Yerlilerin işgali
Yerlilik önemlidir.
Yerli olmak yerelliği aşmaktır.
Yerlilik özgüvendir, aidiyettir.
Tutunduğu, kök saldığı bir mekanı, tarihsel derinliği, kültürel aidiyeti olmayanlar evrensel düşünemezler. Kendi insanlık macerasından habersiz kalanların tüm insanlığa anlatacakları bir hikayeleri de olamaz.
Yerel kalmak içe kıvrılmak demektir. Yerli olmak kök saldığı yerden evrensele açılmayı getirir zorunlu olarak.
Yerliliğin faziletlerine dair çok şey söylenebilir.
Ama insan fıtratı ile yerlilik ilişkisi üzerinde de durmak gerekir. Yerlilik tabii olanı, fıtratı yakalama hissiyatı, ölçüsü de verir. Belki de yerel olanla yerli olmayı başaranların buluştuğu ortak noktalardan biri doğallığı yakalama hissiyatıdır… Üzerinde düşünmeye değer.
Fıtrat üzere yaşamak ile hikmeti bulmak arasında doğrudan bir ilişki var mıdır bilemem ama fıtratı bozulmamış toplumların hakikati bulma kabiliyetine sahip oldukları kesin. Yerli deyince aklımıza Amerikan yerlilerinin yani Kızılderililerin gelmesi küreselleştirilen Amerikan popüler kültürünün bir neticesi. Yerlilik düşüncesinin bile popüler kültürün şekillendirdiği bir ortamda ne kadar yerli kalabiliriz? Yerli ve yerel farkının en keskin ayrımı bu sorunun cevabında saklıdır.
Yine Amerikan yerlilerinin yabancı ve Batılı maddi medeniyeti ile karşılaştıklarında verdikleri tepkiler henüz modern dünyanın iğvasına kapılmamış bir ruh halinin sonucudur. Kanıksadığımız batının iğvası karşısında hakikati bu derece çarpıcı, sade ve veciz ifade edebilen duyuş ve anlayışı açığa çıkaran hayat tarzına bakmakta yarar var.
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak” demiş mesela Oturan Boğa. 19. Yüzyılda beyaz adamın topraklarını elinden aldığı, sadece toprağı değil tabiatı vahşi maddi kazanç uğruna tahrip ettiği dönemlerde henüz bozulmamış bir safiyetle dillendirilmiş hikmetli sözler kaldı bugüne. Saf, yalın, kısa, çarpıcı aforizmalar adeta.
Kızılderili şeflerinden Oturan Boğa’nın beyaz adama verdiği insanlık dersinden çok zaman sonra Güney Amerikalı yerlilerin gerçekleştirdiği manifesto gibi eylemleri sanki yerlilik dersi gibi geldi. Önceki gün Brezilyalı yerliler devlet başkanlığı sarayının bir bölümünü işgal ederek ilginç mesajlar verdi. Yerel kıyafetleri ve dansları ile gösteri yapan yerlilere geleneksel usulle balıkçılık yapan yerel balıkçılar da destek vermiş. Taleplerinin özeti şu: Denizin ve toprağın küresel kapitalizme karşı korunması..
Ekonomik sıkıntı nedeniyle alınmakta olan bir takım tedbirler karşısında yeni iktidardan ellerindeki arazinin korunması, yabancı sermayenin yok pahasına topraklara el koymasının önüne geçecek düzenlemelerin yapılmasını talep etmişler. Balıkçılar da geleneksel olarak avlandıkları suların kendilerine açılmasını istemiş.
Ekonomik sıkıntıdan dolayı zora düşen dar gelirlilerin isyanından öte sembolik anlamları var bu taleplerin. Türkiye gibi küresel finans sistemine entegre olarak belli düzeyde büyümeyi yakalayan ülkelerden biri Brezilya. Bizde hemen alternatif bir model gibi fazlasıyla rağbet gören bu ülkelerin kısa vadede sisteme eklemlenerek kazançlı çıktıkları âşikâr. Ancak küresel finans sistemine eklemlenerek belli oranda büyümeyi gerçekleştiren ülkelerin önündeki en büyük tehdit bu zenginleşme ile başlıyor. Zira mevcut küresel ekonomik sistem, bu zamana kadar hiç bir düzenin yapamadığı bir şeyi gerçekleştirerek halkı ekonominin maliyetine kefil yaptı. Küresel piyasaların faturasını artık devletler ödemiyor doğrudan küresel kapitalizmin müşterisi yapılan tüketici yani topyekûn halka çıkartılıyor fatura… Bunun somut ifadesi memleketin toprağına, taşına, sudaki balıklarına kadar tüm zenginliklerin artık rehin alınması demektir. Brezilyalı yerlilerin farkında olsunlar yahut olmasınlar isyanları ülkenin geleceğinin rehin alınmış olmasıdır.
Yerlilerin arsasında küresel hegemonların hırsızlığını fark edebilmek için her şeyden önce yerli olmak gerekiyor. Yerlilikle yerelliğin nadir kesiştiği yerlerden biri bu hegemonik talanın fark edildiği durum olsa gerek.
lgili YazlarDüşünce
Editr emreakif on November 30, 2016