Yeni Türkiye, yeni oryantalizm

Ä°yi hatırlıyorum; 80’li yıllarda yoÄŸun bir Arap turist akını olmuÅŸtu. Benim hatırladığım ilk büyük kitlesel Arap ilgisiydi… Türkiye içe kapalı bir toplumdu o dönemler. Yurt dışına çıkmanın ayrıcalıklı sayıldığı günlerde bir Avrupa ülkesine yolu düşen vatandaÅŸ şöyle dursun akademi için bile yurt dışında gezmek bile kariyer meselesiydi… Hele OrtadoÄŸu tümüyle kapalı kutuydu. Orta yaşı geçtikten sonra hacca giden Müslüman Anadolu insanı Arabistan’da da ezanın ‘Türkçe’ okunduÄŸunu hayretler içinde anlatırdı. Bu ortamda Arap dünyasından büyük kısmı ailecek gelerek tatil yapan insanlarla karşılaÅŸmanın örülen duvarların belli ölçüde aşılmasında ne denli etkili olduÄŸunu o sıralarda gözlemlemiÅŸtim.

Entelijansiyamız vatandaÅŸtan farklı deÄŸildi. Bölgeyle ilgilenmek adeta ayıplı bir konu olsa da bu koca coÄŸrafyayla ilgilenmek isteyenler Ä°ngilizce yahut Fransızca kaynaklara, uluslararası haber ajanslarının süzgecinden geçen haber ve analizlere mahkumdu. OrtadoÄŸu’yu, Arapları, Ä°slam alemini bu kaynaklar üzerinden tanıma/ma/ya, yorumlamaya çalışırdı.

Her iki tarafta da resmi çevreler, medya bu duvarı tahkim etmeye çalıştı. Türk’e ‘Arap ihaneti’, Arap’a ‘Türk’ün sömürüsü’ edebiyatı öğretildi. Hatta Türklerin hepsinin artık dinden çıkmış oldukları söylemi güçlü bir iz bıraktı. Bu söylem ne kadar yapay olsa da zamanla modern eÄŸitimden geçen nesillerde karşılık bulmadığı söylenemez. Her iki tarafta da önemli çoÄŸunluÄŸun savunduÄŸu ‘ortak tarih, kültür, deÄŸerler etrafında yakınlaÅŸma’ denenmemiÅŸ bir olgu olarak duruyordu.

ModernleÅŸme, batılılaÅŸma projesi bizi nasıl dönüştürdüyse aynı hızda olmasa da Arap dünyasında da benzer projeler uygulamaya kondu. Yine de Türkiye’dekiyle kıyaslanabilecek bir kırılma diÄŸer taraflarda yaÅŸanmadı.

OrtadoÄŸu ile aramıza ördüğümüz duvarın yıkılmasına yönelik önemli mesafelerin alındığı inkar edilemez. Hem Türkiye’nin dışa açıldığını, hem de resmi anlamda bölge ile aramızdaki duvarların yıkılmaya baÅŸladığını teyit etmek zorundayız.

Yeni dönemde Arap dünyası ile Türkiye birbirini tanıma imkanı bulmaya başladı. Ancak bu tanış oluşun yine yoğun bir propagandanın baskısı altında olması gibi zihinlerin de medyatik kuşatma altında olduğu söylenebilir. Dün malum Arap tipolojisi üzerinden bir retorik geliştiren, halkları birbirinden uzak tutmaya özen gösteren elitist ve medyatik tavır bugün farklı biçimlerde algıları biçimlendirmeye çalışıyor.

Medya üzerinden yapılan algı mühendisliğinin ana ekseni, Arap dünyasına model olarak yeni bir Türkiye imajı çizmekle meşgul. Bu yeni Türkiye algısı birbiriyle paralel giden ama aslında taban tabana zıt gibi duran iki farklı hedefe yönelik bir ayartmaya dönüşüyor.

Hayli çapraşık gibi duran bu ikilemi açalım: Bir rol model olarak Arap dünyasının içinden yükselecek İslamcılığa karşı Türk modeli… Bununla at başı giden, resmi düzeyde temsil edildiği var sayılan nevzuhur bir Türk İslamcılığı kavramsallaştırması medya üzerinden yeni dönemi şekillendirmeye başladı.

Bir yandan Türkiye’yi keÅŸfeden, ‘AKP modelini’ anlamaya çalışan gazeteci, aydınların olması bu geçiÅŸ dönemi için önemli. Kendi çabaları ile bağımsız olarak yapılan bu ilgi ve araÅŸtırmaların yanı sıra Türkiye’nin kendi propagandasına dönük faaliyetlerin de yeni Türkiye imgesinin oluÅŸmasında önemli bir etkisinin olacağı kuÅŸkusuz.

Ne var ki; aydınlar, siyasi aktörler Türkiye’nin yaÅŸadığı tecrübenin ne anlama geldiÄŸini daha keÅŸfetmeden Türk dizilerinin tüm Arap dünyasına yayılması iki dünya arasında yeni bir duvarın örülmesine neden oluyor. Türkiye’nin yeni yüzü olarak ihraç edilen bu popüler kültür ürünlerinin bir tür yeni oryantalist dil geliÅŸtirerek bölgede yeni duvarlar ördüğünü ÅŸimdiden fark etmek ve ettirmek zorundayız. ‘Rol model’ olan, hatta kültürel kodlarıyla kendilerine yakın görünen bir iktidarın Türkiye’sinden gelen esinti, birbirine yabancılaÅŸtırılmış iki tarafı tanıtmak yerine sahte bir gerçeklik algısı oluÅŸturuyor. Bir yanda ‘rol model Türkiye’ adına içselleÅŸtirilmeye hazır, kitleye sunulan çürütücü örneklerin bir zamanlar Amerikan popüler kültürünün bizde bıraktığına benzer bir etkide bulunacağı açık.

Bu boyut önemli olmakla beraber rol model Türkiye’nin AKP deneyimi olarak takdim edilen ikinci boyut ise tam tersi bir izlenim bırakıyor. Batı’yla stratejik iliÅŸkileri olan, hem Batılı hem Müslüman kalabilmenin sihirli formülü ile efsunlanan, Arap aydınlarına baÅŸarı öyküsü olarak anlatılan sürecin zımnen bir tür Ä°slamcılık olarak takdim edilmesi asıl üzerinde konuÅŸulması gereken husus. Mesela geçenlerde bir televizyon programında Arap dünyasından gelen önemli gazete editörleri, Türkiye, daha doÄŸrusu AK Parti deneyiminin, Ä°slam ekonomisini uygulayarak iÅŸsizlik, fakirlik gibi kronik sorunları nasıl aÅŸtığını örnek veriyordu!

Oysa Türkiye’nin örnek gösterilen ekonomik baÅŸarısı -eÄŸer varsa- tüm söylenenlerin tam aksine, küresel sermaye ile entegre oluÅŸunda yatıyor. Ä°slami deÄŸerlerin, Ä°slam’ın adalet, servet, paylaşım, helal-haram, faiz yasağı gibi uygulamalarının temel kıstaslarının finans kapitalizmiyle uzlaÅŸmazlığı gerçeÄŸi atlanarak, özel hayatlarında muhafazakar olan bir kadronun eliyle yapılanların meÅŸrulaÅŸtırıldığı bir Türkiye resmi çiziliyor.

Bir yandan bu çizilen yeni Türkiye miti, ihraç edilen eğlence-kültür ürünlerinin toplumları dönüştürücü, çürütücü olmasının önünü açarken, diğer taraftan siyasal modelleme olarak Türkiye tecrübesi de muhafazakarlar eliyle Arap baharının sosyo-politik ve ekonomik olarak küresel kapitalizme müşteri toplumları üretmesi için uygun bir aracı işlevi görüyor.

SoÄŸuk savaşın katı duvarları yerine postmodern dünyaya özgü her ÅŸeyin iç içe geçtiÄŸi, ilkelerin göreceleÅŸtiÄŸi, hatta ‘postmodern teolojinin’ vahyin yerini aldığı, ‘laik Müslümanlarla’ Batı medeniyetine aidiyet atfeden radikal söylemin bir arada var olabildiÄŸi bir süreç söz konusu. Arapları Türkiye’den koparan proje ile ÅŸu anda yakınlaÅŸma adına geliÅŸtirilen argümanlar ve araçların doÄŸuracağı sonuçların mahiyeti itibariyle ne kadar farklı olup olmadığını bir kez daha düşünmek zorundayız.

Ýlgili YazýlarDüşünce, Siyaset

Editör emreakif on May 16, 2013

Yorumunuz

Ä°sminiz(gerekli)

Email Adresiniz(gerekli)

KiÅŸisel Blogunuz

Comments

Diðer Yazýlar