Post-Ergenekon tartışmaları

Ergenekon davası ve sonuçları üzerine devam eden tartışmaların gittikçe farklı bir mahiyet almaya baÅŸladığı pek fark edilmiyor. Bir zamanların Türk basınının ‘amiral gemisi’ bile artık Ergenekon isimli gizli örgütü ve bunun her türlü karanlık ve de kirli eylemlerini genel anlamda inkar edecek durumda deÄŸil. Ne var ki, yargılamada usule, cezaların fazla olup olmadığına dair itiraz kaydıyla baÅŸlayan yorumlar, bir tür ideolojik savunmaya dönüşmektedir.

Ergenekon tutuklamaları baÅŸladığından beri çok açık biçimde söylediÄŸimiz ÅŸuydu: Ergenekon, ağırlıklı olarak Silahlı Kuvvetler içinde olmasının yanı sıra devlet sistemi içinde, devlet ve devlet aklı adına hareket eden yapılanmalardan biridir. Bunların içinden, özellikle kontrol dışında kalan, bir ekip tasfiye edilmektedir. Bu örgüt, NATO ve Amerika’nın bilgisi dahilinde ve hatta gerek görmesi üzerine oluÅŸmuÅŸ bir yapılanmaydı. Yine aynı ittifakın ve devletin bilgi ve talebi doÄŸrultusunda, devlet kararı ile kontrol dışında kalan yapının tasfiye süreci yaÅŸanmaktadır. Hükümetin siyasi risk alarak olayın üzerine gitmesi de sürecin bugünkü aÅŸamaya gelmesini saÄŸladı.

Yeni küresel sisteme uygun olarak Türkiye’nin yeniden yapılanma ihtiyacına cevap veren bir operasyondu. Aksi takdirde bir savcının genelkurmay kozmik odasına kadar girebilmesi, generallerin tutuklanması mümkün deÄŸildi. Bir sivil savcının kozmik odaya kadar girmesine izin veren genelkurmay baÅŸkanı bugün müebbet hapis cezası almış olsa da Ergenekon davasının devlet içi ve küresel destek, uzlaÅŸma olmadan yürütülmesi imkansızdı. Yine bu çerçevede BaÅŸbuÄŸ’un Amerikalı yetkililerle Silivri’de görüştüğü iddiası bütün resim içinde anlamlandırılabilir.

Tam bu noktada Ergenekon davasının sonuçlarına bakıldığında kimilerini kaygılandıracak, kimilerini de bir o kadar memnun edecek bir sonuç çıktı. Siyasi bir davanın siyasal etkilerinin olması kaçınılmaz. Ergenekon sanıklarına verilen cezaların tartışılıyor olması da bu siyasal sonuçlardan biridir. Başından beri Ergenekon davasına destek verenlerin, sözgelimi, BaÅŸbuÄŸ’a verilen cezayı sindirememiÅŸ olması bir misal.

Asıl siyasal tartışmalar baÄŸlamında, özellikle Ergenekon gizli yapılanmasının açığa çıkartılıp tasfiye edilmesine destek verenlerin, bugün usul ve hukuki gerekçelerle sonuçlara itiraz edenlerin Ergenekon davasını koca bir palavradan ibaret görenlerle aynı dili konuÅŸuyor olması, Ergenekon’un ideolojik akrabalığını açığa çıkarmış bulunuyor. Özellikle sol ve liberal kesimden okumuÅŸların, gazetecilerin Kemalist ve ulusalcı çizgidekilerle aynı frekansta ses vermeleri birilerine ÅŸaşırtıcı gelebilir.

Aslında Türkiye’de biyolojik ömrünü tamamlayan Kemalistlerin Ergenekon’la birlikte kendilerinin de tasfiye edileceÄŸi endiÅŸesi, liberallerle sol ve saÄŸ Kemalist çevrelerin ortak kaygısı haline gelmiÅŸtir. Zira Ergenekon yapılanmalardan sadece biridir ve bu yapı izole edilmiÅŸ bir hücresel terör örgütü demek deÄŸildir. Devletin içinde derinliÄŸi olan, toplumsal katmanlarda elitist uzantılara sahip bir sosyolojiyi temsil ediyor. DoÄŸrudan iliÅŸkili olmasa bile doÄŸal müttefik saydıkları bu kesimle ideolojik dayanışmaya girmeleri anlaşılabilir bir durum.

Bu elitist zümre, bir şekilde Ergenekon cezalarını tartışırken kendi ideolojik paydalarını da tahkim etmeye yönelen stratejik bir dil geliştiriyor.

Özellikle Alman basınının başını çektiÄŸi ve Ä°ngilizlerin destek verdiÄŸi ‘Ergenekon kaygısının’ Türkiye’deki yansıması, sol ve saÄŸ Kemalistlerle liberal-sol söylemin önemli kısmını içeriyor. Ergenekon’da verilen cezalar üzerinden yürütülen tartışmalar bunca yıldır bu ülkede yaÅŸanan karanlık cinayetleri, ülkeyi kamplaÅŸtıran toplum mühendisliÄŸinin kirli yüzünü unutturmanın yanı sıra ideolojik bir dayanışma olduÄŸu kadar sınıfsal bir statü meselesi olduÄŸu gerçeÄŸini de gölgede bırakıyor.

Türkiye’de Kemalizm biyolojik olarak sona ermiÅŸti; bunun yerine ikame edilecek yapıyı da yine aynı seçkin tabakaların ayrıcalıklı üyelerinin devralması ümidinin, bu yeni post-Kemalist dönemi aynı çevrelerin yapılandırması beklentisinin gerçekleÅŸmemesi krizin temel nedenidir.

Her ne kadar ideolojik bir refleksle yaşam tarzı üzerinden yürütülse de bu yeni Ergenekon tartışmalarının soy kütüğünü böylesi sınıfsal bir dayanışmada aramak gerekir.

Ýlgili YazýlarSiyaset

Editör emreakif on August 10, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar:
Bir Önceki Yazý: