret gibi, haber gibidirler…
Ä°stanbul’un bahçelerine, BoÄŸaziçi’nin asudeliÄŸine ÅŸiirsel bir renk veren erguvanları yitip giden geçmiÅŸ zaman baÅŸkentinin hatırlattığı, yitik zamanların sadeliÄŸini bugüne taşıdığı, yani artık kaybolan bir devrin rengi olduÄŸu için Ä°stanbul’a ait sanmak yanıltıcı.
Tam aksine… beton duvarların gittikçe katılaÅŸtığı, sıklaÅŸtığı, ufkumuzu boÄŸmaya baÅŸladığı modern zaman Ä°stanbul’unun da rengi: erguvan. Aynı anda geçmiÅŸ ve bugünün temsil yükünü taşıyabilir mi bu naif aÄŸaç?
Erguvan hayallerdeki geçmiÅŸi, yitip giden bir güzellik duygusunu ne kadar temsil ediyorsa aynı zariflikte güzelliÄŸin direnen boyutunu, misyonunu tek başına yükleniyor gibi… Her gün beton çirkinlikle bozulan siluete, talan edilip betonlaÅŸan ÅŸehirciliÄŸe karşı, olması gerekeni bir gösteren olarak erguvan var hala.
Bir yanda tek ve tenha mahzunluÄŸuyla her geçen gün kaybedilen ‘insani ÅŸehri’ hatırlatırken, apansızın ortaya çıkan, etrafı, yolları betonla çevrili bir parkın ortasında, bir apartman bloÄŸun arasında, olmaması gereken yerde, olması gerekeni hatırlatmasıyla… ÅžehirleÅŸme adına görgüsüzlüğü, ölçüsüzlüğü, talan edilen hakkı, alın terini hatırlatıp, insanları kendi usulünce uyarmasıyla…
Kaba modernizmin, doyumsuz kapitalist iÅŸtihanın ÅŸehirlerimizi, dünyamızı nasıl cansızlaÅŸtırıp zevkten habersiz bıraktığını, ne denli çirkinleÅŸtirdiÄŸini, kaybedilen tevazuyu, kanaati her an dökülecek gibi duran çiçeklerindeki ÅŸeffaflıkla göstermesiyle bugünün Ä°stanbul’una da yakışıyor. Belki bugünün Ä°stanbul’u için çirkinleÅŸmeden uyardığı, tehdit etmeden akıbetimizi en estetik yöntemle hatırlattığı için bugün de erguvan daha Ä°stanbullu…
Ýlgili YazýlarDüşünce, Kültür
Editör emreakif on April 19, 2014