Kudüs’ü ne karşılığında takas edeceksiniz?

OrtadoÄŸu’da siyasal denklem yeniden kurulurken Ä°srail’e baÄŸ/ım/lı dengeler de yeniden ÅŸekilleniyor. Suriye’nin vicdan kanatan hali ve ÅŸu haliyle denklemden çıkmış olması bir yana kaotik durumu, sadece Siyonist sömürgeci yönetimi deÄŸil bölgeyi belirsizliÄŸe sürüklüyor. DiÄŸer tarafta ‘Arap baharı’ ile baÅŸlayan yeni süreçte, özellikle Mısır’da taÅŸların yerli yerine oturmamış olması yeni düzenin parametrelerini zorluyor..

Haklı olarak dikkatlerimiz Suriye’deki iç savaÅŸa kilitlenmiÅŸken Ä°srail, bu belirsizlikten istifade ederek denklemi yeniden oluÅŸturacak, hatta en az zararla süreci tersine çevirecek bir fırsat olarak Filistin-Ä°srail barış sürecinde aktif olabilir. Nitekim hem Arap BirliÄŸi’nde hem Ä°srail tarafından bu yönde mesajlar geliyor.

ABD dışiÅŸleri bakanının iÅŸ başına geldiÄŸinden beri baÅŸta, Türkiye olmak üzere, defalarca OrtadoÄŸu’ya gelmesi ve de OrtadoÄŸulu liderlerin teker teker Beyaz Saray’da kabul edilmeleri yeni bir sürecin ilk iÅŸaretleri. BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ın bu ay Amerika’ya yapacağı ziyaret Suriye meselesi ile ilgili olduÄŸu kadar Filistin’le de yakından alakalı. Belli ki ‘özür’den sonra Ä°srail’le iliÅŸkiler de düzelmiÅŸken yeni denklemin oluÅŸumunda Türkiye’ye önemli rol biçiliyor.

Sürece iliÅŸkin en somut geliÅŸme olarak Arap BirliÄŸi’nin Ä°srail’le sınır takası yapmayı kabul ettiÄŸine dair açıklaması, yeni dönemin mantığı hakkında ipucu veriyor.

Henüz Obama inisiyatifinin neleri kapsadığı, gerçekten yeni bir sayfa açmaya niyetli olup olmadığı net deÄŸil. Ama net olan bir ÅŸey var. Filistin’in paramparça olduÄŸu, Arap baharı sonrası belirsizliÄŸin devam ettiÄŸi, Suriye’deki geliÅŸmelerin bölgeyi dinamik ve yekpare olarak Ä°srail karşısında bir strateji geliÅŸtirmekten mahrum bıraktığı, hatta bölgenin kendi içinde cepheleÅŸtiÄŸi bir ortamın Ä°srail için mükemmel bir fırsat oluÅŸturduÄŸunu belirtmeli.

Yeni dönemin mümkün olan en aykırı uçları uzlaÅŸtırma stratejisi izleyeceÄŸi anlaşılıyor. Önce Filistin cephesinde, Hamas ve El-fetih yahut Gazze ve Batı Åžeria arasında birleÅŸmeden çok uzlaÅŸma saÄŸlanacak gibi görünüyor. Zaten Hamas-El-fetih görüşmeleri Türkiye’nin ev sahipliÄŸinde/gözetiminde baÅŸladığında da Amerika toplantılara gözlemci olarak katılıyordu.

Yeni süreçte abluka, ambargo, katliam, Gazze saldırılarıyla bunalan, çıkış yolu arayan Hamas’ın Ä°srail’i tanıması karşılığında Filistin denkleminde muhatap alınmasına çalışılacak. El-fetih’in ise hiçbir otoritesi kalmayan Filistin yönetimine yeniden güç katmak karşılığında barış masasına her iki fraksiyonla birlikte oturması saÄŸlanacak. Ä°ran’ın Hamas üzerindeki etkisinin kalktığı ve Suriye, Irak gibi Filistin meselesinde hep sorun olmuÅŸ devletlerin kendi derdine düştüğü bir ortamda Körfez ülkelerinin, Ãœrdün’ün devreye girdiÄŸi yeni bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye’den Hamas’ı ikna konusunda beklentiler hayli fazla. Mısır’ın ise kendi iç sorunları nedeniyle doÄŸrudan taraf olduÄŸu bu konuda pratik etkisinin ne olduÄŸunu göreceÄŸiz.

Tüm bu varsayımlar bir yana, geçtiÄŸimiz günlerde Arap BirliÄŸi adına Katar’ın yaptığı açıklama Filistin-Ä°srail mücadelesinin seyri konusunda deÄŸiÅŸen fazla bir ÅŸey olmadığını adeta ihtar ediyor. Arap BirliÄŸi 2002’de kabul edilen 1967 sınırlarına dönmesi karşılığında Ä°srail’in tanınması prensibinden -ki bu çok büyük bir taviz sayılıyordu- vazgeçerek, onun yerine sınırlarda takas yapabileceÄŸini açıkladı. Bu teklifin ardından en son sorulacak soruyu hemen sormanın vaktidir: Kudüs’ü ne karşılığında takas edeceksiniz?

Bu yaklaşımın doÄŸru, geçerli yahut mevcut durumda da seçeneklerin arasında en iyisi olup olmadığını bu yazıda tartışamayacağım. Ä°srail’in varlığını reddedip 1948’de iÅŸgal edilen toprakları geri alma koÅŸullarıyla baÅŸlayıp varlığını tanımaya, daha sonra 1967 sınırlarına razı olmaya, mültecilerin geri dönüşünü konuÅŸmamaya varan sürecin adım adım nereye doÄŸru evrildiÄŸini hatırlatmakla yetineceÄŸim.

Tarihsel olarak bakıldığında 1967’de yaÅŸanan büyük felakete kadar Filistinlilerde ÅŸu düşüncenin hakim olduÄŸu söylenebilir: Ä°srail’i çepeçevre saran Arap ülkelerinin orduları bir gün Ä°srail’i yenip Filistinlileri özgürlüklerine kavuÅŸturacaklar. 67 Savaşı ÅŸunu gösterdi ki, Arap ülkelerinin ne Ä°srail’le gerçekten savaÅŸmaya niyetleri var ne de onları kurtaracak güçleri…

Bu durumda ikinci aÅŸama olarak kendi imkanları ile kendi mücadelelerini verme stratejisini geliÅŸtirdiler. Filistin KurtuluÅŸ Örgütü’nün silaha sarılıp mücadeleye baÅŸlaması ve Filistinlilerden büyük destek görmesi bu anlayışın ürünüdür.

Birinci intifada ise, devasa bir yapılanmaya dönüşen FKÖ’nün dışarıdan gerilla savaşı vererek bir karış toprağı dahi iÅŸgalden kurtaramadığı gerçeÄŸine karşı içerden bir baÅŸkaldırıdır. Arap milliyetçiliÄŸinin ideolojik ivme saÄŸladığı FKÖ’nün Arap ülkelerinin yedeÄŸinde verilen mücadele yerine, sivil, kitlesel ve içerden bir isyan hareketi intifadayı ÅŸekillendirdi. Bu dönem Arap milliyetçiliÄŸinin yerine Ä°slami hareketlerin öncülük ettiÄŸi direniÅŸe dönüşecektir.

Tam bu süreçte soÄŸuk savaşın bittiÄŸi, Birinci Körfez savaşının kaotik ortamında, artık dışarıdan deÄŸil içerde baÅŸlayan isyanı engellemek için FKÖ ile barış sürecini kabul etti Ä°srail. Arapların en parçalanmış olduÄŸu anda Arafat’la Ä°srail’in varlığını kabul etme önÅŸartıyla barış masasına oturdu. Sonuç malum; Ä°srail uluslararası sistemde meÅŸruluk kazandı, karşılığında Arafat ve ekibinin Filistin’e dönmesinin dışında reel hiçbir taviz vermedi. Ne mülteci sorunu, ne Kudüs’ün statüsü, ne de 1967 sınırlarına çekilerek Filistin devletinin kurulması…

Tam aksine Yahudi yerleÅŸimleri her geçen gün daha da arttı, artık geri dönülemeyecek noktaya geldi. Filistin kendi içinde Gazze ve Batı Åžeria olarak, fiilen ve siyaseten parçalandı. Utanç duvarı, Kudüs’ün ve Batı Åžeria’nın yerleÅŸimcilerle kuÅŸatılıp demografik olarak parçalanması elde kalan somut, net gerçekler. Siyonist iÅŸgal her geçen gün daha da kökleÅŸti, çözümsüzlük stratejisini uygulayarak zaman kazandı. Ve pek çok konuda iÅŸgalden geri dönülemeyeceÄŸi realite haline geldi

Arap BirliÄŸi’nin sürece takasla baÅŸlaması ÅŸu soruyu tekrar sormamızı gerektiriyor: Kudüs’ü ne karşılığında takas edeceksiniz?

Ýlgili YazýlarSiyaset

Editör emreakif on May 2, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar