Post-El kaide dönemi?
11 Eylül’de ikiz kulelerin ‘uçaklanması’ ile baÅŸlayan süreç OrtadoÄŸu’da ve hatta Ä°slam coÄŸrafyasında El kaide döneminin fiili ilanı anlamına geliyordu. El kaide’nin gerçekte kimlerden oluÅŸtuÄŸu, kimi temsil ettiÄŸi sorularına vereceÄŸimiz cevaplar farklı olabilir. Hatta böyle bir örgütün olup olmadığı bile tartışılabilir. Kesin olan ÅŸu ki; OrtadoÄŸu’da Amerika’nın baÅŸlattığı kuÅŸatma hareketine karşı tepkinin, direniÅŸin temsiliyet makamına, yine Amerika ve medya kanalı ile El kaide’nin oturtulduÄŸuna ÅŸahit olduk.
Afganistan gibi bir ülkenin iÅŸgali, Irak’ta Saddam gibi bir diktatörün düşürülüp sözüm ona Iraklıların özgürleÅŸtirilmesi söylemine karşılık, Amerikan iÅŸgaline karşı koyan, itiraz eden dinamizm El kaide hanesine yazıldı. Gerçekte El kaide isimli bir yapının olup olmadığı bir yana, doÄŸal olarak iÅŸgal edilen her ülkede ortaya çıkması beklenen direniÅŸ hareketleri gibi Irak’ta, Afganistan’daki direniÅŸler de El kaide potasında toplatıldı.
Adeta Ä°slam dünyasında yeni bir El kaide akımı dalgasının yaygınlaÅŸması, Amerikan kuÅŸatmasına karşı her karşı çıkışın El kaide çerçevesine sıkıştırılması istendi. Kendisi gibi düşünmeyen tüm farklı oluÅŸumları da yok eden, sekter bir yapı; Batı karşısında Ä°slam dünyasını temsil makamına oturtuldu. Bu arada Amerikan iÅŸgalini meÅŸrulaÅŸtıracak bir ‘terör tehdidi’ algısını diri tutacak son derece ÅŸaibeli saldırılar gerektiÄŸi zaman gerektiÄŸi yerde bol miktarda gerçekleÅŸtirildi.
Askeri iÅŸgalin gerekçesi olarak ‘OrtadoÄŸu’da özgürlük ve uygarlaÅŸtırma kampanyası’nı meÅŸrulaÅŸtıracak ÅŸiddet eylemeleri, hiç eksik olmadı on yıldır. Bu yanda Irak, Afganistan gerekli ÅŸekilde dizayn edilirken diÄŸer yanda El kaide’nin buharlaÅŸtığını gördük.
Batı ile hesaplaÅŸmayı, El kaide isminin temsil ettiÄŸi, daha doÄŸrusu çaÄŸrıştırdığı, anlayış ve yönteme indirgeyen, entelektüel anlamda yüzleÅŸmekten koparıp Batı medeniyeti karşısında kurucu, inÅŸa edici bir perspektifi provoke eden süreç yaÅŸandı. YaÅŸanan acılar, talan edilen Ä°slam coÄŸrafyasının çaresizliÄŸi, kontrolsüz ÅŸiddetin temsil ettiÄŸi bir tepkiye emanet edilmek istendi. Gerçekte ise El kaide (burada bir örgütü deÄŸil temsil edilen bir anlayışın sembolizminden söz ettiÄŸimizi bir kez daha hatırlatmalı) türü tepki vermeyi haklılaÅŸtıran, adeta baÅŸka hiçbir seçenek bırakmayan tecrübenin karşısında isyan ruhunu küçümsüyor deÄŸilim. 11 Eylül’le baÅŸlayan OrtadoÄŸu’nun dizaynı projesinde bu ortamının doÄŸurduÄŸu tepkilerin medyatik alanda kullanışlı hale getirildiÄŸi; yapanların sahibi meçhul bir dükkan vitrinine asılan levhayla iÅŸaret edildiÄŸi, yer yer ümmetin geleceÄŸini ipotek altına alacak eylemlerin iÅŸgal ve demokratikleÅŸtirici projeleri meÅŸrulaÅŸtırdığı dönem…
OrtadoÄŸu’da yaÅŸanan Arap Baharı dalgası ise tam da bu post-El kaide dönemini anlamlandırıyor. El kaide sembolizmine yüklenen tepkisel ÅŸiddetin yerine daha ‘makul’, dengeleri kollayan, ‘ürkütmeyen’ Batı’nın da desteÄŸini alan yeni bir dalga… Bu yeni dönemde, silahlı direniÅŸ yerine sosyal medya üzerinden diktatörlüklerin deÄŸiÅŸeceÄŸine, OrtadoÄŸu’nun ‘özgürleÅŸebileceÄŸine’ inanmamız isteniyor. Amerika Irak’ta ne kadar yenildi ise Mısır’da da o kadar kovulmuÅŸ olacak belki de. Yeni dönemin ÅŸifrelerini bu açıdan okumakta yarar var.
Ne var ki OrtadoÄŸu’da post-El kaide dönemine geçildiÄŸine inanılırken, geliÅŸmeler Afrika’da hala bu dönemin bitmediÄŸini, belki de orda yeni baÅŸlamakta olduÄŸunu düşündürüyor. Mali’deki yaÅŸananlar teolojik anlamda Selefilik tartışmasından öte, sosyo-kültürel ve sosyo-siyasal boyutuyla bir anlayışın neye tekabül ettiÄŸini düşünmeye zorluyor. Fransa’nın sömürgelerine alkışlarla geri dönmesinin Amerika’nın, ‘özgürleÅŸtirici’ haçlı seferinden farkı nedir?
Oysa Ä°slam dünyasının her zaman daha özgün, daha derinlikli, daha kuÅŸatıcı ve kurucu muhalefete ihtiyacı vardır. Ve bu potansiyelin her daim mevcut olduÄŸuna inanırım. Sorun potansiyelin sahte gösteriÅŸlere, oluÅŸumlara kurban verilmesinde…
Yeni dönemin göstergesi ÅŸu haber olabilir: Timbuktu’da Fransız bayrakları ve Gao’nun giriÅŸinde ‘teÅŸekkürler Hollande’ yazısı…
Ýlgili YazýlarDünya
Editör emreakif on February 2, 2013