Sinan ve üç tarz-ı oryantalizm

‘Türk köyüne en az yüz yıldır bilgi girmiyor’ sözünü Turgut Cansever’den iÅŸittiÄŸimde doÄŸrusu bu sözün anlamını kavramakta zorlandığımı itiraf etmeliyim. Hocanın tarihe, topluma , bilgi ve kültüre dair hesabı verilmemiÅŸ söz etmeyeceÄŸini bilmeme ve üstelik bu tezi destekleyecek bir kanaate sahip olmama raÄŸmen bu kadar kesin çizgilere sahip bir resmi ortaya koyması ÅŸaşırtmıştı.

Muhtemelen bu sözün kafamda yer ettiÄŸi dönemde Mustafa Aksay’la beraber gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz Mimar Sinan’la ilgili bir belgesel çalışmasında onun doÄŸduÄŸu köyde rastladığım bir görüntü, son yüz yıllık kesintinin ayakta kalan kalıntılarından bir iz taşıyordu. TaÅŸ mimarinin hakim olduÄŸu yüzlerce yıllık bir yapı geleneÄŸinin her ÅŸeye raÄŸmen diri kaldığı bölgedir Gesi ve çevresi. Mimar Sinan’ın doÄŸduÄŸu köy olan Ağırnas, Gesi ve çevresindeki yerleÅŸim birimlerinde bölgeye has taÅŸtan yapılmış evlerdeki estetik ve mimari kalite ilk görenleri hayrete düşürebilir. Yüzlerce yıllık bilgi birikimi ve sanat anlayışının dünya görüşü ve coÄŸrafyayla buluÅŸmasının birer tezahürü…

Ä°ÅŸte, Ağırnas’ta Sinan’ın doÄŸduÄŸu evin hemen yanı başındaki bu zarif evlerden birinin damında bir taÅŸ ustası taÅŸ yontuyor. Ustanın hafif hafif ritmik ÅŸekilde inip kalkan eli, önünde ÅŸekil verdiÄŸi taÅŸ ve geri planda ufku dolduran Erciyes… Mimar Sinan da bu köyde bu açıdan Erciyes’e karşı kim bilir hangi taÅŸlara biçim verirken keÅŸfedildi de Ä°stanbul’a alındı; onca kademeden geçtikten sonra gençliÄŸinin ufkunu dolduran Erciyes’in siluetini Süleymaniye olarak Haliç’e oturttu.

Mimar Sinan gibi insanlık tarihinin belki de en büyük mimar-sanatçılarından birine neden sahip çıkılmadığı çok eskiden beri kafamı zorlayan bir sorudur. Oysa ders kitaplarından resmi söyleme kadar her yerde ona dair övgü dolu pek çok ifadeye rastlarız… Eksik olan neydi? Yahut bu övgü gibi görünen sözler neden bende sahiplik hissini vermiyor?

Mimar Sinan’a iliÅŸkin üç tarz (yerli) oryantalizm sergilenir. Bunlardan ilki antropolojik. Meseleyi kafatasına indirgeyen, erken Kemalist tarih anlayışının antropolojik boyutu sayılabilir. Sinan’ın kafatasını ölçmeye kadar vardıran, Türklük ispatı peÅŸindeki kuru milliyetçi yaklaşım. Bunu gündeme bile almaya gerek yok. Ä°ster gayrimüslim (Ermeni-Rum) olsun ister Karamanlı olsun, onu yoÄŸuran medeniyet ortamı anlaşılmadan Sinan’ı anlamak mümkün deÄŸil. Osmanlı kültür ortamının insan çeÅŸitliliÄŸi içinde kim bilir belki yüzlerce rakibin arasından yükselerek kazandığı konum bir yana, onu yetiÅŸtiren sanat, teknik ve estetiÄŸi; Ä°slam’ın insan ve güzellik duygusunun taÅŸta somutlaÅŸmasını saÄŸlayan eÄŸitim ve entelektüel ortamı yok saymak kafatası ölçücülüğüne götürür.

DiÄŸer iki yerli oryantalizm örneÄŸi onun doÄŸrudan sanatı ve dehasıyla ilgili olmakla beraber tarihe yabancılaÅŸmanın tipik tezahürü… Ä°lki ÅŸu: Sinan’ın bir sanatçı olmaktan çok yetenekli bir yapı ustası olduÄŸu anlamına gelen indirgeyici yaklaşım. Buna göre Sinan bir sanatçıda aranan yenilik ve güzellik ortaya koymak anlamındaki ibda yeteneÄŸinden çok yapı ustalığındaki maharetiyle öne çıkar. Türk mimarlık ve sanat tarihçilerinin de tekrarlamaktan zevk aldığı bu hüküm Koca Sinan’ı bir yapı ustası derecesine indirir. Oysa Sinan yüzlerce eserde ortaya koyduÄŸu gibi sanatsal ve estetik açılım sunan, farklılıkları deneyen, bunu yaparken de üzerinde yaÅŸadığı kültür ortamının, coÄŸrafyanın birikimlerini ihmal etmeyen Müslüman bir sanatçıdır. Müslüman dünya görüşü ve deÄŸer yargılarından hareketle sanatsal verimler, açılımlar sunan bir dehadır. Onun hiçbir eseri Ä°slam güzellik anlayışının taÅŸta nasıl tezahür edeceÄŸi tartışılmadan, derinlemesine düşünülmeden anlaşılamaz.

Sadece teknik anlamda bile birer mühendislik harikası olan eserleri çağının çok ilerisinde bir mühendislik, matematik, statik bilgisi gerektirir. Projesiz, göz kararı, el yordamıyla, Bizans kubbelerini taklit ederek taÅŸ yığınlarına ÅŸekil veren maharetli Sinan portresi çizmek, Ä°slam medeniyetinin Osmanlı eliyle kazandığı yeni açılımları yok sayan, Batılı bakışın yerli ürünüdür. Kaldı ki artık Batılı sanat tarihçileri bile Sinan’ı daha farklı anlamlarla deÄŸerlendirmekte…

Sinan’la ilgili bir diÄŸer yerli oryantalizm örneÄŸi de onu mimari bir deha ve büyük bir sanatçı olarak takdir ederken içinde bulunduÄŸu toplumu, medeniyeti aÅŸağılayan bir bakış sergiler. Sinan’ı büyük mimar ve deha mertebesine yükseltirken tarihi aÅŸağılayan, daha ürkütücü bir oryantalizm sergilenir.

Nasıl olmuÅŸsa Sinan yaratılıştan gelen yeteneÄŸi ile dönemini aÅŸmıştır ve sanattan, estetikten mahrum bir toplumda bir an parıldayıp sönen bir yıldız mesabesindedir! Buna göre ne onu destekleyen, himaye eden Saray’ın ne de o eserlerin muhatabı olan toplumun sanatsal anlayışı vardır. DoÄŸan Kuban’ın cümleleri tipiktir: ‘Kültürel ve bilgisel bir boÅŸluk olduÄŸu için Sinan kendi dehasıyla bu boÅŸluÄŸu dolduruyor.’ Mimariyi, sanatı sadece Batı’da üretilmiÅŸ bir deÄŸer olarak ezberleten, bu anlayışla eÄŸitim veren mimarlık ve güzel sanatlar fakültelerinde Ä°slam estetiÄŸini bugüne yorumlayabilecek sanatçı mimarlar yetiÅŸebilir mi? Mimar Sinan’ın kötü taklidi, estetik ve ölçüden yoksun beton yığını camiler tesadüfen çıkmıyor.

Ä°ster askeri, ister bilimsel, ister edebi olsun yükseliÅŸ ve düşüş birbirini besler… Geçici baÅŸarılar bir yana kalıcı sürekli ve sistematik zirve eserler, kanonlar ancak toplumun genelinde, kültür ortamında var olan bir duyarlılık ve seviye ile deÄŸer kazanır. Bakilerin, Fuzulilerin olduÄŸu dönem nasıl tesadüf deÄŸildiyse, aynı çaÄŸda Sinan’ın çıkmış olması da tesadüf deÄŸildir. Sultanahmet çeÅŸmesine halkın isyan ettiÄŸini, yine rahmetli Cansever’den öğrenmiÅŸtik. Mimar Sinan hakkında en kapsamlı eserlerden birine imza atan Gülru NecipoÄŸlu da, 3. Murad’ın Sinan’a Manisa’da yaptırdığı Muradiye Camii’ne yapılan müdahaleye de halkın isyan ettiÄŸini belirtiyor. Köyünden ÅŸehrine, sarayından mimarocağına Osmanlı medeniyetini bütün olarak anlamadan parçalı okumak yerli oryantalimin en belirgin vasfıdır.

Sorun yerli oryantalistlerle sınırlı deÄŸil, ‘ÅŸanlı tarih’ ve Mimar Sinan edebiyatı yapanlar da farklı anlayış ve estetik kıtlığı ile malul…

Ýlgili YazýlarDüşünce, Kültür

Editör emreakif on September 28, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar

Daha Yeni Yazýlar:
Bir Önceki Yazý: