Neyi kaybettik?

İdeolojik blokajlar, cahili bagajlar, modern dünyanın iğvaları, yerel tutuculuklar, bilgisiz ve bilinçsiz hüküm vermeler bir araya geldiğinde neden bir olamadığımızı anlayabiliriz. Milyonları bir araya getiriyor ama birleş/tir/meyi engelleyen sınırlar, duvarlar örüyoruz… Ulusal sınırlardan önce içimizde zihinsel engeller inşa ediyoruz.

Hac için toplanan milyonların oluşturduğu görüntü ile muhteva ne kadar çelişik.
Önce yerel tutuculuklarımız Ä°slam’ın çoklu yapısını özümsemeyi engelliyor. İçe kıvrık toplumlara özgü tepkiler veriyoruz. Farklı Ä°slam uygulamalarına, Kitap ve sünnet dahilindeki zenginliÄŸi dindışılıkla algılamaya müsait bir daralma, zihinsel tutuculuk genel insan profilimize hakim…

Bu olanca geniş yeryüzü coğrafyasının envaiçeşit kültür ve gelenekten Müslüman insan tipini yoğuran bir dinin, tarihsel medeniyet tecrübesinin diri İslam öğretisinin mensubu olmanın bilincinden yoksunluk halidir bizi bize yabancılaştıran… Dinin diriltici ve kuşatıcı soluğu özümsemekten uzak şekil şartlarıyla sınırlı anlayışlar her şeyden önce içimizdeki umudu söndürüyor..

Bedenlerimiz dahi her geçen gün benliğimizin bir tarafını çürütüyoruz.

Şehirlerimiz çürüyor. Ruhunu kaybediyor.

Bedenlerimiz dine mensubiyeti iddia ederken zihnimiz modern pagan ideolojilerin esiri oluyor. Minareler yükselen ÅŸehirlerimizle alnını secdeye koyan insanların dünya görüşü, hepsinden önemlisi ahlak ve adalet, takva ve sömürü arasındaki temel çeliÅŸkilerden habersiz. Ruhunu boÅŸalttığımız ÅŸehirler gibi kafamız da kaotikleÅŸiyor, gönlümüz kararıyor. Yepyeni umut yepyeni bir muÅŸtu olmaya talip Müslüman insan tipinin içini boÅŸaltan aÅŸksız duygusuz sorumsuz ve idraksizlik aşılayan modern ideolojik ve medyatik aygıtların esiri olarak kutsal topraklara geliyor ve bir olamıyoruz. Her yerel tavırla her tutuculuk bir kibir abidesi inÅŸa eder. Ä°slam’ın farklı, çeÅŸitli ve birlik içinde çoklu yapısını anlamaktan mahrum modern zaman insanlarının Hac’dan zenginleÅŸerek deÄŸil daha çok içe kapanarak dönmesi kaçınılmaz. Ãœstelik kendi yerel, ulusal her tutum ve alışkanlığını kutsayan bir üstünlük duygusunu yüklenerek… Tüm gerçek oluÅŸ ÅŸartlarını zorlayan çevresel etkilere raÄŸmen milyonların bir araya geliÅŸinde muhteÅŸem bir ahenk, estetik ve davranış ortaya çıkıyor. Haritada yerini bile bilmediÄŸi, kültür ve adetlerine hiç aÅŸina olmadığı insanla belli bir mekanı belli bir zaman diliminde birlikte paylaÅŸmanın ortaya çıkardığı manzara sarsıcı… Yeryüzündeki Müslümanların Peygamber’e ümmet olamamalarının eksiklikleri, zaaflarına raÄŸmen…

Müslümanların içinde bulundukları halden nasıl kurtulur sorusuna cevap vermek gibi reçete yazmak değil bu yazının konusu… Ancak gözlem düzeyinde büyük yoksunluklarımızın anlaşılması gerek… Adet ve gelenekten kaynaklanan, başkasına kaba, yabanıl, itici gelen davranış kodlarına takılmadan bazı tespitler dile getirilmeli.

İster dünyanın en kapalı ve geleneksel toplumundan isterse Batılı anlamda postmodernizmi yaşıyor olsun ikisinin ortak paydası: aşkını yitirmesi…

Modern bilimlerden henüz elif ba’dan mahrum toplumlara, Ä°slami ilimlerde zirveye çıkmış molla ile akademik kariyer sahibi arasında dini titizlik ve incelik farkı bırakmayan kabalık gösterisinin nedeni de bu…

İçinde ilahi aşkı yitiren ölçüyü de kaybediyor. Dinin vadettikleri ve yüklediği sorumluluk karşısında heyecan duymayan şekli işin özüne tercih ederek kabalaşıyor.

Temel espri bu aşk ve inceliği yitirdiğinin farkında ve nelerden mahrum kaldığının bilincinde olmak..

Olaya bu açıdan bakınca maddi planda basit sorunlarla uÄŸraşırken içini boÅŸalttığımız bir davanın çığırtkanı haline gelebiliyoruz ki Alem-i Ä°slam’ın başına bela olan derinliksiz ve tefekkürsüz zihinlerin tezahürlerini besleyen iklim bu vasattan besleniyor.

Temelsiz bir hissiyat nasıl dini içeriden çürütürse aşkı olmayan bir din anlayışı da müntesibini katılaştırır, kabalaştırır…

Ýlgili YazýlarDüşünce

Editör emreakif on September 21, 2016

Etiket: ,

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar:
Bir Önceki Yazý: