OrtadoÄŸu’da harita ve algı operasyonu
Modern siyasal tarihin alameti farikalarıdır haritalar. Dünyanın sadece coğrafi olarak değil, siyasal ve kültürel olarak da ne idüğünü, onu nasıl algılamamız gerektiğini anlatan hikayenin adıdır haritalar. Bilimsel gelişmelere paralel olarak haritalama tekniğindeki aşamalar her bir çizginin anlamı, kodlanan noktalar bilimsel rasyonalizmin harikaları olarak ortaya çıktı; dünyaya nasıl bakmamız gerektiğini öğretti. Siyasi haritalar, buna paralel gelişmeler olarak, dünyada kimin aslî, kimin öteki olduğuna karar vermek isteyenler tarafından gerçekleştirilen, kültürel kodları formüle edilmiş algı operasyonuydu.
GüneÅŸ batmayan imparatorluk algısı bu haritalar sayesinde oluÅŸtu, sömürgecilik çizimlerle uygarlık misyonuna dönüştü. Avrupa’nın dünyanın merkezî coÄŸrafyası olduÄŸuna, kadim medeniyetlerin coÄŸrafi ve tarihi olarak ikincil kültürleri temsil ettiÄŸine inandırıldı insanlar. Osmanlı bu haritalarla tarihin ve coÄŸrafyanın periferisine itildi. Daha güncel olanında Osmanlı sonrası parçalanmış coÄŸrafyanın cetvelle çizilen sınırları bu haritalarla tarihin kaçınılmaz ve sorgulanamaz gerçekliÄŸi gibi sunuldu. Yüzlerce yıllık birleÅŸik coÄŸrafya deÄŸil, daha yarım yüzyıllık mazisi olmayan ulusdevlet mozaiÄŸi bu coÄŸrafyanın sarsılmaz, tartışılmaz mutlak çizgisi gibi algılandı. Haritalar kültürel kodların yeniden üretildiÄŸi bilimselliÄŸin ideolojik yansımasından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi.
Çünkü modern bilimin ideolojik kodları, özel bir gösterge sistemi olarak haritaları çoğaltırken bunun çok doğal olduğuna inandırmayı başaran bilgi sistemleridir. Haritaya hakim olan bilgi iktidarı, görme biçimi olarak yeniden ürettiği haritalarda son derece tarafgir ve seçici olmasına rağmen nesnel, bilimsel imaj oluşturmakta da çok başarılıydı.
Özellikle dijital çaÄŸda haritalarda anlık algı yönetimi yapmak çok daha kolaydı. Ä°letiÅŸim aÄŸlarına nüfuz eden teknolojik maharet, kültürel kodlarımızı istediÄŸi seçicilikte yeniden belirleyerek adeta gerçeklik algımızı ‘hijacked’ ediyor. GörselliÄŸin saflığı altında gerçeklik o denli rehin alınabiliyor ki, var olmayan olgunun bile adeta ‘smilacrum’ hali olarak karşımıza çıkabiliyor.
Var olmayan bir ülkenin kurgusal sınırları modern ulus kutsallığı içinde adeta ezeli gerçekliğin sonsuzlaştırılmış hali olarak sunuldu.
Haritanın bilimselliÄŸin ideolojik uzantısı ve küresel iktidarlar elinden algı operasyonuna dönüşmesi, dünya tasavvurumuzu kodlaması yeni bir ÅŸey deÄŸil. Ancak yeni olan, güncel olarak, OrtadoÄŸu’da yaÅŸanan altüst oluÅŸlarda sanki kaldığı yerden devam eder tarzda bir algı operasyonu aracı olarak haritaların devreye girmesi. Daha basitçe anlatmak gerekirse Irak’ın iÅŸgali ve Suriye iç savaşında ‘mutlak doÄŸruluktaki kodlamalar’la haritalandırılan coÄŸrafyanın tüm kodları yerinden oynarken algılarımız benzer yöntemlerle yönlendiriliyor.
Suriye cephesinde ÅŸiddet yanlısı ‘radikal Ä°slamcılar’ın ilerleyiÅŸi, savaÅŸta acımasızlıkları görsel olarak hayli iÅŸlendi. Bunlar arızî gibi algılanabilirdi. Bu algıyı pekiÅŸtirmede haritalar önemli iÅŸlev yüklendi. Her gün interaktif olarak hazırlanan haritalarda bu acımasız, demokrasi ve insanlık düşmanı dinci ÅŸablonuna alınan örgütlerin Suriye’de ne kadar büyük alanda hakimiyet kurduÄŸu iÅŸlendi. YemyeÅŸil bir haritada seküler uygarlık adeta tehdit altına girmiÅŸti!
IŞİD saldırılarından itibaren algı operasyonu tamamen dijital haritalar marifetiyle yürütüldü. Zira IŞİD’in egemenliÄŸi geniÅŸletme hızı haritada gösterilirken bu hıza görsel tanıklıklar yetiÅŸemezdi. Musul-BaÄŸdat hattında normal seyahat ÅŸartlarından bile daha hızlı bir ÅŸekilde ilerleyen bir savaÅŸ türü, kuÅŸatma söz konusuydu. Bunun tek tanığı da dijital haritalardı.
Bir anda BaÄŸdat’ın kuzeyinden Musul’a kadar tüm alan haritalandırılıp IŞİD’e verilmiÅŸti çoktan. Hatta Suriye’nin orta ve doÄŸusuyla birleÅŸerek dünyayı tehdit eden ‘terörist, radikal, dinci bir devlet’ inÅŸa ediliverdi.
An be an yenilenen dijital haritalarla teker teker nerelerin düştüğünü, her noktanın gerisindeki derinliÄŸin yeÅŸile boyanması suretiyle OrtadoÄŸu’yu saran yeni dalganın ürpertici geliÅŸimini takip etmeye baÅŸladık.
Daha düne kadar tartışılması bile kutsalın dokunulmazlığı kesinliğinde olduğuna ikna edildiğimiz Osmanlı sonrası bölge haritası bir anda altüst olmuş, yeni mutlak doğrulara ikna edilmeye başlamıştık.
Bu kurguyu parçalayan alternatif haritalarda ise sınırlı, noktasal ilerlemeler daha net görülebiliyordu. Birileri sanki haritaları kurguluyor, yeni coğrafi ve siyasal gerçeklere alışmamızı istiyor, algılarımızla oynuyordu.
Bir anda Irak’ın neden parçalanması gerektiÄŸini hem kutsal, ulusal hem de rasyonel gerekçelerle açıklayan, yeni duruma ikna olmamız için çaba sarf eden ‘medya kilisesinin rahipleri’ ortaya çıkıverdi.
Musul’un bir anda ele geçirildiÄŸi haberini alır almaz IŞİD’in BaÄŸdat kapılarına dayandığına, sınırımızdaki tehlikenin büyüklüğüne iÅŸaret edenlere, neyin hedeflendiÄŸini, neyin kurgulandığını anlamak için, bugünlerde uluslararası haber ajanslarında yayınlanan haritalara bu gözle bakmalarını öneriyorum. Tüm bu olup bitenlerin nasıl gerçekleÅŸtiÄŸini belki bize anlatmaz bu haritalar ama nasıl algılamamızı istedikleri hususunda yeterince ipucu verebilir.
Malum, bu durumlarda algı ile gerçeklik, hele bu coğrafyada, hiç bir zaman örtüşmez.
Ýlgili YazýlarDüşünce, Siyaset
Editör emreakif on June 26, 2014