Portakal renkli umutlar

El arabasıyla portakal satmak için seçtiÄŸi mekan korkunç görünüyordu. Hemen yanı başında bombalanmış binanın her an yıkılacak gibi yana yatmış duran beton iskeleti… Ayakta kalan tüm binalar ise delik deÅŸik, bombalanmanın, yangının etkisiyle ürkütücü bir siyaha boyanmış sanki. Biraz saÄŸlam kalan binalarda her ÅŸeye raÄŸmen hayatın devam ettiÄŸini hissettirircesine perdeleri sıkı sıkıya kapanmış, camları henüz kırılmamış birkaç pencere…

Hemen önünde ayakta durduÄŸu yıkılan binanın moloz yığını iki yolun birleÅŸtiÄŸi kavÅŸak noktasını kapatmış. Ãœrküntü veren, sanki her an üzerine devrilecek gibi duran yapı yığınlarını umursamaz biçimde eli cebinde; ve görüntüye inat, düzgün giyinmiÅŸ… Montu, beyaz boÄŸazlı kazağıyla genç bir adam, müşteri bekliyor.

Çevresinin savaÅŸtan çıkmamış, hala savaşın içindeki harabe halinin, her an ölüm tüten ÅŸehrin karanlık, tozlu ufkunun kararttığı görüntüsünün önünde genç adamın olanca canlılığıyla portakalları görünüyor. El arabasına dizdiÄŸi portakallar, dış görünüşü kadar iÅŸini bilen bir esnafın iç dünyasını yansıtır gibi… Diri, canlı portakalları özenle dizmiÅŸ, yan tarafta terazinin bir kefesine de hazır istiflemiÅŸ. Kaos, ölüm, korkuyu hatırlatan yıkıntılar arasında ne kadar da canlı duruyor… Hayatın tüm hallerine hazır, mütevekkil ama yaÅŸama sevincini, yitirmemiÅŸ, karşı karşıya olduÄŸu felaket haline raÄŸmen yenilmemiÅŸ bir içsel zenginlik… Belki o portakalları satamayacak ama portakalları dizerken, başında kendinden emin beklerken muhteÅŸem bir iç düzenin, huzurun, aÅŸkın bir özgüvenin rengini yansıtıyor. Binalar ne kadar korku, yılgınlık ve ölümü hatırlatıyorsa portakallar o kadar hayatı, tevekkülü, teslimiyeti, özgürlüğü…

Halepli portakal satıcısı sanki özgürlüğün portakal rengi olduÄŸunu söylüyor bize… Özgürlük tutkusunun, yaÅŸama sevincinin ve umudun portakal rengi olabileceÄŸini hiç düşünmemiÅŸtim.

Guantanamo’daki son Uygurlar portakal rengi tutsak elbiselerini çıkarmışlar.

Oysa portakal rengi Guantanamo’yu hatırlatırdı bana on yıldır.

Guantanamo’daki esareti, iÅŸkenceyi hatırlatan portakal rengi, ellerinden ve ayaklarından kelepçelenmiÅŸ mahkûm elbiselerinin rengi…

Guantanamo’da son Uygurlar da portakal rengi elbiselerden soyunup Slovakya’ya gönderilmiÅŸ. Portakal renginden özgürlüğe soyunan diÄŸer Uygurların hangi ülkeye gidecekleri, daha doÄŸrusu onların portakal renginden soyunup özgürlük rengine boyanmalarına kimin katlanacağı meselesi hep gündemde oldu.

Daha önce Palau’ya, El Salvador’a, Arnavutluk’a zorunlu özgürlüğe sürülmüşlerdi portakal rengi mahkûm elbiseleri üzerlerinden alınıp. Hepsi de suçsuzdu. Hepsi de ağır iÅŸkenceler altında yıllarca tutsak edildiler. Amerika günahının bedelini kendisi ödemek istemeyecekti. Hiçbir Batılı ülke de evrensel özgürlük düzeninden Uygurları da nasiplendirmek niyetinde deÄŸildi. Zoraki olarak Almanya 17 kadar Uygur’u kabul edecekti.

Guantanamo’da kalan son Uygurların da Slovakya’da zorunlu özgürlüğe tabi tutulacaklarını geçiyor ajanslar…

DoÄŸu Türkistan’a dönmek gibi bir ÅŸansları yok. Amerikan iÅŸkencesinden kurtulup ‘Çin iÅŸkencesi’ne maruz kalacakları kesin. Masumiyetleri yetmiyor Çin’in gözünde…

Ãœlkesine dönemeyen ama portakal rengi elbiselerden kurtulan Uygurların getirildikleri Slovakya’da önünde kendilerinden emin bir ÅŸekilde duracakları ‘portakal arabaları’ olacak mı? Slovakların pan-Slav mavi renkleri ile portakal rengi ne kadar uyuÅŸacak? Bütün mesele, her ÅŸeye raÄŸmen terk etmediÄŸi ÅŸehrinin yıkıntıları arasında direnen Halepli gibi, her birine yaÅŸama sevincini yüklediÄŸi portakalları olacak mı?

Ýlgili YazýlarKültür, Siyaset

Editör emreakif on January 2, 2014

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar:
Bir Önceki Yazý: