Neden Gazze ÅŸimdi?
Aralarındaki farklılıklar yok olmasa da Filistinli grupların en azından çatışmayı azaltacak, siyasal bölünmüşlüğe son verecek çabalarının belli bir noktaya gelmesinin birilerini rahatsız edeceÄŸi belliydi. Batı Åžeria-Gazze ayrımı kimin haklı haksız olduÄŸundan bağımsız olarak Filistin davasını parçalayan bir durum. Ne el-Fetih ne Hamas bu parçalanmışlık görüntüsünden galip çıkar… Hele hele Filistinlilerin hiç de kazançlı olmayacağı çok açık.
Filistinli gruplar içinde hala Ä°srail’i tanımayan, barış yapmayan, silahlı mücadele dahil her türlü mücadeleyi sürdürmekten yana olan Hamas bile dünyaya daha ılımlı mesajlar verip el-Fetih’le beraber iktidarı paylaÅŸma noktasına geldiÄŸi, Batı nezdinde ÅŸer ekseni sayılan Suriye’den siyasi merkezini bile taşıdığı bir süreçte Ä°srail’in tepkisi merak ediliyordu. Ä°ÅŸte beklenen hamleyi yaparak geçen hafta Gazze’de suikast saldırısı düzenledi ve karşılıklı roket saldırılarını ateÅŸlemeyi baÅŸardı! Åžimdiden 20’den fazla Filistinli katledildi, birkaç Ä°srailli yaralandı.
Hamas içinde bile silahlı mücadeleden çok farklı yöntemlerin tartışıldığı, hatta bu nedenle bölünmüşlük izlenimi verdiğinin dillendirildiği bir ortamda İsrail Gazze ateşini neden yeniden alevlendirmiş olabilir?
Tarihsel olarak bakıldığında İsrail barışı da, savaşı da Arap dünyasının en zayıf olduğu, bölgede kaosun hüküm sürdüğü zamanlarda devreye koyuyor. Hem barışa hem savaşa benzer ortamlarda başvurulması paradoksal gibi görünse de aslında en olumsuz şartları bile değerlendirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilmeli.
Geriye doÄŸru olayların geliÅŸim seyrine bakıldığında Ä°srail’in barış adına en önemli adımı soÄŸuk savaÅŸ sonrası birinci Körfez krizinde attığı görülür. Oslo süreciyle baÅŸlayan barış anlaÅŸması Ä°srail’in savaşı sürdüremez hale gelmesi bir yana Arap dünyasının en fazla parçalanmışlık sergilediÄŸi bir ortamda gerçekleÅŸti. Kuveyt iÅŸgali sonrası Amerikan operasyonuyla Araplar gerçek anlamda paramparça idi ve Filistinlilerle bu ortamda anlaÅŸma masasına oturmayı seçti.
Ä°kinci Ä°ntifada sonrası barışın bozulmasına giden süreçte, özellikle Arafat sonrası vücudu taÅŸamayacak kadar zayıflayan Filistin yönetimine karşı Oslo sürecini çöpe atan, Filistinlilere topyekun savaÅŸ açan Ä°srail’in zamanlaması da manidardı. 11 Eylül sonrası süreci müthiÅŸ bir PR çalışmasına dönüştürerek, 11 Eylülün psikolojik ortamını çok iyi deÄŸerlendirerek adeta Filistinlileri ezmek için kullandı. Saddam sonrası Irak’taki iÅŸgal gücünün askeri ve politik baskısı altında kendi rejimlerinin, sınırlarının tehdit altında olduÄŸunu düşünen ve ittifaktan çok uzaklaÅŸan bir OrtadoÄŸu görüntüsü vardı. Bu süreç hem coÄŸrafi olarak hem de siyasi olarak Filistinlilerin bölündüğü, el-Fetih ve Hamas’ın ‘düşman kardeÅŸler’ durumuna düştüğü dönemdir.
Bu baskı dönemlerinde artık Siyonist sömürgeciliğin sona ermesini, işgalin kaldırılmasını talep etmek bile imkansız hale gelmiş; Gazze ve Batı Şeria birbirinden bağımsız iki ayrı siyasi yapı haline dönüşmüştü.
Benzer durum bugünler için de geçerli: Suriye krizi bu ÅŸekilde devam ettiÄŸi müddetçe OrtadoÄŸu’daki parçalanmışlığın daha da derinleÅŸtireceÄŸinde kuÅŸku yok. Daha kötüsü, etnik ve mezhep eksenli ayrışmanın bu bölünmüşlüğü daha da derinleÅŸtirme riskini artırması. Felaket senaryoları (inÅŸallah) gerçekleÅŸmese bile Suriye etrafında kendi meseleleriyle baÅŸ etmeye uÄŸraÅŸan OrtadoÄŸu ülkeleri ve Arap dünyasıyla karşı karşıya olduÄŸumuz ortada.
Ä°srail’in tam bu kaos ortamında, bölgenin kendisine çekidüzen vermeden evvel Filistin direniÅŸine, halkına yönelik sistematik bir toplu cezalandırma operasyonu baÅŸlatması muhtemeldir.
Diplomatik alanda tam da köşeye sıkıştığı, Batılı ülkelerin bile artık kınamaya baÅŸladığı bir Ä°srail kendine özgü bir çıkış yapabilir. Gazze’ye saldırarak silahlı mücadeleyi bırakmak istemeyen Hamas içindeki grupları tahrik etmiÅŸ ve daha büyük katliamlara meÅŸruiyet kazandıracak bir suikast hamlesiyle istediÄŸi senaryoyu devreye sokmuÅŸ oldu.
Felaket tellallığı yapmak istemem ama Ä°srail’in bu kaotik ortamda hiç de boÅŸ duracağını sanmıyorum. Suriye’deki rejime odaklanan Arap rejimleri için artık Filistin gibi bir konu çoktan rafa kaldırılmış görünüyor. Suriye’deki, muhalefeti silahlandırmaya çok hevesli Körfez emirliklerinin Gazze’yi düşünecekleri vakitlerinin olduÄŸunu sanmıyorum
DiÄŸer taraftan Amerika’nın seçim sathı mahalline girmiÅŸ olmasının ayrıca Ä°srail’in elini güçlendirdiÄŸi muhakkak. BaÅŸkan adayları adeta diz çöküyor…
Bu süreçte ne yapabilir? Gazze askeri olarak, insan kaynağı olarak yerle bir edilmek istenebilir. Filistinlileri terörist gösterecek kontrolsüz eylemlere zorlanabilir. Batı Åžeria’daki Yahudi yerleÅŸimlerine hız verilir. Böylelikle demografik olarak Batı Åžeria’da kalıcı bir Yahudi yerleÅŸimci varlığı pekiÅŸtirilir.
Suriye’deki kaosun bir de bu yönünü düşünmekte, yarar var; Kudüs… Filistin’le birlikte…
Editör emreakif on March 13, 2012