İçerdeki Mursi, dışa çıkan Mübarek denklemi
OrtadoÄŸu’da yaÅŸananlara bakılacak olursa bahar havasından sonra bir anda yaprak dökümü yaÅŸanıyor sanki… Erken gelen yalancı baharların efsunundan adeta sarsarak uyandıran, beklentileri boÅŸa çıkaran kabus etkisi yaÅŸadıklarımız.
Olayların bu denli hayal kırıklığı yaÅŸatması, yaÅŸananları daha da sancılı kılıyor. Mısır’da sayılarını tam olarak bilemediÄŸimiz insan kitlesi bir günde kurÅŸuna dizilerek katledildi. Resmi rakamlar bile yüzlerce ölüden bahsederken muhaliflerin belirttiÄŸi rakam altı bin civarında. Sadece ölümcül olan yaralı sayısı da bu rakama ulaşıyor…
Henüz kitlesel katliamın hesabı sorulmamış, çetelesi tutulmamışken Suriye’den gelen haberler insanın vicdan sınırlarını zorlamakla kalmadı; ahlaken de, tüm sorumluluk sahipleri için de bir turnosal kağıdı iÅŸlevi gördü. Kimyasal silah kullanımı ardındaki sis perdesi henüz tam açığa kavuÅŸamadı ama açık olan bir ÅŸey var ki, masum çocuk bedenlerinin zehirlenerek katlinin ardında kim ve hangi güç olursa olsun, bunu meÅŸrulaÅŸtıracak hiçbir jeopolitik, stratejik açıklamanın olamayacağıdır.
Ancak OrtadoÄŸu’da siyaset her yerde olduÄŸu gibi farklı parametreler ve ahlaki, vicdani, insani deÄŸerler üzerinden yürütülmüyor. Burada farklı olan bu ikiyüzlülüğün daha açık, kaba ÅŸekilde icra ediliyor olması. Yoksa buradaki diktatörlerin patronlarının siyasetlerinin, siyaset teorilerinin, ilkelerinin daha insani, incelikli ve vicdanlı olduÄŸundan deÄŸil. Sadece çok daha büyük ‘oyunlarını’ daha incelikli ölüm teknikleri ve gerektiÄŸinde ölüm makinelerini de kullanarak icra etmeleri, perde arkasından idare etme yeteneklerini geliÅŸtirmiÅŸ olmaları…
Küresel ikiyüzlülükle bölgesel riyakarlığın bileşkesinin kesiştiği yer Mısır, sembolik isim ise Mübarek.
Mısır’da devrik diktatör Hüsnü Mübarek’i yargılayan mahkeme, yolsuzluktan beraat ettirerek tahliyesine karar verdi. Aksi bir geliÅŸme olmadığı takdirde bu satırları okuduÄŸunuzda Arap baharıyla esen rüzgarda iktidardan düşen Mübarek serbest kalmış olacak. Tam da seçilmiÅŸ ilk cumhurbaÅŸkanının hapsedilmesinden az bir süre sonra yaÅŸanan bu geliÅŸme ‘Arap baharı’ denilen mitosun gerçek mahiyetini de ortaya seriyor.
Mübarek’in serbest bırakılmasında -the Guardian’dan Davit Harest’in ısrarla altını çizdiÄŸi gibi- Suud ve Körfez’deki muktedirlerin etkisi büyük. Bunca yıl farklı isimler altında, aynı türden diktatörlüklere dayalı bölge dengesini yürütenler arasındaki kiÅŸisel dostluk dayanışmasının bile bu tahkiyede önemli etkisi olmuÅŸtur.
Ne var ki Mübarek’in serbest bırakılması, hem Arap baharının aslında ne olup ne olmadığını ortaya koymak bakımından hem de buna baÄŸlı olarak Mursi’ye karşı yapılan sözüm ona ‘devrim’in kanlı rengini ortaya koyması bakımından, temsil düzeyi son derece yüksek bir geliÅŸme. Özellikle Türkiye’deki liberal, seküler, Batıcı, özgürlükçü OrtadoÄŸu uzmanı ve düşünürlerin devrim fantezilerinin nereye kadar ulaÅŸacağını göstermesi açısından da son derece öğretici.
Ãœstelik CIA’in yarım yüzyıl önce Ä°ran’da Musaddık’ın devrilmesinde oynadığı rolü itiraf ettiÄŸi bir dönemde bu geliÅŸmelerin yaÅŸanması, komplosuzluk iddiasının en büyük komplo olduÄŸu tezini güçlendirir mahiyette.
Mübarek’in dışarıya çıkarılmasının ve Mursi’nin içeriye kapatılmasının anlamı sadece bölgedeki petrol ÅŸeyhlerinin, diktatörlüklerin ilgisiyle sınırlandırılamaz elbette. Mısır’ın en büyük muhalif yapısının, Ä°slam dünyasında yeri olan bir hareketin siyaseten infaz edilmesi ve daha da önemlisi devasa bir ülkenin siyasi iradesinin rehin alınması söz konusu olunca bu durumun küresel etkilerinin olacağı aÅŸikar olduÄŸu gibi küresel güçlerin ilgisinden de bigane kalamayacağı açık.
Özellikle Batı’nın darbe demekten korktuÄŸu, katliam karşısında da suskunluÄŸa gömüldüğü askeri operasyonda başından beri Suud etkisine dikkat çektik. Ancak Suud ve Körfez ülkelerinin, Mısır’da Ä°hvan ile oluÅŸacak dalgalanmadan etkilenme ihtimaline karşı doÄŸrudan tedirgin olsalar bile, böylesi bir siyaset mühendisliÄŸini tek baÅŸlarına yürütebilmeleri pek mümkün deÄŸil. İç dinamikleri iyi okuyamayan, okusa bile elinde kullanabileceÄŸi pek fazla kozu olmayan Mursi’nin pratik siyaset etkisinden çok ifade ettiÄŸi hissiyatın fikre dönüşme ihtimali daha büyük tehlike arz ediyordu.
Arap baharı gibi sahte bir iyimserlik havasına kapılanların anlamak istemediÄŸi, bölgenin kendi başına bırakılamayacak kadar önemli ülkesi Mısır’da halkın iradesinin ne kadar manipüle edilmeye müsait olup olmadığının test edilmiÅŸ olduÄŸudur. Mübarek’in gittiÄŸi gün iÅŸaret ettiÄŸimiz gibi, Mısır’da bir yönetim deÄŸiÅŸimi olmuÅŸ; ancak müesses nizamın tüm unsurları zarar görmeden yerli yerinde kalmıştı. Mursi yönetimi bu gerçeklik üzerinde bir deÄŸiÅŸim siyaseti yürütmek istedi, yürümedi.
Bu konuda aynı gerekçeden yola çıkan iki farklı tez tartışılmalıdır. ABD gittikçe zayıflayan hegemonik gücü karşısında küresel sisteme entegre olmuÅŸ halka dayalı daha gevÅŸek ittifaklarla etki alanını korumay denecek? Yoksa Batı’ya akan nehrin kuruması nedeniyle konvansiyonel sömürge yöntemlerine mi dönülecek? Hegemonik gücün zayıfladığı ve nehrin kuruduÄŸu, buna karşı yeni bölgesel rakiplerin çıktığı doÄŸru, bu hegemonyanın hangi yöntemle sürdürüleceÄŸi ise tartışılmayı bekliyor.
İçerdeki Mursi ile dışa çıkan Mubarek denkleminin sembolize ettiği dengeler yeni okumalar gerektirtiyor
Editör emreakif on August 22, 2013