Tel kopar haz biter
“Bir bitmeyecek şevk verirken beste
Bir tel kopar ahenk ebediyyen kesilir.“
Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintisi boyutu ve habercisi olduğu sorunlar bakımından daha önce tecrübe edilmemiş bir olaydı. Memleketin henüz bu denli ‘gelişmediği’ dönemlerdeki elektrik kesintilerinin doğurduğu zorluklara, yoksunluklara insanlar kendilerini alıştırarak adapte olabiliyorlardı. İhtiyaçlarını zorluyor olsa da alternatifini geliştirecek bir hayat tarzına sahiptiler.. Önemli ölçüde şehirde yaşayanların bile hayatı bu denli elektriğe, bu denli teknolojiye bağımlı değildi. Modern teknolojik uygarlığın nimetleri, tüketim alışkanlıkları hem hayatımıza girmemiş hem de bir elektrik prizine bağlı değildi henüz.
Önceki gün yaşanan kesinti bir çok bakımdan derin bir krizin habercisidir. Varlığımızı ilgilendiren bir sorunu; daha doğrusu modern teknolojik uygarlığın hayatımızı ne denli teslim aldığı, teknolojiye ne denli bağımlı hale getirildiğimiz gerçeğini bilmem kaç saatlik kesinti suratımıza çarptı..
Yaşanan kesinti bir tür ters ütopya denemesiydi sanki. Bir anda hayatın durduğunu, insanların hayatla bağının koptuğunu ve tüm kaynaklara ulaşma imkanının aniden ve topluca yok edildiği bir ters ütopya provası yaşadık. Elektriğin bir anda yok olduğu bir dünyada insanlığı nelerin beklediğini az da olsa tahayyül eder gibi olduk..
Elektriğin olmadığı bir dünyada asla vazgeçemeyeceğimizi düşündüğümüz nice alışkanlıklarımızı, tüketmeden edemediklerimiz bir yana havadan, sudan bile mahrum kalınacağını idrak eder gibi olduk.
Modern hayat hız ve haz sunar. Hız ve hazzın kaynağı da bizi çepeçevre kuşatan teknolojik imkanlardır. Bilimzsel gelişmişliğin sunduğu teknoljik imkanlar tüketim alışkanlıklarımızla ayakta kalır, sürekliliğini sağlayabilir. Tüketim çılgınlığı hız ve hazzın doyum noktasına ulaştığı bir hayat modeli sunar. Sonsuz ihtirasların sonsuz ihtiyaç olarak takdim edildiği bir üretim tüketim döngüsünde kapitalizm dediğimiz model ortaya çıkar; tüm bu ilişkileri sistematize eder… Bir elektrik prizine bağlı hayatlar aslında dünya sistemi dediğimiz, tartışmaya bile cesaret edemediğimiz bir yanılgının vücut bulduğu bağlantıdır.
Bir elektrik telinin kopması hazzın tükenmesi, hızın kesilmesinden ibaret değil; tüketim alışkanlıklarımız bir yana hayatın sürdürülemez hale gelmesi demek. Hatta sisteme entegre oldukça daha da bağımlı hale geliyor ve sistem artık vazgecilmez bir zorunluluk olarak dayatıyor kendini. Tükettikçe var olan, entegre oldukça bağımlılaştığımız bir kısır döngü… Modern kapitalist sistem varlığını en çok da bu döngünün sürdürülebilir olmasına borçlu. Gittikçe yenilerin eklendiği daha çok ihtiyaçların üretildiği daha çok bağımlılığın oluştuğu, her gün yeni hazların pazarlandığı çılgınca bir döngüdür. Bir de bu döngüde ayak uyduramayanların karşılaşacağı felaket ve sefaleti haz ve hızın tersi bir hayata mahkumiyet demektir…
Bir anda modern hayatın vaad ettikleri ve sunduklarıyla hiçliğe düşmüş gibi hissetmek, bu kesinti süresinin biraz daha uzaması halinde doğacak felaket karşısında hiç bir alternatif bırakmayan bir modeldir bu.
Geçmiş yıllarda Kuzey Amerika’da yaşanan benzer entegre elektrik kesintilerinin insanlık durumunun ne düzey de seyrettiğinin toplu gösterisi oldu. 2003 te Amerika ve Kanada’da yaşanan kesintiler kısa sürse de, bazı bölgelerde insanların çılgınca mağazaları, gıda stoklarını yağmalamaları, can kaybıyla sonuçlanan kaosun modern tüketen insan çılgınlığının boyutlarını gösterir. Üstelik benzer durumlar New York’ta zaman zaman tekrarlanarak 1965, 1977, 1981 ve 1983’te de karanlığa gömülmüş kan dökülmüş, yağma olayları yaşanmıştı.
Aslında birer ihtar sayılması gereken bu felaket karşısında, sorgulamayı bile hayal edemediğimiz sistme dair, gelişmenin, büyümenin maliyetine dair düşünme esareti göstermeye vesile olmalı.
Türkiye’de bir anda ve tüm ülkede yaşanan entegre sistemin çöküşüyle karanlıkta kalışımıza rağmen modern uygarlığın zirvesindeki toplumlara nazaran felaketlerin yaşanmamış olması küçük de olsa bir teselli sayılabilir. Modern teknolojik bağımlılığımız arttıkça insaniliğimizden eksiliyoruz. “İnsan eksildikce modernleşir” sözünün tam da karşılık bulduğu yer burası.
Hala tam anlamıyla modernleşemediğimiz, yeterince homoeconomicus varlıklar yani insan insanın kurdu olamadığımızın işareti sayılabilir..
Elektriğin neden kesilmiş olduğu sorusuna cevap ararken asıl olarak; neden elektriğe bağlı yaşamak zorunda olduğumuzu sorgulamaya başlarsak küresel sistemle de hesaplaşmaya başlayabiliriz demektir.
lgili YazlarDünya, Düşünce, Siyaset
Editr emreakif on April 2, 2015