











Bir zamanlar Demirel’in dilinden düşmeyen devlet slogan vardı: Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk dünyası… Kulağa hoş gelen, yetmiş yıl boyunca ufku Misak-ı Milli sınırlarından ibaret bir toplum için heyecan vericiydi.
Sovyet imparatorluğu (yani emperyalizmi) çökmüş, görünüşte Orta Asya özgürleşmişti. Türkiye’ye de bunlara ağabeylik yapmak düşerdi. İslam dünyasına, Türk dünyasına sırt çeviren bir devlet birden Türk dünyasını keşfetmiş üstelik ağabey olarak yeni rol peşindeydi. DEVAMI>>>
Even if, during the last century, the rise in nationalism in the Middle East coincided with the dissolution of the Ottoman Empire, it would still be wrong to draw conclusions that establish a parallel between them.
The first nationalist currents to emerge in the Ottoman Empire were among the non-Muslims. And they managed to split away or were separated with the support of Europeans who perceived it within the framework of an “eastern problem.” DEVAMI>>>
Son yüzyılda Ortadoğu’da milliyetçiliklerin yükselişi ile Osmanlı’nın dağılması birbirine paralel gelişse de bu eksik bir tespit. Osmanlı’da ilk milliyetçi akımlar gayrimüslim unsurlar arasında yükseldi. Ve olaya “doğu sorunu” çerçevesinde bakan Avrupalıların desteği ile koptular ya da koparıldılar. DEVAMI>>>
Başkalarının tarihi çeker bizi. Kendi tarihimizi başkalarının tarihinden öğreniriz çünkü. Kendimiz olmadan önce başkaları gibi olmak, düşünmek, yaşamak öğretildi zira. Kendi olmaktan utanır bir toplum haline getirilmemizin en sağlam yoluydu başkalarına göre hayatımızı tanzim etmek, ufkumuzu, yönümüzü tayin etmek.
Bir tarihçinin anıları, yazdığı tarih kitaplarından daha çok ilgimi çeker. Tarih kitapları bir kurgunun, bir tarih anlayışının, ulusal tarih yorumunun, resmi ideolojilerin süzgecinden geçerek yazılır daha çok. Bu anlamda nesnel bir tarihten söz edilemez. Belki kronolojik olarak olayların nasılı ve mekanların nerede olduğu bilgisine ulaşmaya çalışırız. DEVAMI>>>
Manzara garip, garipten öte vahim. Şu veya bu gerekçeyle yönetimi değişen/el konan bir bankanın önünde cevşen okuyan tesettürlü hanımlar. Benzer çelişki bir devlet bankasını savunanlarla özel bankayı savunan muhafazakarlar arası gariplikte ortaya çıkmıştı. Kapitalizmin mabedinde ne hak edilmiş kim paylaşamıyordu? DEVAMI>>>
Bugünlerde sosyalist yazarlar, Marksist kuramcılar hayli rağbette. Merkez medyanın söyleşi sayfalarında hayli itibar görüyorlar. Özellikle AKP ve uygulayageldiği politikalara radikal eleştiri adına, kendi söyleyemediklerini sosyalist kuramcılara söyleterek sol eleştirelliğin araçsallaştırılması söz konusu. Marksist kuramcı, sosyalist fikir adamı, aydın az çok okumuş ne kadar isim varsa onlar da yeniden keşfedilmenin, itibar görmenin tadını çıkarıyor. Şunu hemen tespit etmekte yarar var; Marks kapitalizmin ruhunu, zaaflarını, işleyiş biçimini en iyi anlayan kafalardan biriydi. Marksizm sanayi kapitalizmine ve kapitalin doğasına ilişkin açıklamaları hala önemini koruyor. Her ne kadar küresel finans kapitalizmi ve neoliberal politikalar yeni okumaları yeni çözümlemeleri gerektirse de çözümlemeleri önemli.. Kapitalizme karşı önerdiği alternatif sistemin kabul edilebilir olup olamadığı ayrı bir mevzu. DEVAMI>>>
The Syriza Party, which is presented as a radical left wing, however whose populist left-wing character comes to the foreground when the election pledges are observed, will be talked about a lot, especially in the EU. It’s the success of a party that managed to meet with the public’s reaction against developmentalist policies, in which the middle class had collapsed and the austerity policies are burdened on the large masses, and unemployment….. At the same time, the communal accumulation, which came to life by the complete collapse of the central political parties…. DEVAMI>>>
Bir devrin aydınlanması, daha doğrusu efsane olmaktan çıkması için önemli bir adım İstiklal Mahkemeleri tutanaklarının yayınlanması. Mahkeme zabıtlarının TBMM tarafından kitap haline getirilerek önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacak olması sadece yayıncılık açısından değil siyasi tarihin bu döneminin zihniyetini okuma açısından da önemli. DEVAMI>>>
كان لفوز حزب سيريزا اليساري في اليونان صدى واسعا في دول أوروبا، وخصوصا قُدّم على أساس أنه يمثل اليسار المتطرف، ولو نظرنا إلى برنامجه الانتخابي فإننا لا نجد أثرا إلى هذا التطرف، بل نجد حزبا يساريا مقبولا من الجميع. يعد هذا نجاح حزب بعد أن اختفت الطبقة المتوسطة من المجتمع، واتجهت البلاد إلى سياسة التقشف، وألقت السياسة الاقتصادية بكاهلها على أكتاف السياسيين، كما انتشرت البطالة في كل البلاد… وكان من أسباب فوز اليسار هو الأحزاب السياسية ذات المركزية عندما انهارت هي أيضا أمام هذه الأوضاع الرديئة… DEVAMI>>>