Mali dersleri: Tabansız direniş kime yarıyor?
Mali de yaÅŸanan olaylar, Afrika için yeni bir direniÅŸ olgusunu açığa çıkarttı. Selefi kökenli Ä°slam anlayışının ortaya çıkardığı dinamizm. Oysa Afrika’nın sömürgecilik tarihine bakıldığında yabancılara karşı ilk defa direnmiyor. Afrika tarihini sömürgecilikle baÅŸlatan Avrupa eksenli tarih okumasının yerel direniÅŸler olduÄŸunda hatırladığı yerli kültürler ve özellikle Ä°slam aynı zamanda direniÅŸin de kaynağı. Afrika kimliÄŸi tek başına açıklayıcı olmasa da, batılılarla girilen iliÅŸkideki ortak payda bu kıtanın farklılıklarını, yerel zenginliÄŸini düzleÅŸtiriyor.
Sömürgecilikten çok önce Ä°slam’ın Afrika’ya girmesi, kök salması burada Ä°slam medeniyetinin kendine özgü bir rengini yaÅŸatması söz konusu. Akdeniz’le aÅŸağı yukarı ekvator çizgisi arasındaki Afrika’da Ä°slam’ın yeÅŸerttiÄŸi Müslüman unsurların oluÅŸturduÄŸu ekonomik ve siyasi birilim dünya tarihinin hiç de periferiye atılacak türden deÄŸil OrtaçaÄŸa MaÄŸrip ile Mali arasındaki altın yolu, dünya ekonomisinde merkezi bir rolü vardı. Sömürgeciler gelinceye kadar yine batı Afrika da kurulan Müslüman imparatorluklar, Ä°slam medeniyetinin Afrikalı zenginliÄŸini sürdürdüler.
Afrika Ä°slam’ının en bariz özelliklerinden biri sufi geleneÄŸin çok güçlü olmasıdır. Gerek Ä°slam’ın yayılmasında gerekse sömürgecilere karşı direniÅŸte, bu yapı müthiÅŸ bir dinamizm saÄŸlamıştır. SömürgeciliÄŸe karşı verilen mücadelede sufilerin etkinliÄŸi direniÅŸin geniÅŸ kitlelerce benimsenmesini saÄŸladı. Sudan’dan Sokoto hilafetine, Osman’dan Fodyo hareketinden Emir Abdülkadir’e, Ömer Muhtar’a kadar tarikat liderleri ya da tarikatlarla barışık direniÅŸ hareketleri antiemperyalist direniÅŸin liderliÄŸini yaptılar.
Sömürgecilik sonrası dönemde bağımsızlıkları verilen yeni ulus devletler, hem bölgenin yerel sosyolojisini, hem de kültürel kodlarını darmadağınık ettiler. Beyazlar adına beyazların çıkarlarını temsil eden siyasal kadrolar kadar sömürge aydınları batının çıkar ilişkilerinin devamını sağladılar. Bu süreçte yolsuzluğa batmış, adaletsiz dikta yönetimleri birer yerli azınlık olarak beyaz efendilerin desteği olmaksızın iktidarlarını sürdürmeleri mümkün değildi. Bu süreçte tüm geleneksel kurumlar hayatın dışına itilerek etkisizleştirildiği gibi gelenek ve kültürleri aşağılayan yeni nesil yetiştirilmeye çalışıldı.
Ülkelerin yer altı yerüstü kaynakları batılı şirketlere yok pahasına pazarlanırken insan malzemesi de şanslı olanları İngiltere ya da Fransa da ucuz iş gücü olarak değerlendirildi. Geride kalan milyonlar ise bu fakirlik ve adaletsiz gelir dağılımının açığa mahkûm ettiği yığınlar olarak kaderlerine terk edildi.
Yeni süreçte post kolonyal yapının tekrardan şekillenmesinin arifesinde olduğumuzun işaretleri veriliyor. Mali örneğinde olduğu gibi sömürgeciliğin bıraktığı miras olarak bir yanda Tuaregler gibi etnik yapılar yeniden hareketlendirilirken diğer tarafta Afrika geleneğine son derece yabancı sömürgeciliğe karşı direniş adına yeni bir selefi kökenli akımın abartılarak gündeme getirildiği görülüyor.
Ne oldu da selefi akım bir anda direnişin sembolü haline geldi ya da getirildi. Tarihsel ve kültürel gelenekten mahrum Afrika için nevzuhur bu akımın siyasal bir direnişin başını çekiyor olmasının nedenleri, beslendiği dış kaynaklar bir yana bu akımın İslamcılık, İslami direniş adına öne çıkartılmasının, hatta abartılmasının sömürgeciliğin yen keşif propaganda kolu işlevini gündeme getiriyor.
Prüten bir din anlayışıyla Ä°slam’ın tüm medeniyet birikimini yerle bir eden, kurucu bir tez olmaktan çok reaksiyoner tahripkârlık sergileyen tam da bu yönüyle modern olan bu akımın devlet kumuÅŸ ÅŸeklinin Ä°slam adına ne inÅŸa ettiÄŸini ibretle görüyoruz? Bidatlerle savaÅŸ açmak adına tarihi birikimi yerle bir ettikten sonra modernizmi sorgusuz ÅŸekilde putlaÅŸtıran her türlü incelik ve güzellik duygusundan mahrum kaba bir ÅŸekilcilik…
11 Eylül’den beri Ä°slami direniÅŸ adına öne çıkan ve çıkartılan bu akımın örgütlü ideolojik temsilcilerinin gerçekte mevcut olup olmadıkları bile belli deÄŸil. Ancak Batının, yeniden dizayn etmeye çalıştığı küresel kolonyalizme, toplumsal tabanı ve de meÅŸruiyeti olmayan püriten bir hareketin Ä°slamcılık adına Ä°slam dünyasının batı karşıtı tepkilerini temsil makamına oturtulması ÅŸaşılacak bir durum deÄŸil. Fransa’nın bir kaç bin askerle silip süpürmeye baÅŸladığı ve sömürgeciliÄŸin keÅŸif kolu iÅŸlevi gördüğü daha iyi anlaşılan Mali’deki operasyon bu açıdan okunmalıdır.
Diğer tarafta sömürgecilerin gölgesinde kokuşmuş kurumlara eklemlenmiş geleneksel yapıların boşalttığı muhalif duruşun tabanı olamayan ve medeniyet taşıyıcı eski sömürgecilerin yeni işgallerini meşrulaştıran hareketlerin sırtına yüklenmesi de çok manidar.
Ýlgili YazýlarDünya
Editör emreakif on January 29, 2013