Suriye’de baÅŸa sarmak
Suriye’de Baas Rejimine karşı baÅŸlayan gösterilerin silahlı mücadeleye evrildiÄŸi, hâlâ Esad’ın nasıl olsa kısa sürede çekileceÄŸi umudunun çok yaygın olduÄŸu günlerdeydi. Özgür Suriye Ordusu ilan edilmiÅŸ, Suriye ordusuna baÄŸlı güçlerle yer yer çatışmalar yaÅŸanıyordu. Tam bu süreçte Suriye muhalefetinin bir tür sözcülüğünü yapan isimlerden biri durumu özetleyen bir bilgilendirme toplantısı yaptı. Katılanlar Suriye’deki Ä°slami hareketlere destek veren en azından Baas Rejimi’nin gitmesini isteyen çevrelerin temsilcileriydi. Muhalefet sözcüsü son derece gerçekçi ve rasyonel açıklamalar yaparak mevcut durumu anlatıp kendileri açısından hangi aÅŸamada olduklarını, muhalefetin gücü ve zaaflarını analiz etti. Bence son derece makul bir özetti. Ne var ki Ä°stanbul’dan Suriye’deki muhalefeti destekleyen isimler, sözcü her ‘uluslararası dengeler, stratejik hesaplar, askeri ve siyasi durum’ gibi sözler ettikçe gelen tepkileri çok iyi hatırlıyorum: Askeri güç, stratejik dengeler gibi gerekçeler Suriyelilerin haklı mücadelesinin önünde engel olmamalıydı. Sonuna kadar bu kutsal mücadeleye devam etmeliydiler. Türkiye’deki Suriye dostlarının bu duygusal ve hamasi yaklaşımı karşısında muhalefet sözcüsünü çok daha soÄŸukkanlı durduÄŸunu söylemeliyim.
Bu nasıl bir mücadele biçimiydi ki, OrtadoÄŸu’nun en katı askeri rejimlerinden birini devirmeye kalkanlar stratejik ve askeri güç dengelerinin anlamsızlığı, uluslararası hesapların önemsizliÄŸine dayalı bir mücadele vererek baÅŸarı kazanacaktı?
Dün Suriye muhalefetinin lideri Muaz el-Hatip’in kiÅŸisel görüşü olarak açıkladığı sözleri, ajanslara düşünce bahsettiÄŸim toplantıdaki görüntü aklıma geldi. Uluslararası haber ajanslarından geçen ancak bu satırlar yazılırken, birinci kaynaklardan teyit edilmemiÅŸ olan habere göre Muaz el-Hatip, bazı ÅŸartların yerine getirilmesi durumunda Esad rejimiyle görüşmeye hazır olduÄŸunu söylemiÅŸ. KiÅŸisel görüşü olduÄŸunu belirttiÄŸi açıklama; bu zamana kadar sürdürülen her türlü görüşmeyi reddeden çizgide önemli bir kırılma iÅŸareti. Bu açıklamanın bir kaç gün önce Rus DışiÅŸleri Bakanı’nın sözlerinden sonra gelmesi de daha anlamlı hale geliyor. Hatırlanacağı üzere Rus DışiÅŸleri Bakanı’nı ‘Esad rejimine hiç destek olmadıklarını, her geçen gün rejimin çökmekte olduÄŸu’ anlamına gelen sözler sarf etmiÅŸti. Muhalefet görüşmeye yaklaşırken Rusya da Esad’a verilen kredinin sınırsız olmadığı, stratejik çıkarı gerektiÄŸinde destek vermekten vazgeçeceÄŸi anlamına geldiÄŸi çok açık.
Asıl çarpıcı olan açıklama ise ‘oturdukları yerden muhaliflere mücadele etmelerini söyleyip görüşmemelerini tavsiye edenlere’ yönelik eleÅŸtirisiydi herhalde. Bir yıl kadar önce Suriye’deki olaylara küçük insani yardımdan öte maddi katkısı olamayan, ancak kamu oluÅŸturmada belli etkinliÄŸe sahip kiÅŸilerin ‘stratejik dengelerin, maddi gücün bu hak davayı engellemeyeceÄŸini’ salık veren hamaset düzeyi son derece yüksek konuÅŸmaları hatırlamadan edemedim. Ä°stanbul’da bu tür tavsiyeler yapılıyorsa Arap coÄŸrafyasında kim bilir neler söyleniyordu ki fetva yayınlayıp, televizyon ekranlarından her türlü ajitasyon yaparak Suriyelileri Esad’a karşı kışkırtanları hatırlayınca olayın vahameti daha bir ortaya çıkar.
Tekrar başa dönecek olursak, daha önce dile getirdiğimiz bazı hususları hatırlatmanın bir hafıza tazelemek anlamında yararlı olacağını düşünüyorum,
Arap baharında esen dalganın Suriye gibi muhalefet potansiyeli hayli yüksek bir ülkeyi etkilememesi mümkün değildi
Suriye’de baÅŸlatılacak bir ayaklanmaya Baas Rejimi’nin nasıl karşılık vereceÄŸini bilinmiyor deÄŸildi. Hama Katliamı gibi sabıkası olan bir rejimin çiçek atarak gitmeyeceÄŸi çok açıktı.
Silahsız gösterilerin silahlı mücadeleye dönüşmesi durumunda bir insanlık trajedisinin yaÅŸanacağı, mücadeleyi kendiliÄŸinden dışa bağımlı hale getireceÄŸi birazcık ‘devletler oyunu ‘ hakkında fikir sahibi olan herkes bilir.
Körfez ülkelerinin, Suud’un ve Türkiye’nin desteÄŸi ile kısa sürede baÅŸarı beklentisine sokulan muhaliflerin silahlarına karşılık Esad rejiminin daha etkili, daha büyük ateÅŸ gücüne sahip olduÄŸu bilinmiyor muydu yoksa ‘bu yolda silahın ne önemi var’ mı deniyordu?
Silahlı çatışmaların baÅŸlamasıyla bir yanda rejim daha önce tecrübe edilen kanlı yöntemlerine baÅŸvurmaktan hiç tereddüt etmediÄŸi gibi muhalefet de dışarıdan gelen ‘kontrolsüz’ grupların eylemeleriyle imajını zedeledi
Silah almak bir çuval patates almak demek değildir. Silah ve para yardımı yapan her siyasi güç bunu kendi stratejik hesaplarına uygun düşecek bir denkleme de gerçekleştirir ya da yapmaz.
Amerika’nın ve bölge ülkelerinin Suriye’deki rejime karşı söylem düzeyinde takındıkları tavra bakarak kısa sürede müdahale edecekleri beklentisiyle muhalifleri cesaretlendirenlerin, ne ABD’nin ne Avrupa’nın kısa sürede böyle bir müdahaleye niyetlerinin hatta bunu gerçekleÅŸtirecek güçlerinin olmadığını hesaplamamış oldukları anlaşılıyor. Avrupa’nın ortasında Bosna’da 250 bin kiÅŸinin katlini seyreden Batının, OrtadoÄŸu’nun ortasında vahÅŸeti engellemek için katliam katsayısının ne olduÄŸunu henüz kestiremiyoruz.
Hepsinden vahimi bölgede farklı stratejik hesaplar peşindeki (İran ve Türkiye gibi) ulusdevletlerin Suriye üzerinden mezhep eksenli bir kamplaşmaya gitme eğilimi göstermesi ve bunun sekter ve etnik fay hattının tetikleme ihtimalidir. Bu durum Suriye sorunu bir şekilde çözülse bile kapanması zaman alacak derin bir çatlak olarak kalacaktır.
Bu liste uzatılabilir. Sonuçta 60 binden fazla can kaybı, yüz binlerce mülteci, harap olmuş bir ülke, ne zaman hangi tarafın zaferiyle biteceği bilmeyen bir iç savaş ortamı. Haklı olmak ne vicdanı köreltmek ne de aklı iptal etmek anlamına gelir.
Editör emreakif on January 31, 2013