KırımoÄŸlu’na ‘Aliya ödülü’
Hayatını adeta Kırım Tatarlarının özgürlük mücadelesine adamış bir lider KırımoÄŸlu. 70’li yıllarda Sibirya’da sürgündeyken ölüm haberiyle çalkalanmıştı Türkiye. Daha çok sol-saÄŸ, Türkçü-milliyetçi, devrimci-Marksist, yani Sovyetçi kamplaÅŸmanın parantezine sıkıştırılmış bir isimdi. Dünya onu tek başına Sovyet diktatörlüğüne karşı verdiÄŸi mücadeleyle tanıdı. Daha sonra Sovyetler çöktü ve Kırım’a döndü… Kırım Tatar Milli Meclisi’nin döşemesiz, duvarları yer yer dökülmüş ilk binasında karşılaÅŸmıştım onunla. Ufak tefek cüssesine raÄŸmen yürek dolusu bir adamdı.
Türkiye ÅŸimdi Rusya ile Kırım Tatarları arasında sıkışmış vaziyette KırımoÄŸlu’na nasıl sahip çıkabileceÄŸini formüle etmeye çalışıyor. Bir yanda Rusya ile kurulan ekonomik iliÅŸkiler, diÄŸer tarafta stratejik açmazlar… Bu arada Kırım Tatarlarının bir kez daha Rusların eline düşmesi..
Tam bu günlerde KırımoÄŸlu’nun Nobel’e aday gösterilmesi gündeme getirildi. Nobel ödüllerinin hem temsil ettiÄŸi deÄŸerler, hem de ödülün veriliÅŸindeki siyasi gerekçelerden dolayı bu öneri, baÅŸta teklif edenlerce kuÅŸkuyla karşılanıyor. Hiç olmazsa hem KırımoÄŸlu’nun tek başına verdiÄŸi mücadelenin, hem de konjonktürün müsait olması ile uluslararası dikkat çekilerek Kırım’ın gündeme gelmesi konusunda yararlı olacağı savunuluyor. (Ä°brahim Kiras Star’da önemli bir yazı yazdı bu konuda). Pratikte makul görünen bu tez, haklı davaya iliÅŸkin bir strateji ve meÅŸruiyet çerçevesi eksikliÄŸini de ima ediyor. Söz gelimi Kırım konusunda, en azından Sovyet sonrası dönemde, hem Tatarların anavatanlarına dönmeleri hem de dönenlerin yerleÅŸmeleri, etkinlikleri anlamında bir temel çerçeveden mahrum olunduÄŸu bugün çok daha net görünüyor. ‘Adriyatik’ten Çin seddine…’ edebiyatının haz verici rehaveti yerine gerçek sorunlarla ilgilenilseydi Kırım Tatarlarının geleceÄŸine dair daha farklı meseleleri konuÅŸuyor olabilirdik.
Ödül alan deÄŸil veren olmak…
Her stratejik hamlenin, her siyasi tavrın arkaplanında belirleyici bir kültürel yapı vardır. Tıpkı her kültürel hamlenin siyasi bir muhtevaya sahip olması gibi. Sinemadan edebiyata deÄŸiÅŸik dallarda verilen ödüllerin siyasetten arındırılmış olduÄŸunu kim söyleyebilir? Zaten aksini inkar eden de pek yok. Ama asıl sorun bu ödüllerin temsil ettiÄŸi muhtevanın sorgulanamaz hale getirilmesidir. Nobel ödülü için ortaya konulan kriterler ödülün kendisinden daha önemlidir ve ideolojiyi asıl bu kriterler belirler. Sinema alanında verilen ya da büyüklü, küçüklü sanat, edebiyat piyasasında verilen ödüllerin seçiminde kullanılan kriterler Batı’nın medeniyet kriterlerini evrenselleÅŸtirir.
Hele hele Nobel gibi doğrudan siyasete müdahil ödüller stratejik operasyonlardır.
Bu vesile ile tartışılması gereken husus, hangi ödülü niçin almamızı, neden hakkettiğimiz konusunu aşarak ödül verecek kriterlere, değerlere ve vizyona sahip olmaktır.
Aliya Ä°zzetbegoviç’in vefatı üzerine, iÅŸte bu sebepten, ‘ Aliya Ödülü’ verilmesi gerektiÄŸini gündeme taşımıştık. Dinamiti bulan Nobel adına barış ödülü koyan bir siyasi düşünce ve ahlak ikircikliÄŸine karşı Aliya’nın temsil ettiÄŸi evrensel dille ifadesini bulan ilkeler adına neden ödül verilmesin?
Ödül verebilmek aynı zamanda siyasi, estetik, insani ilkeleri de belirlemek demektir.
İslam alemi olarak bu ölçekte bir ödüllendirme siyasetimiz olsaydı dünyaya söyleyecek çok farklı mesajlarımız olurdu. Doğu-Batı fay hattında bir düşünür, bir lider olarak ortaya koyduğu eylemliliği ile hem İslam alemi için hem de evrensel ölçekte birleştirici bir isim olabilirdi.
Güncel, pratik gereklilikle KırımoÄŸlu’na aceleci bir Nobel ödülü önerisini anlamak mümkün. Ancak uzun soluklu bir yürüyüşe çıkanlar açısından uluslararası ödül siyasetini sorgulayan, olması gerekeni öneren bir tavra ihtiyaç var. Aliya vefat ettiÄŸinde bunun ilk adımları atılsaydı muhtemelen hayli mesafe alınmış olacaktı..
Önemli olan kiÅŸileri ikonlaÅŸtıracak bir ödül piyasası oluÅŸturmak deÄŸil; ilkeleri, düşünceleri desteklemek, çabaları ödüllendirmek… Tıpkı Aliya’nın dediÄŸi gibi: Putları reddet, idealleri koru!
Ýlgili YazýlarDüşünce, Kültür
Editör emreakif on May 3, 2014