İhvan şiddet sarmalına girerse…
Tahrir’de başlayıp Mübarek iktidarının sonunu getiren gösterilerin üzerinden tam dört yıl geçti. Mısır bu dört yıl içinde dört cumhurbaşkanı değiştirdi. Mübarek’in oğlunu yerine hazırlamaya başladığı dönemde patlayan gösteriler kendisinin koltuğunu terk etmesiyle sonuçlandı. Geçici yönetimin ardından tarihinin ilk serbest cumhurbaşkanlığı seçimini yapan Mısırlılar ezici olmasa da demokratik çoğunlukla İhvan adayını iktidara taşıdı. Müesses nizamın tüm kurum ve kadroları, hukuku işlerken yapılan değişikliğin devrim olduğunu düşünen Mısırlılar ve özellikle İhvan üyeleri kıyasıya yanıldıklarını bir yıl geçmeden anladılar. Suudi destekli askeri darbe halkın seçtiği Mursi’yi alaşağı edecek ve baskı ve sindirme dönemi tekrar başlayacaktı.
İhvan’ın Mısır’daki tarihi deneyimi, Ortadoğu’daki İslami hareketleri şu ya da bu şekilde etkilemiştir. Tahrir gösterileri başladığında başlangıçta ürkek görünen İhvan yönetiminin tavrı çok anlaşılır bir tutumdu ve her değişim talebinin gündeme geldiğinde rejimden sürekli dayak yiyen bir örgüt olarak yoğurdu üfleyerek yiyordu. Zaman zaman uzlaşarak ama her zaman illegal sayılarak, görünmeyen etkisini sürdüren İhvan için Arap Baharı yeni bir deneyim oldu. Bunun çok iyi değerlendirebildiği söylenemez.
Sonuçta kısa süreli iktidarı altüst olacak, zindanlara atılan ve meydanlarda kurşunlanan kitleler kalacaktı. Bu süreçte dikta rejiminin ne kadar zalimleşebileceğinin ve statükoyu muhafaza etmek adına evrensel ilkeleri tekelinde bulunduran Batı’nın, diğer İslam ülkelerinin buna nasıl da sessiz kalabileceğinin ibretlik görüntüleri sergilendi. İlk kez yasal partileşen İhvan kapatıldı, yasadışı ilan edildi, daha sonra terörist örgüt kapsamına alındı, üyeleri tutuklandı. Bu baskıya karşı çıkan meydanlardaki binlerce gönüllü kurşunlandı.
Bu zamana kadar İhvan çatışmaya girmeden sadece gösterilerle yetindi. Bu bile binlerce insanın katledilmesini engellemedi. Zaten İhvan’ın uzun tarihinde şiddetten çok pasif direniş daha öne çıkmıştır. Bu nedenle bazı şiddet taraftarı gruplar İhvan’dan zamanla kopacak, başka mecralara kayacaktır.
Nerdeyse yüz yıla yaklaşan tarihi ile, din anlayışı, siyaset ve toplum okuması ile belli bir çizgiye oturan İhvan, Ortadoğu’yu etkileyen farklı hareketlerle temas etse de onları taklit etmeye yönelmemiştir. Mesela İran devrimi dünyada önemli etkiler yaparken İhvan mesafeli konumunu sürdürmüş, takdir etse bile taklit etmemeyi yeğlemiştir. Tabii, bu salt örgütsel rekabetle açıklanabilecek bir tutum değil, daha derinlerde siyaset, toplum tasavvurları, din anlayışı gibi faktörlerin iç içe geçtiği bir stratejiyle alakalıydı.
Mısır’da Sisi darbesinin bu ülkeye maliyeti hayli ağır oldu. Yönetim krizi demir yumrukla halledilmiş gibi görünse de toplumu ortadan bölen, üstelik taraflar arasına kanın girdiği bir bedel söz konusu. Süreç henüz bitmedi; üstelik gittikçe daha da şiddet içeren bir döneme evriliyor.
Bu noktada Türkiye deneyimi bağlamında bir hatırlatmanın anlamlı olduğu muhakkak: Post-modern darbe sonucu Refah Partisi kapatıldığında ortamın ne kadar gergin olduğunu o günleri yaşayanlar hatırlayacaktır. Bu süreçte Erbakan’ın tavrı Türkiye’deki oluşumun diğer bölgelerden farkını ortaya çıkarır. Siyasi partinin kapatılmasının “tarihin akışı içinde bir nokta” olduğunu söyleyerek kitlelerin muhtemelen kanla sonuçlanacak bir şiddet gösterisine meydan vermemesi altı çizilecek bir tutumdur.
Türkiye’deki İslami hareketlerin şiddete kapılmadan uzun soluklu bir yürüyüşü tercih etmeleri, sosyolojik ve tarihi faktörler göz önüne alınmadan anlaşılamaz. Her ne kadar bölgede ortaya çıkan modern şiddetin din anlayışı ile açıklanma biçimi olsa da bu topraklarda sömürgecilik deneyiminin yaşanmamış olması, kendine güvenin, bu ülkeye dair aidiyet duygusunun, sahicilik ilişkisinin daha güçlü olmasının belirleyici olduğu muhakkaktır.
İhvan bu zamana kadar şiddet içermeyen pasif gösterilerle askeri cuntaya karşı durdu. Ne var ki devrimin yıldönümü vesilesiyle yapılan kitlesel gösterilerde polis yine kan akıtırken ilk kez göstericiler şiddete başvurabileceğinin emarelerini gösterdi. Bu zamana kadar yüz binlerce kişinin meydanlara döküldüğü gösterilerde şiddetten uzak tutabilen İhvan bu tavrından vaz mı geçti?
Son olaylarda ilk kez otobüsler yakıldı, küçük de olsa bombalama gerçekleşti. Bu kadar geniş kitlesel olaylarda her zaman rastlanabilecek kontrol dışı eylemler bu kez başka gelişmelerin habercisi olabilir. İhvan’a yakın yurtdışından yayın yapan televizyon kanallarının göstericilere artık polise karşı direnmelerini telkin eden yayınlar yapmaları, eğer İhvan yönetiminin bilgisi dahilinde ise, bu değişikliğin işaret fişeğidir.
Henüz yönetimden bu yönde bir açıklama gelmediği için, bir strateji değişikliği hükmünü vermek için erken. Ancak pasif direnişten, dişe diş bir mücadeleye geçilmesi Mısır’ı çok daha derinden sarsacak. Dahası marjinal gruplarla sınırlı şiddet yaygınlaşırsa bunun sonuçları tahminlerden çok büyük olacaktır.
Mısır cuntasının İhvan’ı adeta kıyamete zorlayan uygulamalarının bedeli ağır olabilir. Hem zindanlarda hem meydanlarda kırıma uğrattığı bu geniş toplumsal yapıya karşı husumeti sona erdirecek bir çıkışın bulunması gerekir.
Editr emreakif on January 27, 2015