İran üzerine yanlışlar

Suriye’de yaÅŸanan geliÅŸmelerin etkisinin bu ülkenin hudutlarıyla sınırlı kalmayacağı çok açık. Olayların etkisi Türkiye’ye uzanmış, neredeyse bir “iç sorun” haline gelmiÅŸtir. Baas rejiminin iÅŸlediÄŸi insanlık dışı toplu cezalandırmaya varan uygulamalar vicdan sahibi her insanı etkiliyor.

Ne var ki Suriye’nin içine girdiÄŸi kaotik ortam bir çırpıda halledilecek bir mesele olmadığı gibi sorun sadece Suriye ile de sınırlı deÄŸil. YaÅŸanan insanlık dramına müdahale etmek, acılara son vermek adına yapılan tartışmalar olayın kendisini çoktan aÅŸmış bölgesel hatta mezhebi bir sorun olmaması için özel çaba gösterilir hale gelmiÅŸtir.

Suriye bölgede işgal ettiği konum ve rejiminin özellikleri nedeniyle tam bir stratejik fay hattında bulunuyor. Bölgede ABD-İsrail hattının karşısında İran-Suriye hattı ve bunların kurduğu bölgesel ittifaklar bu kırılganlığı derinleştiriyor. Aynı zamanda küresel aktörlerin müdahalesiyle ideolojik ve dini bir çatışma hattı ortaya çıkıyor.

Suriye’deki katliamları durdurmak adına Türkiye’nin müdahalesini savunanlar Suriye’nin stratejik müttefiki olan Ä°ran’ı adres gösteriyor. Adeta yapılan katliamların sorumlusu olarak gösterilerek asıl hesaplaÅŸma için Ä°ran iÅŸaret ediliyor.

Gerçekten de Suriye ile girilecek bir hesaplaÅŸma Ä°ran’sız düşünülemez; Ä°ran’la giriÅŸilecek bir hesaplaÅŸma da Ä°srail ve ABD’siz düşünülemez. Sünni-Åžii fay hattı, OrtadoÄŸu’yu tam bir kaosa çekecek akıl ve basiret eksikliÄŸiyle, insani ve vicdani hassasiyetler üzerinden derinleÅŸtirilmek isteniyor.

Suriye’ye kim adına müdahale edileceÄŸi, Ä°ran’ı neden ve kim adına karşımıza almamız gerektiÄŸi sorgulanmadan duygusal retorikle zaten hassaslaÅŸmış olan toplumsal vicdanları harekete geçirmek en kestirme fakat en tehlikeli yoldur. Ä°ran savunuculuÄŸu ithamına karşın uyarıları dillendirmekte ve tıpkı Suriye konusunda olduÄŸu gibi, yapılan yanlışlara bir göz atmakta yarar var.

BİR: İran her şeyden önce -Amerikan karşıtlığı bir yana- sistem dışına çıkarak var olma savaşı vererek ayakta kalmaya çalışan bir ülke.

Ä°KÄ°: Ä°ran, devrimin gerçekleÅŸtiÄŸi tarihten bugüne ABD’ye karşı ve bu ülkenin kontrolü dışında varolabilmek için stratejik ittifaklarını sonuna kadar korumak zorunluluÄŸunu duymaktadır. Ä°ran’ın bölgedeki en önemli partneri Suriye ve Lübnan Hizbullah’ıdır. Ä°ran, 2006’da Hizbullah üzerinden Ä°srail’i Lübnan’da durdurmasaydı saldırıyı evinde karşılamak zorunda kalacağını çok iyi biliyor.

ÜÇ: Ä°ran her ne kadar Ä°slam Devrimi ilkeleri üzerine kurulmuÅŸ olsa bile bugün bölgedeki diÄŸer ülkeler kadar bir “ulusdevlet”tir. Ulusdevlet refleksi ile kendi stratejik hesaplarını yapmaktadır. Bu nedenle Ä°ran’a yüklenen kutsiyetin uluslararası platformda, devrim sloganlarının aksine, pek geçerliliÄŸi yoktur.

DÖRT: Ä°ran için Suriye aslında Åžii dayanışmasından çok stratejik bir ortaktır ve Ä°ran devlet politikası açısından Ä°srail’le mücadelenin önemli köşe taşıdır. Bu gerçekliÄŸe bakarak Ä°ran’ın Suriye rejimiyle kurduÄŸu stratejik iliÅŸki Åžiilerin Sünnileri kestikleri yönündeki propagandayı boÅŸa çıkarır.

Ancak Ä°ran’ın stratejik hesaplarla Suriye’de katliamı durdurma yönünde hareketsiz kalması her ÅŸeyden önce devrimin baÅŸlangıç ilkeleriyle terstir. Devrim kendisiyle çeliÅŸmektedir. Hiçbir stratejik hesap masumların katledilmesini meÅŸrulaÅŸtıramaz. BEÅž: Bu noktada Türkiye’deki savaÅŸ lobisi bilinçli bir ÅŸekilde kışkırtıcı bir rol üstlenerek Sünni-Åžii gerilimi gibi çok hassas ve tehlikeli bir konu üzerinden siyasi hesap yürütüyor. Kaldı ki Suriye’deki katliamın sorumlusunun doÄŸrudan Ä°ran olmadığı açık. ALTI: Bölge dışı güçlerin ne Suriye’ye müdahale etmek gibi bir niyetleri ne de -en azından kısa vadede- Esad yönetimini düşürmek gibi planları var. Ancak bölge ülkelerinin, açıkçası Türkiye’nin fiili müdahalesi ile ortamın olgunlaÅŸması istenmektedir. Türkiye’nin müdahalesi demek Ä°ran’la kaçınılmaz biçimde karşı karşıya gelmek demektir. Zaten savaÅŸ kalemÅŸorlarının ısrarla her vesile ile Ä°ran’ı hedef göstermeleri bunu açık ediyor. YEDÄ°: Ä°ran’la Türkiye’nin bölgede kapışması demek Ä°srail’in elinin son derece rahatlaması ve küresel sistemin bölgeyi yeniden dizayn etmesi demektir. Sonuçta kazanan taraf ne Türkiye ne Ä°ran olacaktır. Türkiye’nin, baÅŸkaları adına Suriye’ye karşı askeri müdahaleden uzak durması, dolayısıyla Ä°ran’la karşı karşıya gelecek adımlardan sakınması gerektiÄŸini söylemek ne Ä°ran’ı ne de Suriye’yi savunmak demektir. Tekrarlamakta yarar var; Ä°ran olanca iddiasına raÄŸmen bölgedeki diÄŸer ulusdevletler gibi bir ulusdevlettir ve stratejik hesaplarını kendi ulusal çıkarları doÄŸrultusunda yapmaktadır. Ä°ran’ın ve Türkiye’nin en azından ulusal çıkarları, 1639’dan beri sakındıkları savaÅŸ durumundan uzak durmalarını gerektirir. Ä°ran’ın bölgedeki ulusdevletlerden farkı, ABD ve müttefiklerine raÄŸmen, sistem dışında kalabilmesidir. Zaten sistemin tüm öfkesi de buradan kaynaklanmaktadır. Ä°ran’a sistem dışında kalmanın bedeli ödetilmek istenmektedir.

Ýlgili YazýlarDünya

Editör emreakif on August 16, 2011

Etiket: , ,

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Bir Önceki Yazý: