Yemen’de mezhepçilik görünümlü oyun!
Bir kez daha içimizdeki cahiliye heyecanı kabardı. Sekter, etnik ya da ulusal aidiyet; İslami ve insani ölçülerin, adaletin, hakikatin yerine ikame edildikçe vicdanlarımız, adalet duygumuz, İslami bakışımız stratejik hesapların kurbanı olmaya devam edecek.
Öfke ve hamasetle ilkesel esasları göz ardı edip güncel ve politik çıkarları öne çıkaran medyatik algının esiri oldukça kazananı olamayan bir boğuşmaya itilmek isteniyoruz. İnsanlar en hassas ve zaaf içeren duygularından yakalanıyor ve hakikat kurban ediliyor. Bundan sonra kan dökülmesi kolaylaşıyor.
Bugün keskin, iri kelimelerle düşman icat eden manşetlerin, yazarların aksine biraz tarihe göz atmak bile ne yaman çelişkilerin yaşandığını, hamaset ve kutsallar adına hakikatin karartıldığını gösterir.
Yemen Osmanlı döneminde de yaman isyanların coÄŸrafyasıdır; Batılı emperyalistlerin erken dönem el attıkları ve stratejik hesapların döndüğü bir bölgedir. Stratejik konumu bir yana bölgenin parçalı aÅŸiret yapısı ve mezhebi farklılıkları bu kışkırtmalara çok müsaitti… Ve bugün de hala bu unsurlar çatışmanın karakterini belirliyor.
– Yemen isyanları 1911’de bir anlaÅŸmayla bittiÄŸinde Ä°mam Yahya, Osmanlı’nın son anına kadar sadık kalmıştır.  İmam Yahya Ä°stiklal savaşı sırasında (1921) TBMM’ye  mektup göndererek  baÄŸlılığını açıklamıştır.
– Bugünkü isyanları ateÅŸleyen geliÅŸme, 1962’deki darbeyle imamlık yönetimine son verilmesi. Suudi, ülkesine sığınan Zeydi imamların iktidara gelmesini desteklerken Mısır radikal cumhuriyetçileri destekledi ve taraflar sıcak savaÅŸa bile girdi. Mısır’ın Baasçı rejime destek vermek amacıyla askeri gücüyle doÄŸrudan müdahalesi 1967 Ä°srail hezimetine kadar devam etti. Bugün Åžii yayılmasına karşı Sünni kartını oynarken Suudi’nin o dönem Zeydi imamları desteklemesi bugün ironi gibi gelebilir.
– İç savaÅŸa ara verilmesine raÄŸmen 1977’de Åžii kabilelerin merkezî ordudaki etkinliÄŸini izale etme giriÅŸimi nedeniyle Devlet BaÅŸkanı Albay Hamdi bir suikasta kurban gitti.
– 1980-90 arası Kuzey ve Güney Yemen’in barışçıl yollarla birleÅŸme çabaları ile geçecektir.
– 1990’ların başında iki Yemen’in birleÅŸme aÅŸamasında hem Åžii grupların hem Selefi grupların örgütlenme ve eÄŸitim-propaganda çalışmaları hız kazandı; meclise giren az sayıda Åžii önderin örgütlü çalışmaları döneme damgasını vurdu.
– Bu arada bugün Sünni dünya adına bölgeye müdahil olmaya çalışan Suudi Arabistan’ın Sünni halkın inançlarına raÄŸmen kendi mezhebî anlayışını yaymak için her türlü çabayı gösterdiÄŸini…
– Özellikle Ä°hvan’ın her türlü örgütlenme ve taban bulma faaliyetlerini siyasal baskı ile engellemeye çalışırken bugün El Kaide’nin temelini oluÅŸturacak grup ve anlayışların önünü açtığını…
– Aynı zamanda geleneksel olarak Sünnilikle çok farkı olmayan Yemen ZeydiliÄŸi içinde Husiler üzerinde Ä°ran’ın özel çalışmalar yaparak caferileÅŸtirme çalışmalarını sistemik olarak yürüttüğünü ve belli bir taban tutturduÄŸunu hatırlamakta yarar var.
– Bugünkü isyana giden yolun ilk geliÅŸmeleri için 2003’e dönüp bakılabilir. BirleÅŸik Yemen’de Suudi ve Amerika güdümündeki yönetime karşı özellikle Åžii gruplar arası protestolarla baÅŸlayan olaylar zamanla çatışmaya dönüşecektir.
– Husilerin lideri Hüseyin Husi’nin 10 Eylül 2004 yılında öldürülmesiyle çatışmalar geri dönülmez ÅŸekilde tırmanacak, hükümetin uzlaÅŸma giriÅŸimlerinin karşılık bulması imkansızlaÅŸacaktı. Mart 2005’de Åžii grupların San’a’daki hükümet güçlerine karşı topyekun saldırılarıyla kanlı bir savaÅŸ ateÅŸlenecektir.
– 2007 ve 2008’de varılan ateÅŸkeslerin uygulamasında özellikle Suudi ile Katar arasındaki güç mücadelesinin önemli payı olduÄŸunun altını çizmekte yarar var.
– 2009’da yeniden ÅŸiddetlenen Husilerle Yemen devlet baÅŸkanı Abdullah Salih yönetimi arasındaki çatışmalarda, Salih’in aÅŸiretlerden topladığı binlerce Åžii genci Husilere karşı cepheye sürmüş olduÄŸunu da hatırlamakta yarar var.
– Son geliÅŸmelerin Tunus’ta baÅŸlayan Arap baharıyla ateÅŸlendiÄŸini; diÄŸer bölgelere nazaran daha ılımlı bir geçiÅŸ sürecinin yaÅŸandığını; yönetime karşı Husilerin, El Kaide’nin kendi hesaplarına mücadele ettiklerini; Suudi’nin halk arasında belli bir tabanı olan Ä°hvan’ı bastırdığını… son aÅŸamada çökmüş bir merkezi yönetim ve Suudi etkisine direnecek hiç bir grubun kalmadığı bir istikrarsızlık ortamında Husilerin önündeki bütün engellerin kalktığını… Ä°ran’ın desteÄŸinin yanı sıra dağılan ordunun ağır silahlarının Husilere geçmesinin sonucu etkilediÄŸini…
– Suudi’nin Irak ve Suriye’de izlediÄŸi politikalara karşın Ä°ran’ın ve Iraklı Åžii grupların Yemen’de Åžiiler üzerinden karşı cephe açtığını ya da tam tersi bir sebep-sonuç iliÅŸkisinin geçerli olduÄŸunu…
– Tüm bunları neden hatırlatıyoruz? Kısa Yemen tarihi bile tarafların hangi gerekçelerle, nasıl saf tuttuklarını gösteriyor; devletler oyunuyla halkın geleceÄŸinin nasıl kana bulanacağını görelim.
– Dilimizi, gönlümüzü, bilincimizi, basiretimizi mezhep öfkesine bulaÅŸtırmadan, duygusal hamasete hakikati kurban etmeyen bir nazarla bakmayı deneyelim.
– Türkiye’nin stratejik çıkarlarından, Ä°ran’ın jeo-politik hesaplarından, Suudi’nin küresel angajmanlarından daha önemli deÄŸerlerin olduÄŸunu; asıl olanın insanlığımızın, Müslümanların ve Müslümanlığın geleceÄŸi için korumamız gereken duyarlılıkların, deÄŸerlerin olduÄŸunu bir kez daha sarsarak hatırlatmak için…
Editör emreakif on March 28, 2015