IŞİD’e ÅŸaşı bakmak

Irak iÅŸgali sırasında ne büyük askeri strateji uzmanlarına sahip olduÄŸumuzu keÅŸfettik! Saddam sonrası iÅŸgal ve özellikle Suriye iç savaşından beri de ne derin OrtadoÄŸu analistlerine sahip olduÄŸumuzu fark ettik! Akademi ve özellikle de medyada OrtadoÄŸu uzmanlarımızın sayısının ve birikimlerinin ne kadar bereketli olduÄŸunu hayretle müşahede ettik. Devletin her zamanki ‘ben bilirim’ kibrini aratmayan ‘OrtadoÄŸu bataklığı, belirsizliÄŸi’ gibi her duruma uygun sözlerle hep haklı çıkan uzmanlarımız sayesinde önümüzü görebiliyoruz!

Önceki gün Musul’u ele geçiren IŞİD güçlerinin ani baÅŸarısı aslında daha derin bir kültürel ve siyasi stratejik tarladan beslendi. 11 Eylül sonrası El-kaide’nin gündeme gelmesi ve Irak’ta Amerikan iÅŸgaline karşı silahlı direniÅŸle yaygınlaÅŸmasıyla bu isimle bir örgütün olup olmadığı ile kimin adına iÅŸ gördüğü kuÅŸkusu her zaman imajının üstünde asılı kaldı. 11 Eylül saldırısından hemen sonra bu köşede (Naklen savaÅŸtan naklen teröre, 13 Eylül 2001) hem küresel muktedirlere hem de Müslümanlara yönelik uyarı niteliÄŸinde iki hususun altını çizmiÅŸtik.

Müslümanlara yönelik olarak ÅŸunu belirttik: ‘… kendi adlarına tüm Müslümanların ve insanlığın geleceÄŸini ipotek altına alırcasına hareket etme yetkisini kendinde gören bir avuç insanı bir tür harici zihniyetle ölüme götüren kültürü, dünyayı algılayış biçimini sorgulamaları gerekir.’ El-kaide diye bir örgüt olsun ya da olmasın, Ä°slam adına hareket eden ve bu tür insan tipini yetiÅŸtiren anlayışların, kurumların temelden sorgulanmasına yönelik bir uyarıydı. YaÅŸanan olayların acı verici vahim sonuçları bu tür sorgulamayı gündem dışına attı. Hatta kimi çevreler bu anlayışı teÅŸvik eden, önünü açan çabaları artırdı. Asıl provokasyonu bu zihniyet inÅŸası üzerinde aramak gerekir.

Olayın diğer ve asıl tahrik edici boyutu olarak da küresel hegemonların kurduğu adaletsiz, acımasız işgal ve baskı yönetim, ve stratejileri sorgulanmadan sonuçlar üzerinde konuşmak boşunadır.

Derin OrtadoÄŸu analizi yapan uzmanların Amerikan iÅŸgali, despotik yerli uzantısı iktidarlar, bölgenin kaynaklarına el koyan küresel sistem, Ä°srail, Baas zulmü gibi faktörlere tek bir atıfta bulunmadan Ä°slamcı terör, El-kaide analizi döşenmesinin ciddiye alınır yanı olmadığı ortada. OrtadoÄŸu’yu, dünya sistemini ve hepsinden önemlisi kendi gücünü doÄŸru algılayamayan, deÄŸerlendiremeyen hükümetin stratejik yanılgıları da en az 11 Eylül sonrası Ä°slam alemi için yaptığım tespitler kadar geçerliliÄŸini koruyor.

Önceki gün IŞİD’in Musul’u ele geçiriÅŸ ÅŸekli Baas generallerinin BaÄŸdat’ı Amerikalılara teslim ediÅŸine benziyor. BaÄŸdat karşısında tarih yazacak direnişçi imajı oluÅŸturulan Saddam’ın Cumhuriyet Muhafızları, tek kurÅŸun sıkmadan ÅŸehrin kapılarını açmış, baÅŸlarındaki generaller iÅŸgalcilerle çoktan anlaşıp ülkeyi terk etmiÅŸti. Musul’u savunmakla sorumlu BaÄŸdat’ın görevlendirdiÄŸi general de benzer ÅŸekilde ÅŸehri terk edecek, askerler de sivil elbise giyip halkın arasına karışacaktı. Bu iÅŸte bir tuhaflık yok mu sizce?

IŞİD’in askeri kazanımının kalıcı olup olmayacağı bir yana dün Musul’daki Türk konsolosluÄŸunu rehin almaları, geliÅŸmelerin artık doÄŸrudan Türkiye’yi ilgilendiren bir sorun haline geldiÄŸini herkese ilan eder mahiyette. Bu durum ‘OrtadoÄŸu bataklığında ne iÅŸimiz var’ ucuzculuÄŸundan öte bir analiz gerektiriyor ve bunun en önemli muhatabı da kuÅŸkusuz hükümet.

YaÅŸananlara kısaca bakıldığında…

– IŞİD’in Musul’u almasına en çok sevinen bunca katliamdan sonra dünyaya haklı çıktığını inandıracak bir gerekçeye dönüştürmüştür. Suriye DışiÅŸleri Bakanı’nın: ‘Irak ve Suriye aynı yabancı destekli terörizmin hedefi’ olduÄŸunu tezinin arkasına sığınarak hemen ‘Uluslararası toplumu terörün kaynaklarını kurutmaya çağırıyoruz’ gibi bir piÅŸkinliÄŸe imkan tanımış oldu.

– Maliki kısa vadede ortak düşman, ortak tehdit karşısında pamuk ipliÄŸi ile baÄŸlı olan Kürt yönetimi ile benzer zeminde buluÅŸmuÅŸ oldu. Her ne kadar peÅŸmergelerin IŞİD’e karşı henüz bir harekâtı olmasa da Kerkük çevresini teslim etmeme niyetini göstermeleri; sekter tavırlarıyla Sünnileri El-kaide’nin kucağına iten Maliki’nin, hiç olmazsa BaÄŸdat’ta, argümanlarını güçlendirmiÅŸ oldu.

– ‘Ä°slamcı terör’ tehdidi BaÄŸdat açısından Amerikan desteÄŸini sürdürme anlamında da kullanışlı ve bir o kadar da tehlikeli bir oyun. Amerika’nın Irak’taki varlığı, petrol konusundaki denetimi risk edilmeyecek kadar önemli olmasından dolayı bir ÅŸantaja çevrilmek istenebilir.

– Petrol (oyunlarının) bizatihi kendisi bu tür örgütlerin varlık sebebi haline gelebilir. Ä°slamcı terör korkusunu meÅŸrulaÅŸtıran, buna yönlendirilen hedeflerin daha derin stratejik çıkarları gizlemekten baÅŸka bir anlamı yoktur.

– Bu geliÅŸmelerin ister istemez Türkiye’yi ilgilendirdiÄŸi, hatta hedefe koyduÄŸu açıkça ilan edilmiÅŸ oldu. Bu geliÅŸmelerin Türkiye’nin Suriye ve Irak politikalarını etkilemesi kaçınılmazdır.

Ýlgili YazýlarDünya, Siyaset

Editör emreakif on June 12, 2014

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Bir Önceki Yazý: