ABD’nin müdahale kapasitesi
Suriye’yi vuran Amerika şimdi de Kuzey Kore’yi hizaya getirmeye çalışıyor.
Amerika’nın askeri gücü göz önüne alındığında tek tek tehdit edemeyeceği ülke yok gibi. Bu gücünü kullanarak pek çok ülkeyi dize getirebilir.
DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on April 13, 2017
Kimyası bozulan insanlık
Kimyası bozulmuş bir dünyada önce çocuklar ölür.
Yüzlerinde asılı kalan o masum tebessüm solarken insanlığın bozulan kimyasına son bir bakıştır çocukların ölümü…
Çocuklar ölürken bile bize yitirdiğimiz bir şeyleri hatırlatır.
DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on April 6, 2017
Suriye politikasında acil durum
Yeni dönemde Türk dış politkasının eksenini belirleyecek temel dönüşümden biri hiç kuşkusuz Suriye konusunda alacağı tavırdır. Diğeri de embolik ve stratejik anlamı bakımından İsrail’le varılan anlaşmadır.
Arap Baharı nam apolitik devrimlerin hareketlendirmesiyle iç savaşa dönüşen Suriye’deki gelişmeler artık Türkiye’nin bir iç meselesi haline gelmiştir. Bir dış politika mevzuu olmaktan ziyade iç mesele haline gelen kanamaya devam eden bir insani sorundur.
DEVAMI>>>…
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on August 23, 2016
Türkiye’nin ırkçılık ateşiyle imtihanı
Resmi ideolojinin milliyetçilik esasına dayanması bizzat bu düşünceyi marjinalleştirmiştir. Her ne kadar resmi söylemde ve elitlerin diriltmeye çalıştığı Türk milliyetçiliği, İttihat Terakki’de siyasi forma bürünse de Anadolu insanı modern anlamda milliyetçiliğe itibar etmedi. Bu durumun en temel nedenlerinden biri Osmanlı bakiyesi topraklarda devralınan kültürel miras, İslam’ın yoğurduğu bilinç ve tarihsel hafıza Batılı anlamda bir ulusçuluğun popülerleşmesine imkan vermedi. Resmi kurumların söylemi ve eğitim sisteminde işlenen milliyetçilik ise Anadolu için fazlasıyla sentetik, seküler olması nedeniyle içselleştirilmedi. Ankara’nın giydirmeye çalıştığı resmi gömlek belirgin biçimde sırtımıza oturmadı. Kültürel Türkçülüğün temelleri her ne kadar Osmanlı’ya İttihat Terakki’ye ve nihayet Ziya Gökalp’in formüle ettiği Türkçülüğe kadar gitse de maşeri vicdanda hiç de makes bulmayacaktır. Bu durum sadece Anadolu ve buradaki unsurların refleksi ile sınırlı değildi şüphesiz. Tüm kışkırtmalara rağmen milliyetçilik ideolojisi Ortadoğu’ya yabancı kalmıştır. Aziz Nesin’in dediği gibi “bu toplum dininden başka kan dökmeyi göze alacağı hiç bir değeri benimsemeyecekti.”
Posted under Düşünce
Yazanemreakif on July 14, 2016
Şam ve Ankara’yı yaklaştıran korku
Son günlerde Suriye Baas yönetimi ile Türkiye’nin ilişkilerinin düzenlenmesi, görüşmelerin başlatılması yönünde bir politika değişikliğinin işaretlerini veren açıklamalar yapılıyor. Suriye iç savaşının her anlamda tıkandığı, hiç bir tarafın mutlak üstünlük sağlama gücünde olmadığı bir noktaya gelindi. Üstelik doğrudan dış müdahalelerin askeri boyut kazandığı ortamda Suriye iç savaşı bir vekalet savaşı olmaktan da çıkmak üzere. Bölgesel ve bölge dışı güçlerin uluslararası hukuk kılıfı altında müdahil olduğu, doğrudan savaşın tarafı haline geldiği ortamda bölge çok ciddi risk altında. Artık kimse şu veya bu yönetim altında bir Suriye’den bahsetmiyor. Hatta yönetimden çok bütünlüklü kalsa bile yaşanabilir bir Suriye’nin varolup olmadığı konuşuluyor. Yürütülmeye çalışılan hesap, herkesin kaybettiği bir içsavaştır. Bu saatten sonra kimin hangi politikaları sürdürerek bu noktaya geldiği yahut kimin zamanında “ben yazmıştım” deyişini haklı çıkaracak olguların hiç bir anlamı kalmadı. Ama yazılıp çizilenler, ithamlar da arşivlerde duruyor.
DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on June 2, 2016
Suriye olmasın!
Suriye’nin geleceği Suriyelilere bırakılmayacak kadar uluslararası boyut kazandı. Başından beri uluslararası çıkar ilişkilerinden, stratejik hesaplardan bağımsız değildi zaten. Olaya ilişkin yorumlar her geçen gün, Suriyelilerin nasıl bir ülkede yaşamak istediklerinden çok kimin nasıl bir dengede yer alacağı sorusuna verilmiş cevaplar yığınına dönüşüyor.
Yeni Ortadoğu’yu şekillendirecek kurucu unsurun “Arap baharı” ve ülkelerinin geleceğinde söz sahibi olacak devrimci uyanıştan çıkacağı tezinin ne kadarının gerçekçi (temenni) ne kadarının propaganda ürünü olduğu sorusunu bile bu aşamada çok anlamlı buluyorum. DEVAMI>>>…
Yazanemreakif on November 15, 2011
İran üzerine yanlışlar
Suriye’de yaşanan gelişmelerin etkisinin bu ülkenin hudutlarıyla sınırlı kalmayacağı çok açık. Olayların etkisi Türkiye’ye uzanmış, neredeyse bir “iç sorun” haline gelmiştir. Baas rejiminin işlediği insanlık dışı toplu cezalandırmaya varan uygulamalar vicdan sahibi her insanı etkiliyor.
Ne var ki Suriye’nin içine girdiği kaotik ortam bir çırpıda halledilecek bir mesele olmadığı gibi sorun sadece Suriye ile de sınırlı değil. Yaşanan insanlık dramına müdahale etmek, acılara son vermek adına yapılan tartışmalar olayın kendisini çoktan aşmış bölgesel hatta mezhebi bir sorun olmaması için özel çaba gösterilir hale gelmiştir.
Suriye bölgede işgal ettiği konum ve rejiminin özellikleri nedeniyle tam bir stratejik fay hattında bulunuyor. Bölgede ABD-İsrail hattının karşısında İran-Suriye hattı ve bunların kurduğu bölgesel ittifaklar bu kırılganlığı derinleştiriyor. Aynı zamanda küresel aktörlerin müdahalesiyle ideolojik ve dini bir çatışma hattı ortaya çıkıyor.
Suriye’deki katliamları durdurmak adına Türkiye’nin müdahalesini savunanlar Suriye’nin stratejik müttefiki olan İran’ı adres gösteriyor. Adeta yapılan katliamların sorumlusu olarak gösterilerek asıl hesaplaşma için İran işaret ediliyor.
Gerçekten de Suriye ile girilecek bir hesaplaşma İran’sız düşünülemez; İran’la girişilecek bir hesaplaşma da İsrail ve ABD’siz düşünülemez. Sünni-Şii fay hattı, Ortadoğu’yu tam bir kaosa çekecek akıl ve basiret eksikliğiyle, insani ve vicdani hassasiyetler üzerinden derinleştirilmek isteniyor.
Suriye’ye kim adına müdahale edileceği, İran’ı neden ve kim adına karşımıza almamız gerektiği sorgulanmadan duygusal retorikle zaten hassaslaşmış olan toplumsal vicdanları harekete geçirmek en kestirme fakat en tehlikeli yoldur. İran savunuculuğu ithamına karşın uyarıları dillendirmekte ve tıpkı Suriye konusunda olduğu gibi, yapılan yanlışlara bir göz atmakta yarar var. DEVAMI>>>…
Posted under Dünya
Yazanemreakif on August 16, 2011
Suriye’yi çok konuşacağız!
Suriye’de her gün akan kan tahammül sınırlarını zorluyor. Teravih namazından sonra kurşunlanan, gece evinden alınıp götürülenlerin sayısı tam bilinmiyor. Görgü tanığı olarak medyada görünenlerin anlattıklarına bakılırsa insanlık sınırına varılmış durumda.
Diğer taraftan silahsız değişim talepleri olarak başlayan gösterilerin tehlikeli biçimde silahlı çatışmaya dönüştürülme riski söz konusu. Çünkü silah kullandıklarında muhaliflerin bu mücadeleyi kazanmaları imkansız olduğu gibi hareketin inandırıcılığı da tartışmalı hale gelir. Muhalifler, rejimin gösterileri mecrasından çıkarmak için silah dağıttığı yönünde savunma yapıyor. Karşı tarafta ise yönetim, devleti koruyan güvenlik güçlerine “teröristlerin” yaptığı saldırılara dayanarak adeta döktüğü kanı meşrulaştırmak istiyor.
Belli ki rejimin şimdiden ahlaken kaybettiği, ama muhalefetin de bu ahlakî kirliliğe bulaştırılmak istendiği bir oyun kuruluyor.
Amerikan dışişleri bakanı, Türkiye dışişleri bakanını arayarak Türkiye’nin Suriye üzerinde baskı kurmasını istemiş. Türkiye’nin başbakanlık düzeyinde Suriye’ye sert çıkışı zaten ipleri germişti. Hemen peşi sıra Suud kralının adeta tehdit içeren mesajı ve ardından elçisini çekmesi tesadüf olmasa gerek. Hatta dün körfez ülkelerinin teker teker elçilerini merkeze çağırmaya başlamaları önemli bir işaret alındığını gösteriyor.
Bugün dışişleri bakanı Suriye’ye gidiyor. Muhtemelen diplomatik düzeyde sert bir uyarı olacak, belki de ipler kopma noktasına gelecek… DEVAMI>>>…
Posted under Dünya
Yazanemreakif on August 9, 2011