Bunca silah kime karşı?
İsrail hükümetiyle ilişkilileri hayli sorunlu görünen Obama, yönetimi bırakmaya sayılı günler kala önemli bir anlaşma yaptı. Amerikan tarihinin tekelde yapılmış en yüksek askeri yardım anlaşmasını imzalayarak yeni bir sayfa açılmış oldu. İmzalanan yardım anlaşmasına göre; on yıl içinde 38 milyar dolarlık askeri yardım yapılacak üstelik bunun bir kısmı füze savunma sistemi için kullanılacak.
İsrail’in Amerika için hem iç politik dengeler hem uluslararası düzlemde nasıl bir yere sahip olduğunu sıralamaya gerek yok. ‘Artık yakamdan düş’ dercesine tavır takındığı dönemde bile İsrail’in güvenliği ABD için tartışma kabul etmeyecek şekilde önceliğini, stratejik önemini korudu.
Yazanemreakif on September 22, 2016
İsrail’i aşan beklentiler
Mavi Marmara krizinden sonra düşük seviyeye inen Türkiye-İsrail ilişkilerinin kriz öncesine dönmesini sağlayacak anlaşma metni meclise geldi. Bir dizi gizli görüşmeler sonunda varılan anlaşma meclisten geçtiğinde ilişkiler “normalleşmiş” olacak.
Türkiye’nin Ortadoğu’da yıldızının yükselmesi, Batı tarafından model gösterilmesi bölgede farklı bir heyecan dalgası yaydığı, özellikle “one minute” söyleminin çağrıştırdığı hissiyat realitesini aşan bir algıya dönüştü. Bu sürecin Türkiye’nin bölge ile ilişkilerini normalleştirmesi, bölgenin en önemli devletlerinden biri olarak kendine olan özgüvenini pekiştirmesi beklenen bir sonuçtu. Ancak hem Ortadoğu’da özellikle askeri ve hanedan diktaları altındaki muhalif, hoşnutsuz kitlelerle hem Türkiye’deki muhafazakar-demokratların beklentisi bu realiteyi sağlıklı bir şekilde dengeleyemedi. Özellikle Arap Baharı süreci ve Suriye krizi öncesi gelişmeler bu beklentilerin fazlasıyla romantize edildiğini gösterdi. Dahası beklentileri karşılamak durumunda olan Türk hariciyesi ise izlediği politikalarla herkesten daha fazla heyecana kapılmış görüntüsü verdi.
DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on August 18, 2016
İsrail neden anlaştı?
İsrail’le altı yıldır süren anlaşmazlık iki tarafın başbakanlarının aynı anda yaptığı açıklamalarla sona erdirildi. Varılan uzlaşma maddelerine bakıldığında özellikle Türkiye’nin başlangıç noktasına döndüğü görülüyor. İsrail’le gerilen ilişkilerin somut etkilerine bakıldığında abartılı hamaset söylemi ve tabanda yükseltilen büyük beklentiler karşısında bazıları hayal kırıklığı yaşamış olabilir.. Gerçekte ise tarafların pozisyonuna bakıldığında özellikle Filistinliler açısından çok fazla bir değişimin olmadığı aşikar.
Ankara’nın dış politikada izlediği seyri takip edenler büyük sözlerin, hamasetin gölgesinde kalan realitede değişen çok şeyin olmadığını görür. Zaten sorun da yükseltilen beklentilerle bunu pratiğe geçirecek kapasite arasındaki büyük çelişkiden kaynaklanıyor.
DEVAMI>>>…
Posted under Dünya
Yazanemreakif on June 28, 2016
Gazze İsrail’i normalleştiremez
İsrail’le yeniden ilişkilerin düzeltilmesi mevzuu, iç siyasetin yükselen ateşi karşısında yeterince gündeme gelmedi. Henüz resmi bir anlaşma olmasa da belli ki kapalı kapılar ardında görüşmeler devam ediyor. Muhtemelen her iki tarafın da pazarlık masasında elindeki kozları kullandığını çeşitli yollardan kamuoyuna sızdırılan haberlerden anlaşılıyor.
Türkiye’nin İsrail’e karşı kullandığı dil bağlamında, bunu dış politik ve iç politik argüman olarak devreye soktuğu hatırlanacak olursa birden söylem değişikliği zor olacak. Zira söylem çıtası o kadar yüksek tutuldu ki, İsrail’den sürekli dayak yiyen Arap dünyası bu söylem karşısında bir tür ezilmişlik psikolojisini atmaya başladı ve hatta rövanşın alınacağı havasına bile girdi. İsrail karşısında hep yenilmiş, siyaseten ezik liderlerine kıyasla Türkiye’den yükseltilen sesin bir tür moral dopingi olduğu aşikar.
Yazanemreakif on May 12, 2016
İsrail’in “kırılan gururu”
İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi konusunda, kapalı kapılar ardında yürütülen çok yönlü diplomatik girişimin ardından dün itibariyle ipler kopmuş gibi görünüyor. En son Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton’un devreye girerek Türkiye’den özür dilenmesi yönünde Netanyahu’ya yaptığı çağrı (baskı olarak da okunabilir) sonuçsuz kalmış görünüyor. Netanyahu Clinton’a “İsrail’in şu an itibarıyla özür dileme niyetinde olmadığını” açık biçimde söyleyerek, olayı soruşturan BM Komisyonu’nun Palmer Raporu’nun yayımlanmasını bekleyeceklerini kaydetmiş.
Amerika’nın özür dileme konusuna, İsrail’e baskı yapmaya varacak derecede önem vermesi yeni Ortadoğu konseptinden bağımsız düşünülemez. Mavi Marmara’da yaşananlardan hemen sonra ABD’nin adeta İsrail’i ödüllendiren açıklamaları ile bugün sergilediği tutum arasındaki farkı iyi okumak gerekiyor.
Türkiye’nin İsrail’le (siyasi) ilişkilerinin düzelmesi için öne sürdüğü şartların yerine getirilmemesi durumunda ortaya çıkacak manzara, Amerika için en kötü senaryolardan biri olmalı. İsrail’i biraz Türkiye üzerinden terbiye ederken diğer taraftan da Türkiye’siz bir İsrail denkleminin ne tür ” felaketlere” yol açacağının da farkında. Aslında Türkiyesiz bir İsrail’in yer aldığı Ortadoğu denkleminin ne anlama geldiğini, bunun kendileri açısından ne denli büyük -nerdeyse alternatifi olmayan- bir boşluk oluşturduğunu en iyi Tel Aviv biliyor. Buna karşın İsrail tarafı, kurduğu stratejik ilişkileri sürekli olarak Türkiye’ye bir tür lütfedilmiş ayrıcalık gibi sunmakta son derece başarılı oldu. Türkiye’deki öz güven yoksunu dış politika yapımcıları, iktidar erki Batı ve ABD ile olan ilişkilerini İsrail’e endekslemişti. Türkiye’nin Batılılar nezdinde adeta vizesi durumundaydı.
Oysa İsrail’in Türkiye’ye olan ihtiyacı sanılanın çok daha fazlasıydı. Her anlamda bölgeye yabancı bir u(nsu)r olarak yerleşen ve kuruluşundan beri sürekli yayılmacı ve işgalci bir stratejiyle sınır genişleten İsrail’in tek başına bu adada kalması imkansızdı. Amerikan yönetiminin üzerinde kurduğu nüfuzunu ve Avrupalıların moral anlamda ikiyüzlülüklerini istismar ederek Türkiye ile her anlamda buyurgan ve şımarık bir ilişki geliştirdi. DEVAMI>>>…
Posted under Dünya
Yazanemreakif on August 18, 2011