Kapitalizmin iğvasına kapılmak
Türkiye’de Ä°slami düşünce ve hassasiyet sahibi aydınların Batı’yla yüzleÅŸme maceralarının yaÅŸadığımız siyasal, toplumsal ve askeri tarihsel süreçten etkilenmemesi imkansızdı. Klasik Ä°slamcılık düşüncesinin ilk dönemler Batı’nın sömürgeci tasallutu karşısında alelacele kurtuluÅŸ yolları ararken içine düştüğü durum da bu etkileÅŸimlerin bileÅŸkesidir. Müslümanların muhatap oldukları maÄŸduriyetten kurtulmalarına çare arayan acilci çözümler koleksiyonuydu. Bugün pek çoÄŸunu aÅŸtığımızı düşündüğümüz fikri ve felsefi yanılgıların hangi toplumsal ÅŸartların ürünü olduÄŸunu daha iyi anlayabiliyoruz. Teknik, ilerleme, bilim, tarihi tekamül, demokrasi, meÅŸveret gibi kavramların felsefi temelleri çözüldükçe temel sorunlar daha bir ortaya çıkıyor.
Osmanlı’nın son dönemi yaÅŸanan düşünsel tartışmaların büyük ölçüde rasyonalist bakış açısıyla malul olması önerilen çözüm modellerinin de eklektik olmasıyla sonuçlanacaktı.
SoÄŸuk savaÅŸ ÅŸartlarının Türkiye’de ÅŸekillenen Ä°slami hassasiyetleri gözeten entelektüel çabaların en önemli zaafı dönemin ideolojik tartışmalarıyla yakından ilgili olmasıydı. Müslümanca düşünmeyi erteleyen saÄŸcılaÅŸma olgusu Müslüman hassasiyetin fikriyata dönüşmesini engelleyici iÅŸlev gördü. Yani resmi antikomünizm stratejisi bu dili de etkiledi, hatta çoÄŸu kez belirleyici oldu. Devlet politikalarına paralel olarak Ä°slami düşünüş biçimlerini rehin alan bu saÄŸcılaÅŸma refleksi siyasal anlamda hayli kullanışlı bulunuyordu. Siyasal etkenler bir yana komünizmin ve Türkiye’de sol siyasetin dinle kurduÄŸu iliÅŸkinin mahiyeti Müslümanca düşünüş biçimlerinin muhafazakarlığa evrilmesine de neden oldu. Antikomünizm politikalarının genel muhafazakar kesime hakim olan atmosfer ‘anlaşılırlığı’ bir yana, daha önemli bir hususun dikkatlerden kaçırılmasına neden oldu; kapitalizmin düşüncedeki iÄŸvası.
Ä°slami düşünceyi önemseyen çevrelerin önemli ölçüde soÄŸuk savaÅŸ ÅŸartlarının etkisiyle kapitalizmi anlama, yorumlama konusunda eksik kaldıkları olduÄŸu bir gerçek. Komünizmin mahiyetini bile anlamdan ‘Kahrolsun komünistler’ sloganından ileri gidilemediÄŸi gibi kapitalizmi de salt ticarete indirgeyen yavan bir yaklaşım egemen oldu.
Ä°slami oluÅŸumları küresel sisteme entegre etme çabalarının önündeki en büyük engel de kapitalizmin tekelci tahakkümüne karşı Ä°slam’ın vaz ettiÄŸi ölçülerin yeniden gündeme gelmesidir.
Modernleşmeyi merkez alarak geliştirilen Batı karşıtı söylemin en önemli zaaflarından biri modernliğin en önemli rüknü olan ekonomik boyutu ihmal etmesidir. Yani kapitalizmi eleştirmesi bir yana mahiyetini anlamaya yönelik bir çabanın bile yeterince gösterilmediği söylenebilir. Hür dünya, ehli kitap ve mülkiyet hakkı gibi genel referansların bağlamından koparılarak kapitalist uygarlığa monte edilmesi tekelci anamalcılığın en azından gözden kaçırılmasına hatta meşrulaştırılmasına yol açacaktır.
Finans kapitalizminin küreselleÅŸerek kendi dışında kalan, direnen deÄŸerleri iç etme projesi için kapitalizmin eleÅŸtiri dışı kalması, masumlaÅŸtırılması önemli bir iÅŸlev görecekti. Nitekim bugün bile Müslümanca düşünmeyi önemseyen çevrelerde kapitalizmin doÄŸasını, geldiÄŸi küresel boyutu, Ä°slam’ın temel ilkeleriyle çatışan özünü görmezden gelen; Ä°slam dünyasının sisteme eklemlenmesi operasyonu tüm medyatik ve entelektüel göz boyacılıklarla devam ediyor.
Müslüman kesimlerin, komünizme yüklendikleri kadar kapitalizmi de anlamaya yönelik çabaları olsaydı neoliberal dönemde sisteme bu kadar eklemlenmez, zihinler bu denli karışmaz, kirlenmezdi…
Kapitalizmin ‘tarihin sonu’nu ilan ederek komünizm karşısında zaferini ilan ediÅŸine sevinenler aynı zamanda paradigmatik olarak modernitenin, kapitalizmin de yenilgisini ilan ediliÅŸini kavramak yerine, kapitalizm adına komünizmin ölümüne sevinmeyi yeÄŸlemeleri entelektüel uyuÅŸukluktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi.
Sömürünün haksız kazancın tekelleÅŸmenin, adaletsiz paylaşımın dünyanın kaynaklarını tüketirken Batı dışı tüm dünyayı tüketim kölesi haline getiren küresel kapitalizmi Ä°slam’la baÄŸdaÅŸtırmak; dini sömürge imparatorluklarına suç ortağı yapmaktır. Piyasayı, rekabetin köküne kibrit suyu döken kapitalizmin ticaret ve helal kazançla karıştıranların sermayenin mahiyetini kavrayamadıkları anlaşılıyor.
İsrafın, faizin haram kılındığı bir sistemde nasıl bir kapitalizm gerçekleşebilir? Bu soru tek başına kapitalizmin icadından beri cevap vermediği temel bir sorudur. Ve Müslümanlar bu soruyu sormayı unutup helal ve haramı gündemlerinden çıkartarak ekonomik anlamda da sekülerleştikleri için kapitalizmin İslam versiyonuna dair güzellemelere kulak kabartabiliyorlar.
Ýlgili YazýlarDüşünce
Editör emreakif on April 27, 2017