Gazze’yi Aborjinler kurtaracak!

Ä°srail’in eli hiç bu kadar serbest olmamıştı. Ä°srail’in zulümlerini meÅŸru göstermek için özellikle Batı kamuoyunda dillendirdiÄŸi bir efsane vardır. OrtadoÄŸu’da kendini yok etmek isteyen Arap denizinde çaresiz bir halk ve bunlara sığınak olan devlet. Ve peÅŸinden hemen kocaman bir OrtadoÄŸu haritası ve ortasında görece küçük bir Ä°srail. Acımamak ne mümkün!

Ä°srail’in etrafının onu yok etmek isteyen düşmanlarla çevrili olup olmadığı, bunun reel bir karşılığının bulunup bulunmadığı tartışılır. Ancak Ä°srail’in OrtadoÄŸu’nun kalbine dışarıdan bir hançer gibi saplandığı ve iÅŸgal ettiÄŸi toprakları, bölgeyi kanatmaya devam ettiÄŸi bir gerçek.

Evet, Ä°srail elini kolunu sallayarak Gazze’yi bombalarken, ölü sayısı her gün artarken dehÅŸetli bir sessizlik var, onu ‘yok etmek isteyen komÅŸular’ında. Saddamlı, Esadlı, Mübarekli, Abdullahlı komÅŸu ülkelerinin Filistinliler bombalandığında, Gazze yerle bir edildiÄŸinde yine harekete geçecekleri yoktu. Ama hiç olmazsa iliÅŸkileri kesmek, protesto etmek gibi daha çok kendi halklarını iknaya yönelik giriÅŸimleri olurdu. Bu arada AB veya Amerika’dan bir kaç ÅŸiddetli(!) kınama açıklaması gelirse Ä°srail de iÅŸini bitirdikten sonra çaÄŸrıları duymaya baÅŸlayabilirdi.

Bu kez durum her anlamda farklı: BaÅŸlattığı beceriksiz barış giriÅŸimi çöktükten sonra Amerika, ‘Ä°srail’in kendini koruma hakkının var olduÄŸunu’ açıklayarak açık destek verdi. Zaten karşı olduÄŸu hiç bir harekatı da engelleyecek bir yaptırımı olmadı. Hatta ABD’nin karşı çıktığı 2012’deki ‘bulut sütunu’ adıyla gerçekleÅŸen Gazze saldırısı öncesinde saldırının provası mahiyetinde askeri tatbikat yaptığı daha sonra ortaya çıkmıştı.

Üç Ä°srailli gencin kaçırılıp öldürülmesi üzerine Ä°srail’in Batı Åžeria’da adeta önüne gelen Filistinliyi tutuklaması, ardından bir Filistinli gencin diri diri yakılmasıyla gerginleÅŸen ortam, zaten Ä°srail’in aradığı fırsatı vermiÅŸ oldu. Özellikle Hamas, El-fetih’in aralarında birlik oluÅŸturarak anlaÅŸtıkları teknokrat hükümeti projesini çökertmek için de gerilim hayli iÅŸine yaradı. Uluslararası konjonktür de Ä°srail’in istediÄŸi ÅŸartları haiz görünüyor. Batı’ya pompalanan, Irak ve Suriye’de ‘radikal-Ä°slamcı terörist’ imgesinin Hamas’la özdeÅŸleÅŸtirilmesi, Ä°srail için her türlü hareket serbestisini defacto saÄŸlıyordu.

Ä°srail bölgedeki ‘Ä°slamcı terör’ söylemini, her zaman olduÄŸu gibi, algı operasyonuyla kendi adına kullanmasını çok iyi bildi. Ne büyük bir terör tehlikesiyle karşı karşıya olduÄŸu algısı üzerinden durumunu haklılaÅŸtırmayı baÅŸardı; hatta Batı’yı tehdit eden Ä°slamcı terörü ezmek için bölgede mücadele ettiÄŸi algısını oluÅŸturdu.

Uluslararası konjonktür böyleyken sahada durum daha elveriÅŸli Ä°srail açısından. Önce Filistinliler arası duruma bakacak olursak, Hamas-El-fetih tek olumlu geliÅŸmeydi. Bu da gerçekleÅŸmeden zaten baltalanmış oldu. DiÄŸer tarafta direniÅŸ sembolü haline gelen Hamas ise tümüyle yalnızlaÅŸtırılmıştı. Darbe sonrası Mısır’dan, Körfez ülkelerinden, Ä°ran’dan gelen mali, lojistik ve diplomatik destek tümüyle çekilmiÅŸ gibiydi. Türkiye kendi iç sorunları ve güneydeki krizle meÅŸguldü.

Asıl sorun Ä°srail’i çepeçevre saran Arap denizinin, OrtadoÄŸu’nun hali… Hem Ä°srail’in hem de komÅŸu Arap ülkelerinin birbirlerine karşı pompaladıkları tehdit algısına dayalı denge, adeta ülkeleri birer korku imparatorluÄŸuna dönüştürmüştü. Hiç olmazsa bu durumlarda bazı tepki ritüelleri yerine getirilirdi. Sonucu belirlemeyecek ama sorunu diri tutacak kadar bir tepki ve el altından yardım…

Bugün OrtadoÄŸu kendi içinde parçalanmış, mezhep savaşına dönüşme istidadı gösteren kanlı bir hesaplaÅŸmanın içine girmiÅŸken, Irak’ta Sünni-Åžii çatışması tüm bölgeyi sarma tehlikesi gösterirken… Suriye’de sadece muhaliflerle Esad güçleri arasındaki çatışma Ä°srail’e karşı en önemli askeri tehdidi (bu gücü hiç kullanmasa bile) devre dışı bırakmakla kalmadı. Muhalefetle rejim arasındaki iç savaÅŸa dönüşen çatışma mezhep eksenli bir boyut kazandı.

Ä°ran’ın aktif olarak Suriye’deki çatışmada taraf olması, buna Hizbullah’ın verdiÄŸi destek, çatışmayı devletler düzeyinde sekter bir bölünmeye götürdü. Lübnan saldırısında Ä°srail’i dize getiren Hizbullah’ın Suriye ile çok meÅŸgul olduÄŸundan Gazze ile uÄŸraÅŸacak vakti yok!

Suriye’de vekalet savaşını körükleyen Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, Ä°srail’den daha büyük tehlikelerle mücadele etmekle meÅŸgul. Temsil ettikleri ‘sentetik Selefilik’ adına Åžiileri kafir ilan eden sahadaki uzantıları kendi din anlayışları dışındaki Müslümanlara, geleneÄŸe, sembollere, kültüre savaÅŸ açmakla meÅŸgul.

Türkiye OrtadoÄŸu’ya nizamat vermek iddiasıyla girdiÄŸi alanda neo-Ä°ttihatçı söylemin sonuçlarıyla meÅŸgul. Bırakın diplomatik düzlemde karşı çıkmayı, basındaki duyarsızlık bile sanki Mavi Marmara hiç yaÅŸanmamış gibi bu ülkedeki tuhaf ilgisizliÄŸi resmediyor.

Bölgedeki tüm etnik ve dini, mezhebi farklılıkların alabildiÄŸine birbirine karşı kışkırtıldığı, resmen var olan ama fiili olarak mevcudiyeti kalmayan devletlerin kamplara ayrıldığı, hangi devletlerin ve örgütlerin müdahil olduÄŸu belli olmayan oluÅŸumların devlet yerine geçtiÄŸi bir ortamda Gazze’yi kim gündemine alabilir!

Ýlgili YazýlarDünya, Siyaset

Editör emreakif on July 12, 2014

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar:
Bir Önceki Yazý: