Modern siyaset açmazında cemaatler
Kısa süren İhvan deneyiminin zorla kesintiye uğratılması, siyaset teorileri açısından da İslami siyaset anlayışı bakımından da siyasetin doğası, araçları, meşruiyeti üzerinde yeni tartışmalara kapı açtı. Her ne kadar şu anda yapılan tartışmalar tarafların kendi pozisyonlarını Mısır üzerinden tahkim etmeye yönelik polemik ağırlıklı olsa da siyaset, din/İslam, demokrasinin meşruiyeti ve kaynakları konusu daha çok tartışılacak.
Ä°slamcı bir siyaset söz konusu olduÄŸunda Batı’da demokrasinin hiç de evrensel ilkelerinin olmadığını açık eden yaklaşımlar sadece stratejik çıkar kaygılarından kaynaklanmıyor kuÅŸkusuz. Bizatihi kuramın ve uygulamalarının evrenselliÄŸi iddiasını Batı merkezli örnekler üzerinden dayatan bir yaklaşımın perdelenemez halini de ortaya koymuÅŸ oldu. Tıkız siyaset kuramlarının Müslüman toplumlarda uygulamalarının bir tür toplum mühendisliÄŸine dönüşmesi, modern siyaset tecrübesinin Müslüman toplumlarda geçerliliÄŸine inanılmayan ‘evrensel ilkeleri’ mevzuunu açığa çıkardı.
Fakat bu konuya geçmeden önce Ä°hvan’ın kısa iktidar sürecinde pek açığa çıkmayan yahut dikkat çekmeyen ‘cemaat-siyaset ikilemi’ konusunun ÅŸimdilik gündeme gelmediÄŸine iÅŸaret etmeli. Oysa gerek Mısır’da gerekse Ä°hvan içinde üzerinde yoÄŸun tartışmaların yapılmaya baÅŸlandığı bir konuydu.
Geleneksel cemaatlerin siyasetle yani iktidar ve güçle iliÅŸkisinin nasıl ÅŸekilleneceÄŸi meselesi, modern örgütlü toplumlar ve modern siyaset açısından yeniden düşünmeye deÄŸer bir konudur. Mısır Ä°hvan’ının deneyimine bakılacak olursa seksen yıllık bu cemaat, temel olarak bir irÅŸad ve dava hareketidir. Bu önceliÄŸin içinde doÄŸal olarak siyasetin dışlanması yoktur. Bilakis cemaatin siyasete dair talepleri ve hedefleri vardır. Ancak modern bir parti deÄŸildir.
Kısa Mısır deneyiminde cemaatin ayrı bir yapı inÅŸa ederek modern siyasete uygun bir parti kanalı ile siyasete dahil olması, ara ve pratik bir çözüm olarak görüldü. Oysa bir yanda partinin siyasi faaliyetleri ve onun gerekleri ile geri planda durmayı tercih eden cemaatin ilkeleri arasında zaman zaman yaÅŸanan açmazlar, uzun süreli ve daha büyük çeliÅŸkilere kapı aralar gibiydi. Buna zaman kalmadan Mursi askeri cuntanın ‘demokratik darbe’ marifeti ile indirildi.
Cemaat ve siyaset iliÅŸkisinin pratik uygulaması, benzer dünya görüşüne ve programa sahip Pakistan’daki Cemaat-i Ä°slami örneÄŸinde de tecrübe edilmektedir. Mevdudi’nin kurduÄŸu parti zaman zaman yasaklansa da yıllardır aktif siyasetin içinde seçimlere girmekte, parlamentoda temsil edilmektedir. Pakistan’ın yasal ÅŸartlarının elvermesinden dolayı Cemaat bir siyasal parti olarak doÄŸrudan siyaset sahnesinde mücadele vermektedir.
Ne var ki, Pakistan’da siyasal düzen kısıtlamadığından farklı cemaatler partileÅŸmiÅŸ olsa da Mevdudi’nin uzun yıllar öncülük ettiÄŸi Cemaat-i Ä°slami’nin de, bir hayli zamandır siyaset yapmasına raÄŸmen, hiçbir zaman azınlık partisi olmaktan ileriye geçemediÄŸi görülür. Sürekli olarak düşük oranda oy alabilmekte; ancak kendisine yakın bulduÄŸu bazı cemaat partileri ile koalisyona gittiÄŸinde mecliste belli bir oranda temsil edilme imkanı bulabilmektedir.
DiÄŸer tarafta Cemaat-i Ä°slami Pakistan toplumunda, Mısır Ä°hvan’ında olduÄŸu kadar toplumsallaÅŸabilen bir etkinlik kazanamadı. Ãœstelik yasal ÅŸartlar her türlü faaliyeti kısıtlamadığı halde… Bu durum nasıl açıklanabilir?
Bunun temel nedenlerinden birinin cemaatin ne geleneksel anlamda cemaat ne de modern anlamda parti olamamasında ve bu ikilemi aşamamasında aranması gerektiğini düşünürüm. Modern siyasetin gerektirdiği çalışma ve insan tipine çekince koyularak yapılan siyasal parti çalışması, diğer tarafta cemaat olarak yapılması gerekenlerden de feragat etmeye zorlamaktadır. Yani ne cemaat ne siyasal parti olmanın, ikisinden biri olmaya karar verememenin sıkıntısını yaşamaktadır.
Tebliğ, dava, toplumsal sorumluluğu esas alan cemaat çalışmalarına uygun insan tipi yetiştirmeye çalışmayı ve tam zıt özelliklerde insan tipine ihtiyaç duyulan alanda yarışmayı aynı anda sürdürmenin çelişkisi… Buradan gizliden bir sekülerlik modeline geçildiği şeklinde anlaşılmaya müsait olsa da örgütlenme, toplumsal doku anlamında bir farklılıktan, uyuşmazlıktan söz ettiğimiz açıktır.
Bu açmazın cemaatin toplumsallaşması önünde de büyük engel oluşturduğunu gözlemliyoruz. Pakistan toplumuna göre daha elitist duran, gerek siyaset gerekse dini anlayış bakımından toplumdan ayrışan cemaatin sıkı örgütlülüğü, özellikle aydınlar ve okumuşlar üzerinde etkisine rağmen geniş toplumsal katmanlarda yetersiz kalmaktadır. Tıpkı siyasette olduğu gibi…
Benzer durum İslam dünyasının değişik bölgelerindeki farklı cemaat yapıları ile siyaset ilişkisi ve cemaat yapılarının doğrudan siyaset etme deneyimlerinde yaşanan açmazlarda da görülecektir. Modern siyasetin doğasına ayak uyduran bir hareket tarzı ile cemaatin talepleri ve doğası arasındaki ilişkinin nasıl olacağının Pakistan örneği göz önüne alınarak tartışılmasında yarar var. Türkiye, Mısır ve diğer Müslüman ülkelerdeki cemaatlerin siyasal taleplerinin siyasetin kısıtlayıcı yapısı içine taşınması sorunu, demokrasi tartışmalarına sıkıştırılmadan daha kapsamlı bir şekilde ele alınmayı beklemektedir.
Ýlgili YazýlarDünya, Düşünce, Siyaset
Editör emreakif on August 6, 2013