İspanya sadece Yahudilerle mi barışacak?

Fransız Devrimi’nden sonra Napolyon için en önemli sorulardan biri Yahudilerin normal vatandaÅŸ olup olmadıklarıydı. Tüm yurttaÅŸların eÅŸitliÄŸi, kardeÅŸliÄŸi ilkesini slogan edinen devrimden sonra Yahudilerin de eÅŸit vatandaÅŸ olarak kabul edilmesinden daha tabii ne olabilir diye düşünülebilir. Oysa Napolyon için asıl soru, Yahudileri kendilerine eÅŸit Fransız yurttaşı olarak kabul edip etmeyecekleridir. Bunun için Yahudilerin ya asimile edilmeleri yahut da sisteme dahil edilerek kendilerini Fransız gibi hissetmelerini saÄŸlayacak reformlara gidilmesi gerekiyordu. Nitekim Yahudilerin gettolarda yaÅŸamalarını zorunlu kılan uygulamaları kaldırarak önemli adımlar atılacaktır.

Avrupa uygarlığının bir Yahudi-Hristiyan (Judeo-Christian) uygarlığı olduÄŸu formülünün icadına raÄŸmen hala bir Yahudi sorunu vardır Avrupa’nın…

Bu hafta Avrupa’nın pek çok ÅŸehrinde, Avrupa mirası olarak ‘Yahudi Günü’ kutlanıyor. Mesela Ä°spanya’da 25 ÅŸehirde bu çerçeve de etkinlikler düzenleniyor. Özellikle Nazi soykırımından sonra Avrupa vicdanını rehin alan suçluluk duygusu o kadar öne çıkartılmaya baÅŸladı ki… Abartılı bir hal aldığı bile söylenebilir. Filistin konusunda Avrupa, hem Yahudilere karşı tarih boyu iÅŸlenen günahların kefaretini ödemek, bunu yaparken de bedelini kendinin dışında bir coÄŸrafyaya taşımak gibi gayrı ahlaki bir strateji izledi. Ä°slam coÄŸrafyasındaki emperyal günahlarının / çıkarlarının bekçiliÄŸini yapacak, aynı zamanda da tarihsel günahlarının kefareti olacak bir stratejiye dönüştü.

Avrupa tarihinde ÅŸu veya bu ÅŸekilde Yahudilerin aÅŸağılanarak varlıklarını sürdürmesinin teolojik nedenleri var elbette. Hristiyan kültürü içinde ‘Tanrı’yı katleden’ bir kavim gözüyle bakılanların normal vatandaÅŸ statüsüne yükselmeleri elbette kolay olmadı. Varlıklarını ticari becerileriyle sürdürebildiler.

Avrupa’da Ä°spanya bu anlamda özel bir yere sahip. Bugünkü Ä°spanya’nın tarihinde Yahudilerin yeri, etkisi yok sayılamaz. 1492’de Gırnata’nın düşmesiyle birlikte Yahudi sürgünü kitlesel boyutlara ulaÅŸtı. Ä°spanya ÅŸimdilerde 500 yıl önceki günahının kefaretini ödercesine Ä°spanyol kökenli Yahudilerden hem özür diledi hem de bu sürgünün soyundan gelenleri doÄŸrudan vatandaÅŸlığa kabul eden yasa çıkardı.

Mesele, Ä°spanyolların Yahudilere karşı iÅŸledikleri suçlara karşı özür dilemesinde deÄŸil, bu özrün yeterinde kapsayıcı olmamasından kaynaklanıyor. Ä°spanya tarihinin sadece Yahudi ve Hristiyan tarihinden ibaret olmadığını belirtmeye gerek yok. Ä°ber Yarımadası’nda bir uygarlıktan bahsedilecekse bugünkü Ä°spanyol kimliÄŸini ÅŸekillendiren en önemli bileÅŸenlerden biri, belki de baÅŸlıcası Endülüs etkisidir.

Ä°nsanlık tarihinin en parlak medeniyet tecrübesini Ä°berya’da kuran Endülüs Ä°slam medeniyetinin sekiz yüz yıl süren tarihi, bugünkü Ä°spanya’nın tarihinden daha uzun bir süreyi kapsar. Endülüs medeniyeti her ne kadar üstüne çok övgüler ve ağıtlar yakılsa da özellikle bugünün Müslümanlarınca yeterince deÄŸerlendirilebilmiÅŸ deÄŸildir. Ne o dönemin düşünce, ilim, medeniyet birikimiyle saÄŸlıklı iliÅŸki kurabildik ne de o birikimin verimlerinden yararlanarak bugüne taşıyabildiÄŸimiz bir açılım gerçekleÅŸtirebildik.

Düşüncede, bilimde, sanatta etkisi Ä°spanya’da hala yaÅŸayan bu birikimin tapusunu neredeyse tümüyle Yahudi varlığına çıkaracak bir propaganda devam ediyor. Yahudilerin Avrupa’nın kendilerine karşı iÅŸlediÄŸi cürmün hesabını sorar gibi Endülüs’ü hatırlatan her hatırayı kendilerine mal etme çabası gözden kaçmıyor.

Endülüs’ten izler taşıyan tarihi yerleÅŸim alanlarına ‘Judeica’ ismiyle adeta Yahudi semti damgasının vurulmaya çalışıldığı turist gözüyle bile tespit edilebilir. 1492’den sonra Yahudilerin Endülüs’ten kovulmaları bir bedel olarak Ä°spanyollara çıkartılırken bu arada Yahudilere Müslümanların ev sahipliÄŸi yapmış olması önemsenmiyor.

Burada asıl gözden kaçırılan husus Ä°spanyolların Gırnata’yı ele geçirmelerinden sonra sadece Yahudilerin sürgün edilmiÅŸ olduÄŸu, sadece onların maÄŸdur edildiÄŸi bir tarih algısının bilinçli ÅŸekilde oluÅŸturulmasıdır. Oysa bir azınlık olan Yahudilere OrtaçaÄŸ Avrupası’nın tahayyül edemediÄŸi insanca ve çoÄŸulcu bir toplum modeli içinde yaÅŸama hakkı veren Müslümanların bıraktığı miras ve yine Müslümanların çektikleri acıların yok sayılmasıdır. Günah çıkarırken bile sergilenen bu ikiyüzlü bir tavra dikkat çekmek de en az Yahudilerden özür dilemek kadar tarihi sorumluluk gerektirir.

Endülüs Ä°slam mirasının turistik deÄŸerinden öte bir anlam taşıyabilmesi için Müslümanların da Endülüs’ü nostaljik bir obje olmaktan çıkarmaları gerekir.

Milyonlarca Müslümanın sürülmesinden baÅŸka, bir o kadarının da zorla HristiyanlaÅŸtırıldığını, engizisyonlarda yargılandıklarını hatırlamak el-Hamra Sarayı’nda fetih düşü görmekten daha az önemli deÄŸildir.

Gırnata’nın düşmesinden çok uzun zaman sonra bile, mesela 1610’larda bir milyona yakın Müslümanın Ä°spanya’dan sürülmesi, defteri kapatılmak istenen bir medeniyete karşı iÅŸlenen son cinayetlerden biridir.

Endülüs mirasına sahip çıkılmasına dair en duyarlı simalardan Roger Garaudy, Müslüman zenginlere Endülüs’teki tarihi evlerin satın alınarak kurtarılması, yaÅŸatılması çaÄŸrısı yapmıştı mesela. Körfezdeki Arap ÅŸeyhliklerinin gökdelen fetiÅŸine harcadıkları parayla kıyaslandığında bu proje için harcanacak para çok mütevazi kalırdı. Elbette Endülüs Arap medeniyeti olmaktan önce Ä°slam medeniyetinin bir altın halkasıydı. Bu sorumluluk bize de aittir. En azından oradan sürülen Yahudilere sahip çıktığımız kadar bize ait… Mesela hala Müslümanlardan özür dilemeyen Ä°spanya üzerinde Medeniyetler Ä°ttifakı çerçevesinde Türkiye etkili olabilir.

Tarihi nasıl okuduÄŸumuz nasıl bir gelecek tasavvuru kurduÄŸumuzla alakalıdır. Endülüs okuması Avrupa’nın özellikle Müslümanlarla iliÅŸkisinin ipuçlarını vermektedir.

Ýlgili YazýlarDünya, Düşünce, Siyaset

Editör emreakif on September 16, 2014

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Bir Önceki Yazý: